Bir insanın hayattaki en doğal haklarından biri herhalde, inancına-tercihine göre ne yiyip yemeyeceğine karar vermek. Mesela siz vejetaryen olabilir, ister hayvanlara olan saygınızdan ister başka bir sebepten et yememeyi seçebilirsiniz. Ya da daha öteye geçip vegan olursunuz, hiçbir hayvansal gıdaya elinizi sürmezsiniz, paşa gönlünüz bilir. Kim zorlayabilir sizi illa bu yumurtayı, bu tavuğu yiyeceksin kardeşim diye? Günün birinde bunun için mücadele etmek zorunda kalacağınız gelir mi aklınıza?
Osman Evcan, 1992’den beri cezaevinde. Cezası müebbet. Türkiye onu ‘vegan mahkum’ olarak tanıyor. Çünkü cezaevine girdiğinden beri Evcan’ın ömrü vegan beslenebilmek uğruna yaptığı açlık grevleriyle geçiyor. Bu en temel hakkı için bitmeyen bir mücadele içinde, yıllardır.
Öyle ki, 2011’de yaptığı 43 günlük eylemden tüm vegan ve vejetaryen hükümlüleri ilgilendiren bir sonuç çıkmış, ‘Hükümlü ve Tutuklular İle Ceza İnfaz Kurumları Personelinin İaşe Yönetmeliği’ne, “İnancı gereği veya vegan, vejetaryen türü özel bir beslenme şekline sahip hükümlü ve tutukluların talepleri, iaşe miktarı ile sınırlı kalmak üzere karşılanır” maddesi eklenmişti. Evcan 2014’te 33 günlük bir açlık grevi daha yaparak bu sefer dışarıdan vegan gıda alma hakkını da elde etmişti.
Burada mutlu sona ulaşmış olması gerekirdi artık ama ne gezer? Cezaevi yönetimlerinin de ikna edilmesi gerekiyor anlaşılan tek tek. En son Kasım 2015’te yine açlık grevinde olduğunu duyduk Osman Evcan’ın. Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde vegan beslenme hakkı engelleniyordu gene. Ailesi sağlığından endişeliydi. 40. günde talepleri kabul edildi ve bıraktı açlık grevini.
Peki bu insanın aradan iki ay geçmeden Silivri 6 Nolu L Tipi Cezaevi’ne havalandırması olmayan kameralı bir müşahede odasına nakledilmesi ve her şeyin sil baştan başlaması nasıl açıklanabilir? Bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’nun haberiydi, Osman Evcan sebze-bakliyat yiyebilme hakkı için açlık grevinde gene. Ablası aklına gelen tüm yetkili mercilere mektup yazıp durumu anlatarak yardım istiyor.
Yapılan muamelenin adını koyalım, bir insanı cezaevine kapatıyor ve aç bırakıyorsunuz. İstediği, belki kimilerine görüneceği gibi lüks falan değil, yaşamını sürdürebilmesi için elzem. Kimse ‘Açsa verileni yesin’ diyemez. Onun gözünde yenilebilir olmayan şeyler konuyor önüne. Beslenme hakkı için dört kez açlık grevine sokulur mu insan?
Nedir bu ölüm haberi telaşı?
Eminim Beşiktaş Belediye Başkanı’nın sosyal medya danışmanı da çok pişmandır, gecenin 2’sinde cümle alemin Kenan Işık’a rahmet dilemesine neden olan o tweet’i attığına. Ama asıl tuhaf olan bu ölüm haberi icat etme ve yayma merakımız. Bütün haber sitelerine ne oluyor mesela, eskiden kaynak sorma, doğrulatma gibi adetler vardı, hepsi demode oldu.
Ben şu an istediğim kişinin öldüğünü iddia edebilirim, beş dakika sonra bütün siteler sorgusuz sualsiz manşet yapar. Kenan Işık için bu kaçıncı. Münir Özkul’un kızının dilinde tüy bitti ‘Babam hayatta’ demekten. Şöyle bir ‘öldü haberi’ araması yapsanız, ki ben yaptım, İbrahim Tatlıses’ten Cem Yılmaz’a uzanan geniş bir skalayla karşılaşıyorsunuz.
Nasıl bir güdüyle ortaya atılıyor ve jet hızıyla yayılıyor, belli değil. Aslında belli, ‘haber atlatma’, ‘ilk olma’ telaşı akıl mantık bırakmadı insanlarda. Aman ilk biz söylemiş olalım, doğru çıkmazsa yalanlayıveririz. Hatırlatmak isterim, sürat felakettir.
Günün iyi haberi
Söz verdiğim gibi bugünü de bir güzel haberle kapatıyorum: Neyse ki insanlarımız sadece hayvanlara eziyet edenlerden, çarpıp kaçanlardan, tekme atanlardan, belediyeye zehirletenlerden ibaret değil. Birileri de tutup çöplüklere aç köpekleri beslemeye gidiyor. Çorum’da yaşayan, 20 yaşındaki veteriner teknikerliği öğrencisi Gökçe Erdoğan gibi. Başka birileri de hayatını sokak hayvanlarını sahiplendirmeye adıyor. Los Angeles’ta yaşayan Neslihan Gutman gibi.
Gökçe Erdoğan’ın çöplükte bulup sürekli inlediği için İnlek adını koyduğu, videosunu çekip sosyal medyada paylaştığı hamile köpecik, şu an İstanbul’dan gönderilen özel nakil aracıyla Çorum’dan aldırılıp Los Angeles’a doğru yola çıktı bile. Artık onu ABD’de yeni bir hayat bekliyor.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024