Yalancılık, ikiyüzlülük, inkârcılık… İnsan ruhunu sarıp sarmalayan ve zaman içinde çevresindekilere zarar verici hale gelen kötü alışkanlıkların başını çekenlerden! Eserleriyle insanların iç dünyasına ayna tutan William Shakespeare, ‘Göründükleri gibi olmalıdır insanlar, eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi’ sözüyle karakterleri bu alışkanlıklara esir olanlara en kestirme yorumu getirmiş nitekim.
Gel gör ki, ‘ikiyüzlü’ yaşamayı adet edinenlerden kurtulmak bu kadar kolay değil hayatta. Menfaat edinme tutkusunu ahlaklı yaşamın önüne geçirenlerin sayısı her geçen gün çoğalmakta maalesef. Üstelik en yakınınızdakiler tarafından sergilenen ikiyüzlülüklerin, basit dedikoduculuğun ötesine geçerek, dost kazığına dönüştüğü haller de bir hayli etkili günümüz dünyasında. Dolayısıyla modern insanın eskilere kıyasla daha bir ikiyüzlü yaşam şeklini benimsediği gerçeğinde, sağ gösterip sol vuranların bolluğu sayesinde iyilikle kötülük kavramları da çelişkili hale gelmekte.
Öte yandan insanların karakterlerini analiz etmek bu denli zorlaşmışken kurgu âleminin karakterleri de aynı yolun yolcusu. İzleyiciye ‘iyi’ diye sunulanlar çoğu zaman riyakârlık örneğine dönüşmekte. Zira derinliğine bakılınca onların özünde iyilikten ziyade kıskançlık ve kötülük yattığı gerçeğine varılıyor. Nitekim ekranda pek çok kez karşılaştığımız bu ikiyüzlü karakter tablosunun son örneği ‘Zengin ve Yoksul’ dizisinde karşımıza çıkmakta.
Bu öyle bir çıkış ki, varoşun dünyasını zenginliğe yamayarak karakterlerini oluşturup onlara misyonlar yükleyen ‘Zengin ve Yoksul’daki ikiyüzlülerin durumunda kesinlikle kuşkuya yer yok. Karakterlerin içlerindeki kötülüğe rağmen iyi-sevimli-haklı gösterilmeye çalışılmasında öyle net bir yansıma gözlemleniyor ki, kimi örneklerde olduğu gibi, değerlendirme yaparken tereddüde düşmek asla söz konusu olamaz. Konuyu karakterler üstünden açalım şimdi.
KÖTÜLÜĞÜ MASUMLAŞTIRAN KADINLAR
Yerli kurguların vazgeçilmez klişelerindendir, hikâyedeki fakir kanadın ana karakterlerinin masumiyetle resmedilmesi! Çoğunlukla zengin kızlar fettan olup kötülükleriyle, entrikalarıyla fakir kızların başına sürekli iş açarlar. Tabii sonuçta kazanan taraf, masumiyetin dozunu kaçırmakta sakınca görmeyen, fakir ama gururlu kızlar olur.
Ancak ‘Zengin ve Yoksul’a baktığımızda bu yönden farklı bir karakter şekillendirmesine sahip olduğunu görüyoruz. Her an fakirlik edebiyatı yapan Berrin ve kızları ne kadar tepenin aşağısındaki gecekondularında masumiyet halleri sergilemeye çalışsalar da nafile. Tepedeki konağın zengin kadınlarına yönelik kıskançlıkları, nankörlükleri ve hinlikleriyle masumluktan fersah fersah uzaklar.
Karakter yanıltıcılığıyla kötülüğü masumlaştırma olayını irdelemeye Berrin’den başlayacak olursak… Zengin akrabadan nemalanma peşindeki insanlara mükemmel bir örnek teşkil eden Berrin, ikiyüzlülüğün de abidesi adeta. Kuzeni Meral’in elinden geleni yapmak için çırpınışını yok sayarak sürekli arkasından çekiştiren ve bu davranışıyla kızlarına da ikiyüzlülük aşılayan Berrin, kocasının işini ve evine giren pahallı eşyaları Meral’e borçlu olduğunu unutup sürekli daha fazlasını kopartmanın peşine düşüyor. İstediğini elde edemeyince de kötülemenin bini bir para. Yani Meral’in yüzüne masum masum konuşup dostluk göstergesiyle iyilik ayaklarına yatan Berrin, kadının arkasından içindeki gerçek duyguları kusuveriyor. Yetmiyor… Konağın çalışanını işten attırmaya merak sarıyor… Meral’in ihanete uğramasından keyif alıyor… Diş geçiremediği Nefise Hanım’a karşı Meral’i kışkırtmaya çalışıyor. Üstelik tüm bu ikiyüzlülük mizah ayağında ve ‘gri karakter’ yorumuyla yedirilmek isteniyor izleyiciye. Oysa senaryo eliyle ve oyuncu yorumuyla masumlaştırılmış aleni bir riyakârlık hâkim Berrin karakterinde. Bunu görmemek için kör olmak lazım.
Sürekli çocukluk günlerindeki kıskançlığın ve ezikliğin izlerini yansıtan Aysel de dizinin bu tarz mantığa sahip karakterlerinden. Neymiş efendim… Çocukluğunda Aleyna ile birlikte tatile gitmek için hazırlanmışken hayal kırıklığı yaşamışmış. Bundan dolayı kıza hınç besliyor. Yahu olay olduğunda o da senin gibi çocuk. Evde kararları veren babasına karşı gelebilir mi? Ayrıca Aleyna’nın kendisine kıyafet vermesine, Aziz’in şirkette işe almasına da içerliyor. Sözüm ona çok gururlu fakir kızımız ya Aysel. Madem o kadar gururlusun, niye alıp giyiyorsun onun elbiselerini? Niye geçip kuruluyorsun sofralarına? Neden Aziz’in avukatının yanındaki işi kabul ediyorsun, şirket davetine gidiyorsun? Sen kalk Aleyna’nın dibinden ayrılma, onların sağladığı avantajları kabullen… Sonra da Aleyna’dan nefretle bahsedip onun arkasından iş çevir. Bunlar ikiyüzlülük değil de nedir? Anlayacağınız Aysel’in tavırlarının ve konuşmalarının masumiyetle bağdaşır yanı kesinlikle yok.
‘Zengin ve Yoksul’daki ikiyüzlülerden bir diğeri, Berrin’in sözde saf kızı Nihal! O da annesi ve kardeşi gibi yüzüne başka, arkasından başka davranan masumlaştırılmış kötülük timsali. Ancak Nihal’in sergilediği karakterin ikiyüzlülüğünde durum daha da vahim. Zira burada doğrudan ahlaksızlık olayı mevcut! Teyze sayılan Meral’in kocasını ayartmak, ondan hamile kalmak ne demek? Bu rezilliğin bahanesi de, ‘zengin adam’ tutkusu… Ki, özrü kabahatinden büyük bir tablo çıkıyor ortaya bu bahaneyle. Lakin senaryo sanki tek suçlu Aziz gibi davranıp kendisine güvenen, evinin kapısını açan akrabasına kazık atan Nihal’i masumlaştırmaya çalışıyor var gücüyle.
Nihal karakteri o denli pervasız bir ikiyüzlülüğe sahip ki, Meral’in evinde onun kocasına musallat olmayı sürdürüyor. Sonlandırılmak istenen hamilelik dolayısıyla mağduriyet yaratılıp masumiyet türküleri hiç söylenmesin. Nihayetinde kazık kadar kadın ve kendi isteğiyle evli bir erkeğin koynuna girmiş. Bunu yaparken pekâlâ da korunabilirdi ama yapmamış. Belli ki bu yolla teyzesinin kocasını kafeslemek istemiş. Zaten sözleriyle de bu niyetini açık ediyor. Kısacası saf ayaklarına yatmaya ve izleyiciye sanki tecavüze uğramış havaları atmaya çalışan Nihal, dizideki yoksul kanadın ikiyüzlülükte tavan yapanı!
SONUÇTA; Bir başka yazımda içerik ve mantık yönüyle ele aldığım ‘Zengin ve Yoksul’daki ikiyüzlüler, toplumun kadına bakış açısını zedeleyecek özellikleriyle boy gösterip iyilik kavramını istismar eden türden. Hal böyle olunca dizi de, kötülüğü masumlaştıran kadınları sayesinde istenen verimliliğe ulaşamıyor açıkçası. Alınan reyting sonuçları başlangıca nazaran bir nebze yükselmiş olsa bile kritik durumdan kurtulmuş sayılmaz.
Diyeceğim o ki, dizi bu tabloyu lehine çevirmek istiyorsa şayet, içeriğin yoksul kanadındaki kadın karakterlerin ikiyüzlülüğünü masumlaştırmak yerine onları ikiyüzlülükten arındıracak bir gidişata bürünmesi ve intikam mantığını dişe dokunur hale getirmesi şart. Aksi takdirde William Shakespeare’in dediği gibi, ‘Zaman ikiyüzlülüğün gizlediğini nasıl olsa bir gün ortaya çıkarır, kusurlarını örtenin sonu nasıl olsa utançtır!
Anibal GÜLEROĞLU