Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sosyal medya üzerinden üstü örtülü ve açık tehditlere, aba altından ve üstünden sopa göstermelere, bazen kimlik gizleyerek, çoğu zaman buna bile gerek görmeyerek gözdağı vermelere alıştık da, bir vakıf başkanının çıkıp basın toplantısı yaparak toplumun koca bir kesimini tehdit ettiğini görmemiştik daha önce.
Bu da oldu. Alperen Ocakları Vakfı İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her yıl haziran ayının son haftasında yapılan LGBT onur yürüyüşüne engel olacaklarını açıkladı.
Evet, ifadede yanlışlık yok. Yapılmaması için çağrıda falan bulunmuyorlar, “Yaptırmayacağız” diyorlar.
“Ecdadımızın ağır bedeller ödeyerek bizlere miras bıraktığı bu topraklarda ahlaksızların fantezi yapmasına müsaade etmeyeceğiz” diyorlar.
Ne fantezisi Allah aşkına? Anayasaca korunan toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma haklarını kullanıyor, Taksim’den Tünel’e şarkılar, sloganlar eşliğinde yürüyorlar, hepsi bu. Metinde iddia edildiği gibi bunun ‘halkın sinir uçlarına’ falan dokunmadığını, yoldan geçen çoluklu çocuklu ailelerin, pencereden sarkan esnafın da el sallayarak, alkış tutarak yürüyüşe eşlik ettiğini gözlerimle gördüm defalarca.
Kimse tuhaf anlamlar yükleyip kışkırtmazsa son derece barışçı bir şenlik havasında olup biten, neşeli bir yürüyüş. Ecdadın ağır bedeller ödediği topraklara bir zararı yok. Ramazan da inat olsun diye özel olarak seçilmiyor; her yıl aynı aya denk geliyor bu yürüyüş, bu sefer de ramazana.
Ama diyelim ki hoşunuza gitmiyor, olabilir, benim de hoşlanmadığım toplanmalar oluyor şehirde, o gün oraya gitmeyiveriyorum. Ya da gidip sakince, o insanların yaptığı gibi ‘sözlü’ olarak tepkimizi dile getirebiliriz, bu da mümkün. Özgür ve medeni bir ülke madem burası.
Ama ‘sayın’ diye hitap edip “Bu ahlaksızlığa ve pervasızlığa izin veren, yön tayin eden, kulaklarını tıkayan, gözlerini kapayan” diye suçlanan devlet yetkililerini göreve davet ederken “Aksi halde biz gereğini yapacağız. Her şeyi göze aldık, yürüyüşü engelleyeceğiz” ne demek oluyor? “Bu normal bir özgürlük değil” diye bahane mi olur? Bence de çıkıp açıkça istediğin olmazsa şiddete başvuracağını bildirmek normal bir özgürlük sayılmaz ama kullanılıyor işte.
Devlet yetkililerinin tam da bu tehlikeli noktada olaya el koyup yürüyüşün güvenli bir şekilde yapılmasını sağlaması gerekiyor.
Aksi halde hoşumuza gitmeyeni tehdit edip “Benden günah gitti, gerisinden sorumlu değilim” diyerek istediğimizi yapabileceğiz demektir.

Haberin Devamı

Beyoğlu Anadolu’nun ‘orijinali

Haberin Devamı

1965’e kadar sadece erkek öğrencilerin alındığı, 1983’e kadar da kız öğrencilerle erkek öğrencilerin ayrı okutulduğu bir lisenin gerçek anlamda ‘karma’ eğitime geçmesinin ilk deneklerindenim ben. Denek diyorum çünkü sancılı oldu tabii, o güne kadar sadece lisenin son iki senesinde kız öğrenci görmeye alışmış Galatasaray Lisesi’nin bizi kabul etme süreci.
Ama şimdi okula gidince bakıyorum, o sıkıntılı uyum süreci aşılmış, kimse kızlarla erkeklerin ayrı ayrı okuduğu zamanları hatırlamıyor bile. Gençler birbirini kız - erkek diye ayırmıyor, aynı sıralarda birlikte büyüyorlar. Olması gerektiği gibi. Çünkü bu hayatta kadın ile erkeğin birbirini ‘karşı cins’ten önce insan olarak görmesinin önemli bir ilk adımı.
Beyoğlu Anadolu Lisesi ise alınan mesafeyi geri döndürme, karma eğitimi sona erdirme kararı almış. Gelecek yıldan itibaren okula sadece kız öğrenci alınacakmış. Doğal olarak öğrenciler ayaklanmış vaziyette.
Okul müdürü İsmail Onay, “Çok abartılacak bir şey değil” diyor: “Burası tarihi bir okul. Orijinaline döndü.”
Şimdi, Beyoğlu’nda hangi tarihi yapının - geleneğin - mirasın orijinalinde olduğu gibi korunduğu konusunu ele almak sayfalar alır. Hal böyleyken, karma eğitime geçiş sürecini tamamlamış, gül gibi geçinip giden bir okulun düzenini bozmanın ne anlamı var?