Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsanlık tarihi kadar eski bir hayal herhalde, yaşlanmayı durdurmak, yaşam süresini uzatmak. Kaç masalda, kaç efsanede okudunuz, kaç filmde gördünüz bir düşünün. Vampirlere özendiğinizi itiraf edin. “Her şeye çare bulan bilim bunu ne zaman çözecek, benim yaşam sürem içinde halletse bari” diye düşünmediğini söyleyene inanmam.

İşte deniyoruz, estetikler, vitaminler, botokslar, kremler ama gerçek bir çözüm yok hâlâ.

Gelgelelim umut veren denemeler var: Haftasonu BBC Türkçe’de yayınlanan bir haber, Hollanda’daki Erasmus Üniversitesi’nden doktorların, farelerin yaşlanma sürecini geri çeviren bir ilaç geliştirdiklerini ve bunu insanların üzerinde kullanacaklarını müjdeliyordu. Durdurmakla kalmıyor, geri çeviriyor, rüya gibi.

Haberin Devamı

Kullandıkları peptid molekülü yaşlı hücrelerin kimyasını bozarak onları öldürüyormuş, ilacın kullanıldığı 90 fare yaşındaki hayvanların tüyleri çıkmış, güçleri kuvvetleri yerine gelmiş, karaciğer ve böbrek fonksiyonları düzelmiş.

Şimdi ilk olarak agresif beyin tümörü olan hastalarda denenecekmiş, başarılı olursa ileride birçok hücre yaşlanmasına bağlı hastalığa umut olabilir ve giderek ebedi gençlik hayal olmaktan çıkabilir.

Şimdi sıra geldi savaşları, terörü, insanın insana zulmünü, sokakta yürürken canlı bombayla, gece kulübüne girerken bir manyağın kullandığı arabayla, bir kafede otururken makineli tüfekle öldürülme riskini ortadan kaldıracak, insanın vahşetini durduracak bir ilaç bulmaya.

İnsanoğlunu hayatın doğal seyrinden kurtaran bilim, acaba içindeki canavarı öldürmeyi de başarır mı günün birinde? Yoksa insan için asıl hayalin genç kalmak değil, yaşlanmak ve eceliyle ölmek haline geldiği bir düzene mi layığız gerçekten?

Çocukların gözlerini savaşa açıp kurşunlardan, bombalardan kurtulsalar umuda doğru yol alırken batan botlarda can vermediği bir dünya yaratamadıktan sonra yüzümüzde bir tane kırışık olmasa ne fark eder?

Saat kaç?

Sosyal medyada bu pazarın en çok konuşulan konusu neydi dersiniz? Referandum? Muhtelif ülkelerdeki terör saldırıları? Galatasaray?

Haberin Devamı

Yok efendim hiçbiri değil, konu saatin kaç olduğuydu. Basbayağı ‘saatkaç’ diye bir etiket vardı ve millet ona kilitlenmişti. Bir dolu insan da bir yerlere bir saat erken gitmişti bu sırada ve deneyimlerini twitter’dan paylaşmaktaydılar.

Avrupa’da yaz saati uygulamasına geçilmişti çünkü ve fakat biz buna uymamakta, sürekli olarak yaz saati içinde kalmakta ısrarlıydık. Ancak ne yazık ki bilgisayarlarımızda, tabletlerimizde, akıllı telefonlarımızda aynı direnci göremiyorduk. Onlar inatla “Bizim memlekette saatler ileri alındı” diye o yöne meylediyorlardı, durduramıyorduk.

Tam bir fikir birliği içinde olsalar bir derece. Kimisi otomatik olarak ileri giderken kimisi geri kalıyordu ki asla emin olamayalım, birbirimize soralım, tahminler yürütelim, iddialara girelim. Memlekette eğlence bitmiyor gerçekten.