Biz ‘Flaş Haber’den sayılmadığı için gazetelerin arka sayfalarında denk gelirken, sosyal medyada çığ gibi büyüyen bir kampanya var: İstanbul’da bir lisenin öğrencileri “TacizVarSesÇıkar” etiketi altında haklarını arıyorlar. Ne hakkını? Tedirgin olmadan, koca koca adamlardan birlikte içki içme teklifleri, gece yarısı mesajları almadan, cinsel içerikli fıkralar dinlemeden, sigara denetleme bahanesiyle boyunları koklanmadan, kıyafet kontrolü adı altında baştan ayağa süzülmeden, özetle ‘taciz edilmeden’ okula gelip eğitim alabilme hakkı.
Olay İstanbul Küçükçekmece’deki Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi’nde gerçekleşiyor. Liseden mezun olup üniversiteye başlayan, dolayısıyla artık -en azından öğrencilik hayatı için- korkacak bir şeyi kalmayan Eylül adlı öğrenci, lisedeyken kendisini taciz eden coğrafya öğretmeniyle ilgili okul idaresine yaptığı şikâyet ve bunu izleyen soruşturmadan bir sonuç alamadığı için olayı mahkemeye taşıyor.
İlk duruşması 20 Kasım’da görülecek davayla ilgili bianet’in yaptığı haber, fitili bir anda ateşledi. Tahmin edileceği gibi, Eylül’ünki ne ilk ne de son olaydı. Okul yönetiminin ‘uyarı’ vermekle yetindiği öğretmen okulda ders vermeye ve diğer faaliyetlerine devam ediyordu. Eylül’ün adımıyla cesaretlenen Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi öğrencileri önce okul koridorlarında toplanıp alkışlı protestoyla dile getirdiler dertlerini, ardından Twitter’da “Okulumuzda maalesef tacizci bir hoca mevcuttur. Kendisi hâlâ görevdedir ve zamanında yaptıklarını şu an da zaman zaman yaptığı kulaktan kulağa dolaşagelmektedir” diye başlayan bir açıklama yaparak “Taciz Var” diye haykırmaya başladılar.
Yalnız değiller, kadın dernekleri, öğrenci meclisleri, kara tahta önünde fotoğraf çektirip arkadaşlarıyla dayanışma mesajları paylaşan liselilerle başlayan katılım her alana yayılmış durumda. Yazıyı yazdığım sıralarda lise önünde geniş katılımlı bir toplanma düzenleniyordu, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen de konuyu Meclis’e taşımıştı.
Ses çıkınca yol alınıyor yani. Büyüklerin çözmesi gereken meseleyi çocuklar kendi çabalarıyla halletmek zorunda kaldılar, ne acı. Zamanında bir öğrencinin şikâyetine gereken hassasiyeti göstermeyen okul yönetiminin yaptığı ise tacizci öğretmen için çağırmadığı kolluk kuvvetlerini öğrenci eylemine çağırmak ve “2016’da okul müdürü Milli Eğitim’e yazı yazdı, soruşturmadan uyarı cezası çıktı. Haberde okul idaresinin öğretmeni koruduğuna dair bir ibare var. Bizim koruma ya da cezalandırma gibi bir fonksiyonumuz yok” diye açıklama yapmak.
Peki, öğrenciyi de korumuyorsunuz, onu ne yapacağız? Her şeyden önce eğitimcisiniz, göreviniz size emanet edilen çocukları hayata hazırlamak. Tacize uğrayan çocuğa öneriniz susması mı? Size gelmiş yardım istemiş, nasıl arkasında durmazsınız, nasıl kıyametleri koparmazsınız? O öğretmenin hâlâ derslere girmesi hiç mi vicdanınızı rahatsız etmez?
Hem “Bizim fonksiyonumuz yok” ne demek? Orası okul. Çocukların güvende olması sizden soruluyor. Okulun ‘tacizle’ adının duyulması idiyse korkunuz, buyurun ayyuka çıktı.