Futbol ile “Kadına şiddete hayır” mesajı vermek, bunun için stadyumda “ezeli rakip” olarak bilinen iki kulübün kadın takımlarını karşılaştırmak, adına da “dostluk maçı” demek kulağa hoş bir formül gibi gelmişti oysa. Hani işte bu tür bir etkinlikle ne kadar farkındalık oluşturulabilirse o kadar kadına şiddete dikkat çekilebilirdi, “toplumsal cinsiyet eşitliği” zaten ne kadar sık cümle içinde kullanılsa kârdı. Hele hele stadyum ve tribünlerde. Ama adına “dostluk maçı” dedin diye oradan dostluk çıkamayabiliyor maalesef. Önceki gün de bir kez daha yaşayarak gördük bunu.
Dostluk rüzgârları estirmesi umulan özel maç, NEF Park’ta gerçekleşti. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin çiçeği burnunda kadın futbol takımları ilk kez karşı karşıya geliyordu ve esasen bu maçtan tek beklentimiz de “Kadına şiddete hayır” mesajının, en cinsiyetçi söylemlerin bol keseden uçuştuğu bir alanda, hâlâ birçoklarınca “erkek işi” kabul edilen bir spor dalında mücadele eden kadınlar tarafından verilmesiydi. Bugün konuşmayı umduğumuz konu da bundan ibaretti.
Ama işte ne oldu, daha beşinci dakikada Daniels kırmızı kart gördü, Galatasaray takımı maçın başında 10 kişi kaldı. Futboldan anladığımı iddia edecek değilim ama böyle bir başlangıcın kalanların üzerinde yaratabileceği duyguyu ve eksik sayıyla girdikleri bir mücadelede nasıl baskı altında zorlandıklarını tahmin edebiliyorum. Eğer ortada sosyal mesaj verme amaçlı bir maç varsa eli kırmızı kartla açmanın neden şart olduğunu çok anladığımı söyleyemeyeceğim. Maçı 7-0 gibi bir farkla kazanan Fenerbahçe’nin ve taraftarının koşulların eşitsizliğini, rakibinin talihsizliğini hesaba katmayan ölçüsüz coşkusunun dostlukla ilişkisini ise hiç anlamadım. Ne oldu, dostluk zaten hurafe, kadına şiddet falan da gitti, biz “Tarihi derbide tarihi fark” konuşur olduk. Daha fenası, Fenerbahçe Kulübü Başkan Vekili Erol Bilecik’in maçtan sonra futbolcuları kutlarken kurduğu cümleleri konuşur olduk tabii. “Bizleri gururlandırdınız. İşin güzel tarafı biz Galatasaray’a, Cincon’a 6 Kasım’da 6 tane atmıştık, siz 7 Aralık’ta 7 tane attınız.”
Sen kadın sporculardan oluşan iki takım olarak elinde “Kadına şiddete son diyoruz” pankartlarıyla sahaya çık, tribünleri omuz omuza selamla, rakibinle beraber fotoğraf çektir, sonunda olaya yine bir erkek tarafından övgü olarak kullanılan “Acımasız davrandık” cümlesi damga vursun. Yanında en geç ortaokul sıralarında terk edildiğini sandığım “cincon” tabiriyle beraber.
İyimser davranıp buradan olumlu bir sonuç çıkarmak istersek, belki bir açıdan “tarihi” bir maç olur bu ve nelerin gerçekten tarihte kalması gerektiğini hatırlatır. Çünkü mevcut durumun hafif tabirle “hoş olmadığı” verilen tepkilerden hızla anlaşıldı, Erol Bilecik sosyal medya hesabından nazik bir özür mesajı yayımladı. Muhtemelen bir sonraki sefer (olursa) herkes daha özenli davranacak, futbolun ve rekabetin “şanından” sayılan hoyrat tutumlar belki böyle böyle biraz azalacak. En azından ortada verilmesi hayal edilen bir “şiddete son” mesajı varsa, değil mi, başvurulan yol şiddetten geçmesin bari.