Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çok enteresan değil mi? Bu hafta sonu çoğumuza en çok keyif veren şey, esrarengiz sanatçı Banksy’nin müzayedede satılan eserinin kendi kendini imha sahnesi oldu. Banksy, kimilerine göre büyük bir devrimci, muhalif bir sanatçı, kimilerine göre işin sansasyon yanı ağır basıyor ama sonuçta kesin
olan bir şey varsa; diyeceğini son derece kendine özgü şekillerde söylüyor ve ses getirmeyi iyi biliyor.

Bu kez de en meşhur resimlerinden Kırmızı Balonlu Kız, Londra’daki ünlü Sotheby’s Müzayede Evi’nde 1 milyon sterline satıldığı anda kendi kendisini izleyenlerin şaşkın bakışları altında şeritlere ayırdı.

Haberin Devamı

Nasıl oldu bu iş? Şakacı sanatçı, zamanında kendi deyişiyle “açık artırmaya çıkarılması ihtimaline karşı” tablonun içine bir kağıt öğütücü yerleştirmiş. Satış anında, tam “saaattım!” sözünün üstüne bir uzaktan kumanda marifetiyle olsa gerek, öğütücü çalıştırıldı, resim de çerçevesinden aşağıya kayıverdi.

Banksy’nin de o sırada açık artırmayı instagram hesabından “Gidiyor, gidiyor, gitti” yazarak canlı canlı olayı izlediği anlaşılıyor. Ardından da Picasso’dan ödünç aldığı “Yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtüdür” cümlesi eşliğinde dahiyane buluşunu takipçilerine tanıttı zaten.

Kırmızı balonlu kız şakası

Takipçilerde ise tarifsiz bir neşe, bu “devrimci” hareketi “sanatın satın alınacağını sanan zenginlere atılmış sağlam bir tokat” olarak görüp keyiflenme eğilimi. Yani heyecan verici olduğu kesin ama ne kadar güçlü bir tokat, emin değilim.

Şimdiden “sanat tarihinin en büyük şakası” diye nitelendirilen eylem sonucunda tablo gerçekten tamamen “yok olsaydı” şaka bu kadar komik bulunur muydu, hele hele müzayede evi sahibi “Anlaşılan o ki Banksy’lendik” gibi bir espri yapar, satın alan da güler miydi, görebilirdik. Şu an alıcının elinde yarısına kadar şeritlere ayrılmış, üstü sağlam duran, artık kesin olarak sanat tarihine geçmiş ve satın alındığı anda değerini en az ikiye katlamış yeni bir eser var. Son derece kazançlı kendisi bu “imha planından”.

Ama bize düşünecek bir sürü şey verdi Banksy bu hareketiyle, o da kesin. Demek ki, gerçek olmasa da, değerli şeylerin parayla satın alınamadığı fikriyle keyifleniyoruz, her alanda mülkiyet duygusu adeta damarlarımıza zerk edilirken, bize heyecan veren hala ele avuca sığdırılamayan, parası neyse verilip alınamayan, sahip olunup hükmedilemeyen şeyler. Bu “ihtimal” hoşumuza gidiyor yani.

Haberin Devamı

Bir de şaka seviyoruz tabii. Banksy de küçük kızın kırmızı balonuna tutunup havalanacağımız, bizi hafifleten, muzip bir şey yaptı, güldürdü yüzümüzü. Radikal devrimci bir hareket olup sanat piyasalarına şamar indirmese de, bu da bir şey.