Altıdan Sonra Tiyatro’nun yirminci yılına yakışır bir oyun, hüzünlü, buruk, kırık bir aşk hikâyesi. 2018 yılında sahnede izlediğim zaman böyle tanımlamışım, “Nihayet Makamı”nı. Şimdi Altıdan Sonra Tiyatro çeyrek asrı devirmeye doğru ilerliyor ve maalesef bir yılı aşkındır seyirciyle buluşamadan yapıyor bunu. Ama bir teselli; “Nihayet Makamı”nın kaydı tiyatrolar.tv’de çıkmaya başladı seyirci karşısına.
Daha önce sözünü etmiştim, aslında tohumları Covid-19 kabusu öncesinde atılmış bir platformdu, tiyatrolar.tv. Çeşitli toplulukların oyunlarının profesyonel çekimlerini yapıp ülkenin ve dünyanın her yerindeki seyircilere ulaştırmak gibi bir hedefi vardı. Hani gelip sahnede izleme olanağı olmayanlara. Fakat ortaya pandemi çıkınca maalesef ziyadesiyle öngörülü bir şekilde oyunların seyirciyle buluşmasının tek yolu olan dijital platformların ilki oldu. Şu anda BGST’nin ve Altıdan Sonra Tiyatro’nun bazı oyunlarını oradan izleyebiliyoruz. Son olarak da “Nihayet Makamı” eklendi işte.
Son derece iyi yazılmış, sahnelenmiş ve oynanan bir oyun olmasının yanı sıra tam bir “kadın oyunu” olduğu için çok sevmiştim ben, “Nihayet Makamı”nı. O da ne demekti? Alanında yetkin kadınların bir araya geldiği ve iki kadının hikayesini anlattığı bir oyundu. Yazarı ve yönetmeni Burçak Çöllü idi, kendisi şahane bir müzisyen olduğu kadar iyi de bir yazardı. Zaten oyununu da müziğin büyülü gücüyle sarıp sarmalamış ve Dolunay Pircioğlu ile Ayşegül Aykaç’ın dönüşümlü olarak seslendirdiği şarkılara tamburuyla eşlik etmek üzere sahnede yerini almıştı. Oyun, Şair Nigâr Hanım’dan esinlenerek yaratılmış karakteri Şehvar Hanım’ın şahsında dönemin “Kadından şair mi olurmuş?” manasız tartışmalarına da değiniyordu. Vaktini gergef işlemeye ayırmasını öneren beyefendiler, “İki güzel evladın annesi olmak kifayet etmiyor mu da gece vakti salonlarda, erkekler arasında izzetinefsini ayaklar altına alıyorsun?” diye soran eski kocalar arzı endam ediyordu geçmişin hayaletleri arasında. Artık yıl 1918 idi ve işgal altındaki İstanbul’da artık kapısını kimsenin çalmadığı köhne konakta eskinin meşhur şairesi Şehvar Hanım’ın yanında yine bir tek Sabriye vardı. Küçük yaşta görüp “canını teslim edercesine” sevdiği Şehvar’ın şiirlerini bestelemek için tambur çalmayı öğenmiş, onun için şarkılar yapmış ama her zaman “fare gibi köşelerde” onu izleyen küçük hizmetçi kız olarak kalmış vefakâr Sabriye.
Şehvar ona “Senin hatan, uçursaydın şarkılarını. Hayat bir mutsuzluğa bağlanmak için öyle uzun ki” diye akıl verirken Sabriye o mutsuzluğu sevmekten hiç vazgeçmemişti. Şimdi de onun yüzünü güldürmek için kılıktan kılığa girip eski şaşaalı günleri canlandırmak, Şehvar’a hastalığını, yalnızlığını, yoksulluğunu unutturacak oyunlar kurmak yine Sabriye’ye düşüyordu.
Sahneler kapanmasa eminim çok uzun ömürlü bir oyun olacaktı “Nihayet Makamı” ve biz onun iki yetenekli oyuncusu Gülhan Kadim ile Ayşegül Uraz’ı defalarca alkışlayacaktık. Madem ki henüz fiziksel olarak salonlarda buluşma umudumuzun bir tarihi yok, bu şiirsel, bu dokunaklı ve aynı zamanda eğlenceli oyunu dijital platformda da olsa izleme fırsatını kaçırmayın derim.
Nihayet Makamı
Yazan ve yöneten: Burçak Çöllü / Dramaturg: Sinem Özlek / Orijinal müzik: Burçak Çöllü / Dekor tasarım: Yiğit Sertdemir / Kostüm tasarım ve uygulama: Sinem Öcalır / Işık tasarım: İsmail Sağır / Afiş tasarım: Önder Sakıp Dündar / Fotoğraflar: Murat Dürüm / Dekor uygulama: Candan Seda Balaban, Seda Yürük, Gizem Dila Kars, Eren Demirbaş, Onur Kiraz, Özge Emeç, Zekeriya Ece, Yiğit Sertdemir / Oynayanlar: Ayşegül Uraz, Gülhan Kadim