Herhalde dün çoğumuz öfkeden gözü dönmüş bir genç kadının bir adama parmağını sallayarak, “Kadınım ben, doğru konuş!” diye bağırışını gördük. Olay Nimet Abla gişesinde, Milli Piyango bileti kuyruğunda gerçekleşiyordu. Tartışmaya dâhil olan diğer kadının da söylediği gibi, biletçi ekmek parasını kazanmaya çalışıyor, birkaç vatandaş da yeni yıla dair umutlar besleyebilmek için bilet almaya gelmiş.
Tam bu sırada bir televizyon sunucusu “Milli Piyango haramdır” bildirisi dağıtmaya, bilet satışına engel olmaya çalışıyor. Yurdumuzdan klasik yılbaşı manzarası, geçen yıl kuruyemişi bile haram ilan ederek o gece uyumaktan başkasını uygun bulmayan bildiriler görmüştük hatırlarsanız.
Kendileri bu kararları verirken aralarından kimse “İsteyen alsın, biz almayız olur biter” demiyor anladığım kadarıyla. Çünkü sunucu “Benim inancım bu” diyor ısrarla. Tamam, kimse senin inancına karışmıyor, zorla bilet aldırıp cebine koymuyor, sen de insanları özgür bıraksan ya?
İşte o videoda izlediğimiz kadın bu duruma müdahale etmeye kalkıyor ve etrafta toplanan erkeklerden birinden gelen “Hadi oradan” yaklaşımı üzerine de çileden çıkıyor. O derece öfkeli görünüyor ki “Asıl kadın adamı taciz ediyor” gibi yorumlar yapanlar olmuş sosyal medyada.
Halbuki bu iki kadın, orada başka kimsenin yapmadığını yapıp bu ülkede yasal olan bir şeye engel olunmasına tepki gösteriyorlar. Üstelik küfür falan da etmeden. Benzeri birçok durumda karşımıza çıkan, bip’lenmekten izlenemeyen öfkeli erkek videolarını hatırlatmak isterim.
Daha sakin olunamaz mı? Kuşkusuz olunabilir, daha ideal bir dünyada. Ama artık olunamıyor. Çünkü hepimiz biliyoruz ki o “Kadınım ben, doğru konuş” aslında sırf o adama söylenmiyor; o bir birikimin patlaması ve muhatabı sayılamayacak kadar çok.
Bütün o “Onu giyme, bunu çıkarma, oradan geçme, oraya gitme, o saatte çıkma”lardan, her hareketlerine karışılmasından, saygısız, küçük gören, sözüne kıymet vermeyen yaklaşımlardan, hayatın her alanında karşılarına çıkan tacizden, şiddetten, yasaklardan, günahlardan bezdi kadınlar, bu manzaradan alınması gereken mesaj bu. Kendileri hakkında arkalarından ve de yüzlerine karşı saygısız konuşulmasına tahammülleri kalmadı.
Çözüm ne derseniz, bana BBC Türkçe’de okuduğum bir haber çok makul geldi: Arjantin’de kadın düşmanı söylemlerde bulunmakla, açarsak “kadınlara karşı saygısızlık yapmak, hakarette bulunmak, ayrımcılık yapmakla” suçlanan radyocu Angel Etchecopar, savcılarla varılan anlaşma sonucu beş ay boyunca her hafta programına bir feminist konuk alma ‘cezasına’ çarptırılmış. Üstelik konuğunun sözünü 10 dakika kesemeyecek. Beş ayın sonunda yaşayacağı değişimi merak ediyorum.
Bence biz de hemen başlayabiliriz. Radyo, TV kanallarında, gazetelerde yapılan ayrımcılık bu şekilde karşılığını bulsa, kadınlara yapılan saygısızlığa hassasiyet gösteren savcılar olsa, kadınların sesi bu ayrımcı dili bastıracak kadar duyurulsa, onlar da daha az bağırmak zorunda kalır, “Ben kadınım, doğru konuş!” diye.