Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gönül istiyor tabii söyleyelim ve olsun: “İstanbul dünyanın en güvenli metropollerinden biri” diyelim mesela ve öyle olsun artık.

İstanbul Valisi Vasip Şahin demiş, kendisine nezaket ziyaretinde bulunan Anadolu Ajansı İstanbul Haberleri Editörü Hüseyin Altınalan’a söylemiş. İstanbul’un büyük kentlerle kıyaslandığında güvenlik açısından iyi bir noktada bulunduğunu vurgulamış. Asayiş olaylarının azaldığını belirtmiş, “Gerçekten çok güvenli” diye de ikna edici şekilde tekrar etmiş.

Canı gönülden inanmak istiyoruz. Kim istemez?

Haberin Devamı

Hadi bir kadın olarak sokağa çıktığında başına gelebilecekler listesinin en hafifinden çeneye tekme yemekle başlayıp tecavüze uğrayarak öldürülmeye kadar yolu olduğunu unutalım. The Economist Intelligence Unit’in yaptığı Dünyanın En Güvenli Şehirleri Endeksi - 2015 araştırmasının İstanbul’u 50 büyük şehir arasında 41’inci sıraya koymasını da hesaba katmayalım, hava kirliliği, iklim değişikliği gibi konulardaki araştırma sonuçlarını da ciddiye almıyoruz neticede. Ve İstanbul’un dünyanın en güvenli metropollerinden biri olduğuna ikna olalım.

Ama Sayın Vali de eklemiş ya sonra, “Bölgemizden (Ortadoğu) kaynaklı terör tehdidi dışında” diye, onu nasıl ‘dışında’ bırakabiliriz?

Artık evden olasılık hesapları yapmadan, kendimizi ve birbirimizi Allah’a emanet etmeden çıkıp en kalabalık toplu taşıma aracına tereddüt etmeden binebilir miyiz? Gideceğimiz yere mümkün mertebe arka sokaklardan ulaşmaya çalışmayıp meydanları, işlek caddeleri tercih edebilir miyiz? Hafta sonları endişe etmeden alışveriş merkezlerine, sinemalara, konserlere gidebilir miyiz?

Şu anda bütün bunlar hepimizi düşündürüyorsa, kimse gerçekten “Merak etmeyin, bir şey olmaz” diyemiyorsa “Diğer metropollere göre güvenli” yerine “Güvenli hale gelmesi için tüm gücümüzle seferber olduk” demek daha “güvenli” olmaz mı?

Ne kadar övünsek az

Bir bebeğin cinsel istismara uğramış olabileceğini söyleyen bir haber okumak ve “Yok artık bu kadarı olamaz, kesinlikle yalandır” diyememek kadar korkunç ne olabilir? Evet, bu haberin her seferinde gerçek çıkması.

Haberin Devamı

Buna bile alışılıyor ve de. “Allah belalarını versin!” deniyor tabii ama şok geçirilmiyor, kıyamet kopmuyor, yer yerinden oynamıyor.

Dokuz ay önce Gaziantep’te dokuz aylık bebek tecavüze uğradı ve öldü. Ne oldu? Unuttuk.

Hatta sosyal medyada “Olmadı böyle bir şey, ülkemizin imajını karalamak isteyenlerin uydurması” bile dendi. İmajımız daha önemliydi bir bebeğin hayatından ve insanlığın sürekli düştüğü dipsiz kuyudan. Tam “Dibe vurduk” diyoruz, daha gidecek yol olduğu çıkıyor ortaya.

Şimdi Van’da 38 günlük bir bebek cinsel istismara ve işkenceye maruz kaldı ve öldü. Valilik haberi doğruladı, üç şüpheli yakalandı, aralarında bebeğin annesi de var! İnsanın dili tutuluyor.

Van Barosu Başkanı Murat Timur’un DHA’ya yaptığı açıklama çok sarsıcı. “Bu konular soruşturmanın gizliliği açısından çok fazla gündeme gelemiyor” diyor ve ekliyor: “Özellikle 40 günlük bir bebeğin istismara uğrama şüphesi hiçbir toplumda hiç karşılaşılmayan bir olay.”

Ne güzel değil mi, bir ilke daha imza atıyoruz.

Haberin Devamı

Kıymetli “imajımızın” zedelenmesini bu kadar önemsiyorsak, önce insanlığımızı bir tartmamız gerek. Halının altında süpürecek yer kalmadı çünkü.