Kuracağım cümlede hiç abartı yok; Nilüfer Kent Tiyatrosu, her gittiğimde içimi umutla dolduran, oyun izlerken coşkuya kapıldığım bir tiyatro. Çok genç, çok yetenekli ve çok heyecanlı bir ekibi olan, gerçekten yaşayan bir kurum, derdi memuriyet değil tiyatro olan insanlar var orada.
Üç sene önce çok isabetli bir seçimle Genel Sanat Yönetmeni olarak Murat Daltaban’ın gelmesi de kurumun başına konmuş talih kuşu oldu. Genel Yapım Yönetmeni olarak da Özlem Daltaban işin başındaydı. Hem birbirinden nitelikli oyunlar sahnelemeye başladılar hem yeni projeler geliştirmeye. İkilinin akla hayale gelmedik yerleri tiyatroya çevirme özelliğini DOT’tan biliyoruz zaten, bir baktık Balat Atatürk Ormanı’ndaki ‘Ormandaki Kulübe’ NKT’nin yeni oyun alanı olmuş, bütün yaz oyunlar devam ediyor. Oyun Yazma Programı ile iki yıl içinde tiyatroya sekiz yeni oyun kazandırılmış, ilki sahnelenmiş bile. Gençlik tiyatrosu biriminin tohumları atılmış, 60 yeni genç katılmış ekibe. Klasik tiyatro eserleri çocuk oyunu olarak uyarlanıp köy ve kasaba okullarında sahnelenmeye başlamış.
Örnek bir ödenekli tiyatro
Başka şehir tiyatrolarıyla protokoller, İstanbul’dan gelen konuk oyuncular, yönetmenler, tasarımcılar, ortak projeler, turneler… Nilüfer Kent Tiyatrosu parmakla gösterilir bir belediye tiyatrosu olarak hepimizin göz bebeği olmuştu. “1984” ile 25. Afife Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Oyunu dahil dört ödülün sahibi oldular. Murat Daltaban’ın sahnelediği “1984”ü izlemeye Bursa’ya gittiğimde tanık olduğum heyecan bugün gibi aklımda. Yaptıkları işle gurur duyan mutlu bir ekip, sanata, sanatçıları özgür bırakarak destek olan bir belediye. Bütün ödenekli tiyatrolar için örnek alınması gereken bir model işliyor burada diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sadece tiyatro için değil, genel kültür sanat politikaları açısından örnek bir belediyeydi Nilüfer.
Bütün bunlardan geçmiş zamanda söz etmek canımı sıkıyor ama maalesef bu hafta sonu Murat Daltaban’ın attığı tweet’ten NKT’den ayrıldığını öğrendik. Tiyatroya olan desteğine hayran kaldığım CHP’li başkan Turgay Erdem’den görevi devralan yeni CHP’li başkan Şadi Özdemir, kendileriyle yeni sezonu konuşmak için bir buçuk ay bekleyerek randevu alabilen Özlem ve Murat Daltaban’a her alanda yeni kadrolarla çalışmak istediğini bildirmiş. Nilüfer Kent Tiyatrosu’na ve dolaylı olarak da belediyeye katkıları için teşekkür edip onları desteklemek için başka neler yapabileceklerini sormasını beklerdim, yalan yok.
Şimdi ne olacak?
NKT, bu yılın küratörü Mehmet Birkiye’nin davetiyle İstanbul Tiyatro Festivali’ne özel bir proje hazırlayacaktı. Uluslararası bir proje için görüşmeler yapılıyor, yeni sezonun açılış oyununun provaları sürüyordu. Yapılmış ve yapılacak bir sürü güzel iş yarıda kaldı.
Ortada verilerle sabit bir başarı, dolu salonlar, oyunlardan memnun bir izleyici, hızını almış yükselen bir tiyatro varken hangi gerekçeyle böyle bir karar verildiğini sormak istiyorum. Neden bizde ödenekli tiyatroların kaderi hep böyle oluyor? Tam bir sistem oluşturulmuş, tıkır tıkır işler ve meyvelerini vermeye başlarken değişikliğe gitmek, taş üstüne taş koyarak oluşturulan yapıyı bozmak için gerekçe ne olabilir? Bunu sormak hepimizin hakkı olmalı. Böylesi bir yanlıştan dönülebilmesini ummak da.