Bunu söylemek çok acı ve utanç verici ama maalesef içinde çocuk ve istismar geçen haberler artık medyanın gündelik akışında kendine rutin bir yer edinmiş durumda. Kadın cinayetleri gibi tıpkı.
Başlığını görünce bir an tereddüt ediyor, “Bir dakika, bu hangisiydi?” diyorsunuz. Hani halihazırda bildiğimiz bir istismar haberi mi, yoksa bir yenisi daha mı? Olayın gerçekleştiği ilin adından ve mağdurun yaşından ayırt edebiliyorsunuz genellikle. “Yer Adana – yaş üç” mesela.
O hale geldi ki artık bir çocuğun; üç yaşında bir çocuğun tacize – tecavüze uğraması bu toplumun dehşete kapılmasına yetmiyor. Olur ya belki rızası vardır, bunu bile geçirebiliriz aklımızdan. Ama eğer öldürülmüşse, işte onun bir infiale yol açma ihtimali var.
Adana’da bir düğün sırasında istismara uğrayan çocuğun kimin tarafından uydurulduğu belli olmayan detaylarla bezeli hikayesinde olduğu gibi. Böyle birileri var, kasıtlı olarak mevcut haberleri çarpıtıyor, olmayan şeyleri olduruyor, sosyal medyayı bir yalan - yanlış haberler çöplüğüne çevirip herhalde eserleriyle gurur duyuyorlar.
İnsanın aklına gelir mi böyle acı bir olaya uyduruk detaylar eklemek? Bu arkadaşların geliyor. Önce hastaneden haberler uçuruyorlar mesela. Bayağı zannedersiniz aileyle beraber odadalar. Bir sürü yalan yanlış sözde tıbbi bilgi.
Bu da yetmiyor, çocuğun öldüğü haberini atıyorlar ortaya, yürekleri dağlamak için. Üstüne bir de cenaze namazı fotoğrafıyla olay nihayete erdiriliyor. Çocuk ölmüş ve toprağa verilmiş!
İşte o zaman sosyal medya ahalisi ayağa kalkıyor. Çocuk istismarı meselesini idam cezası marifetiyle kökünden halletmeye yönelik öfkeli paylaşımlarda kullanılan etikete dikkatinizi çekmek isterim: İstismar değil cinayet! İstismar yeterli değil çünkü, onu geçtik bir kalem.
Dün korkunç olayın görgü tanıklarından birinin ifadeleri vardı gazetelerde. Çok şükür çocuk yaşıyormuş, o cenaze fotoğrafı başka bir törendenmiş. Aile yakını, çocuğun fiziksel olarak kötü durumda olmadığını ama ruhsal olarak korkunç bir travma yaşadığını anlatıyordu. Öldüğüne dair ortaya atılan iddialar aileyi daha da perişan ediyormuş.
Halbuki biz ancak o zaman anlayabiliyoruz ortada vahim bir durum olduğunu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2018’in ilk ayında 147 çocuğun istismara uğradığını açıkladı, 147! Hâlâ yer yerinden oynamadığına göre, evet, bunu sindirdik demek ki. Ama “cinayet” varsa ses çıkartmaya değer hâlâ.
Sözüm tabii ki konuya dair hâlâ oluşmamasını anlamanın mümkün olmadığı bir farkındalık yaratmak için çırpınan ve bir videolarıyla yüzlerce haberden daha çok kişiye ulaşan ünlü isimlere değil. Çocuk istismarı gibi bir konuyu bile yalan haber vesilesi yapabilen ‘diğerlerine’.
İstismar kendi başına yeterince ciddi, hayati, korkunç bir suçtur. Alışmamalı, bu haberlerin sıradanlaşmasına izin vermemeli, ses çıkarmaktan vazgeçmemeli, göz yummamalıyız. Cinayet gerekmez çocukları korumak üzere ayaklanmamız için.