İnsan türünün bir yarısının diğerinin doğuştan sahip olduğu bütün hakları elde etmek için ömür boyu mücadele etmek zorunda olması size de tuhaf gelmiyor mu? Yüzde elli şansınız var; erkek olarak dünyaya gelip kendinizi evde, işte, sokakta, toplu taşıma aracında, hayatın her alanında ayrıcalıklı hissedebilir ya da kadın olarak doğup bu alanların her birinde “Ben de varım,” demek için kırk cephede birden savaş verirsiniz.
Adeta dünya erkeklerin babasının evi, kadınlar misafir gelmiş. Üstelik pek de istenmeyen misafirler, öyle baş köşeye kurulamıyorlar, sığıntı gibi bir kenara ‘ilişiyorlar’. “Allah’ın evi” olarak kabul edilen ibadethanelerde bile doğru düzgün yerleri yok.
Bununla mücadele eden; “Camilerde yoksam kamusal alanda nasıl var olabilirim?” diye soran kadınların kurduğu bir platform var; “Kadınlar Camilerde” adı. Dertleri, kadınların camilerdeki koşullarını iyileştirmek.
Geçtiğimiz günlerde, Fatih Camii’nde bir sütuna yaslanmış soluklanan dört kadının imam tarafından kovulmasıyla yeniden gündeme geldiler. Önce imamdan “Erkekler şikayetçi oluyor, kalkın arkaya geçin,” diye başlayan, “Şeytan insanın damarında gezer diyor peygamberimiz, siz ondan iyi mi bileceksiniz?” diye de kendisine dayanak bulan bir azar işitiyorlar.
Derken etraflarına başka adamlar da toplanıyor. Arkalarında namaz kılan bir adam varmış, onun önünde durmaları caiz değilmiş. Orası namaz kılma yeri mi? Hayır. Ama dedik ya, yeryüzünün her karışı erkeklerin babasının evi. Kendileri kapı eşiğinde, canlarının istediği her yerde namaz kılabilsin, kadınlar da gözlerinin önünde olmasın, böyle bir talepleri var.
Kadınlar kibarca dert anlatmaya, onu da üslubuna dikkat etmeye çağırınca “Neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz?” diye bağırıyor imam. Öyle ya, kadına düşen aldığı emirleri uygulamak. Sorgulamaya kalkınca “Neyi ispat etmeye çalışıyorsunuz?” Bir ibadethanede erkekler kadar hakları olduğunu ispat etmeye çalışıyorlar, ne olabilir başka?
Kendisi de ilahiyatçı olan Arife Gümüş, orada ağlamamak için kalkıp çıktığını yazmış, platformun sayfasına.
Fakat “dönüşleri muhteşem oldu”, çünkü dört kişi kovuldukları camiye ertesi hafta kırk kadın gittiler. Aralarında bulunan yazar Yıldız Ramazanoğlu medyascope.tv’ye yaptığı açıklamada kadınların camilerde sürekli aşağılandığını, en kötü yerlerin onlara ayrıldığını anlatıyor, “Biz de bu güzel ortamda bulunmak istiyoruz,” diyordu.
Sonuçta, gördükleri kötü muameleye tepki gösteren kadınlar o gün camide kendilerine ayrılan bölümün dışında saf tuttu ve göründüğü kadarıyla kıyamet kopmadı, erkekler de kanlarına dolaşan şeytana hakim olabildiler demek ki.
Başlıktaki cümle; twitter’da bu haberin altına yazılmış yorumlardan biri. Hak vermemek elde değil, kadınlar sahiden gittikçe daha ‘tehlikeli’ oluyor, onları susturmaya, bastırmaya, görünmez kılmaya çalışanlara karşı dimdik duruyorlar. Başka bir şansları yok çünkü, doğuştan onlara biçilen rol bu.