Kendime yanlış bir çevre seçtiğimden olsa gerek, bir süredir nereye baksam gergin, mutsuz ve endişeli yüzler görüyorum. Sanki insanlarda iki kaş arasındaki çizgilerde derinleşmeler var.
Sebebi biri için ekonomik, öteki için güvenlik ama sonuçta bir dokunuyorsun bin ah işitiyorsun. “Nasılsın?” diye sorduğundan aldığın en iyi cevap “Eh işte” ile “Nasıl olalım” arasında değişiyor.
Sinirler yay gibi. Millet birisi yan baksın da ben bir deşarj olayım diye bekliyor adeta.
Klavye başları zaten savaş alanı. Kimse bir diğeriyle aynı fikirde değil ve sanırsın ‘ortak payda’ uzak bir gezegen.
Hal böyleyken insan düşen cemreden, gelen bahardan, açan çiçekten, zıplayan kuzudan falan medet umuyor. Bakınız, bu hafta havaya düşen cemre neredeyse TT oldu.
Gelgelelim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’ sonuçlarını yayımladı, e dert üstü murat üstüymüşüz, hiç söylemiyorsunuz.
2015 yılında mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı yüzde 56.6 iken, 2016 yılında yüzde 61.3’e çıkmış. Mutsuz olduğunu iddia edenler ise yüzde 11.4’ten yüzde 10.4’e düşmüş.
Harika haber.
Kadınlar erkeklerden daha mutlu, bu da ikinci harika haber. Yüzde 60.2’den yüzde 64.5’e çıkan bir oranda hem de. Demek ki dayak, taciz, tecavüz, birçok alanda ikinci sınıf muamele görmek, sokakta yürürken tehlikenin nereden geleceğini kestirememek birer mutsuzluk sebebi değil. Pozitif düşüncenin gücü bu olsa gerek.
En mutlular 18-24 yaş grubuymuş, oranları yüzde 65.1. Buradan alıyoruz ki gelecek korkusu, iş bulma kaygısı, üniversiteye girme ya da mezun olma stresi gibi konular da insanı mutsuz etmeye yetmiyor.
Ama zaten bir müjdem daha var; okul bitirmeyen bireylerde mutluluk düzeyi daha yüksekmiş. Hiç okula gitmeyenler yüzde 63.5, ilkokul mezunları yüzde 62.9, ilköğretim ve ortaokul mezunları yüzde 61.4, yükseköğretim mezunları yüzde 60.2. Nasıl istikrarla düşüyor görüyor musunuz, açık ve net ortada ki eğitim neşeyi öldürüyor. Bunun yüksek lisansını, doktorasını hayal bile edemiyorum. Okumayın, mutlu kalın, bir kere geliyoruz dünyaya.
İnsanları en mutlu eden şey, aileleri. Yüzde 70.2 bu kanaatte. Sonra evliler (yüzde 64.7) bekârlardan (yüzde 53.5), evli kadınlar (yüzde 68.3) evli erkeklerden (yüzde 60.8) ezici farkla daha mutlu. Özetle, toplumun en mutlusu kadınlar, en çok da evli kadınlar. Acaba diyorum, bu soruları tek başlarına mı yanıtladılar, karı koca beraber mi... Çünkü gene TÜİK’in 2014 yılında yaptığı Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet araştırmasına göre, Türkiye genelinde kadınların yüzde 37.5’i eşlerinden fiziksel ya da cinsel şiddet görüyordu. Ya tesadüf eseri sorular kalan yüzde 60’a yöneltildi ya da mutluluğun formülü çok açık: Bir sen bir ben, bir de kötek.
Yüzde 72.1 için sağlıklı olmak bir numaralı mutluluk kaynağı, tabii ki. Bu kadar yüksek bir mutluluk oranına sahip olduğumuza göre demek ki temiz havamız, çevremiz, iyi beslenme ve yaşama koşullarımızla bu koşulu da hakkıyla yerine getirebiliyoruz, ne mutlu. Bunu yüzde 14.6 ile sevgi, yüzde 7 ile başarı, yüzde 3.2 ile para, yüzde 2.3 ile iş izliyor. Dolardan, euro’dan bize ne, parayla saadet olmaz zaten.
Netice itibarıyla bireylerin yüzde 76.8’i geleceklerinden umutlu.
Fakat başta dedim ya, sanırım ben yanlış yerlerde dolaşıyor, yanlış taksilere, dolmuşlara, metrolara biniyor, yanlış bakkaldan, kasaptan alışveriş ediyorum. O işler kötü gidiyor diye dükkânı üçte bir oranında küçülten manav, kapıya kilit vuran kahveci, ağlamaklı olan otelci başka bir diyarda yaşıyorlar.