Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Memlekette hedef gösterme, tehdit, iftira bir numaralı iletişim biçimi oldu çıktı. Birisi canınızı mı sıktı, hemen ona milleti galeyana getirecek birtakım özellikler atfediyorsunuz. “Bu adam bucudur, çullanın üzerine” diyorsunuz, gerisi zaten çorap söküğü. Kimse “Bu söylenenin aslı astarı, akla mantığa gelir yanı var mı?” diye sorgulamakla vakit kaybetmediği için, beklenen ‘sosyal linç’ anında geliyor.

En çok da “vatan, millet, Sakarya” edebiyatı alet ediliyor tabii bu kişisel hesaplaşmaya. Bir haftadır Sinan Akçıl’ın müzik eleştirmeni ve yazar Naim Dilmener’e karşı yürüttüğü kampanyada olduğu gibi.

Haberin Devamı

Dilmener’i uzun uzadıya anlatacak değilim, değerli bir koleksiyoncu, en kıdemli müzik yazarlarımızdan biridir, yıllardır bu alanda kalem oynatır, çok lezzetli üslubuyla. Geçen hafta Hürriyet’teki köşesinde Sinan Akçıl’ın sesini beğenmeme hakkını kullanmaya ‘cüret etmiş’. Demiş ki “Sinan Akçıl’da ses yok. Ya da var da, şarkı söylemeye yetmeyecek kadar zayıf.”

Der der, bir eleştirmenin şahsi kanaati, mecbur mu beğenmeye?

Ardından gelen Sinan Akçıl paylaşımından anlaşıldığı kadarıyla, mecbur. “Bu adamcağıza bir kez daha iyice bakın arkadaşlar, karşımda müzik konuşmaya ‘haddi’ olmayan, piyanoda notaların bile yerini bilmeyen, zamanında bana ve bazı dostlarıma arkamızda ‘DJ’lik yapmak için yalvarmış olan, ayrıca Ajda Pekkan’a bile sürekli dil uzatmaya kalkan bir garip adamcağız” diye bir dizi asılsız iddiayla başlamış söze, hızını alamayıp “İnsan, vatan, hatta ‘bayrak’ sevgisi olmadığını hissettiğim bir kişilik bu” diye devam etmiş.

Nasıl bir altıncı hisse sahipse -sanatçı hassasiyeti bu olsa gerek- karşısındakinde vatan ve bayrak sevgisi olmadığını “hissedebiliyor”. Tabii “Benim sesimi beğenmiyor” yeterli bir linç sebebi değil. Vatan ve bayrak sevgisi de bu sevgiyi kendisine kalkan etmeye çalışanlarda hep olduğu gibi, kendisinin tekelinde. Bu milletin de “hassas damarı”, oradan yakalayıp “Fan gücümü kullanmayı sevmiyorum ama bu hâlâ dersini almamış maalesef” diye pimi çekiyor.

O kadar bildik ve o kadar tehlikeli bir yöntem ki. Aslında normalde bu kadar saçma bir iddialar dizisine kahkahalarla gülüp geçmek lazım. Ama biz bu tür saçmalıklardan maraz doğan bir ülkeyiz.

Haberin Devamı

Üstelik aradan günler geçti, Akçıl işi tehdide vardırdı; “Birçok şeyi alttan alıyoruz diye rahat dolanmasınlar, fanlara ve sevenlerime kimseyi hedef göstermedim şimdiye kadar ama canım sıkılırsa çok fena can yakarlar” şeklinde.

Ben de diyorum ki artık birisi bu saçmalığa dur demeli. Artık plak şirketi midir, menajeri midir, milletin tweet’lerini didik didik kontrol eden merciler midir... Ne demek oluyor “rahat dolanmasınlar”? Canı sıkılınca nasıl can yakıyorlarmış? İyi artık, dağ başı kanunları devrede, bunu dile getirmek serbest ve istediğin insanı istediğin gibi tehdit edebiliyorsun. Ya sürekli “kullanmayı hiç sevmem ama...” diye kullandığı ‘fanlarından’ biri yarın öbür gün durumdan vazife çıkarmaya kalkarsa ne olacak?