Geri dönüşler… Kolay gibi görünse de aslında zordur, geri dönüp aynı yolda yürümek. Bazen hüzünle sonuçlanır, bazen sevinçle. Kimi hüsrana uğrar dönmüş olmaktan, kimi akıllıca yapılan bir geri dönüşle varlığını sürdürür kaldığı noktadan. Kısacası geri dönüşler kendi derinliğini ya da sığlığını içinde saklar.
Öte yandan her geri dönüşün istenilen hedefi tutturamayacağı, bir noktadan sonra geri dönmemenin en hayırlısı olduğunu da unutmamak lazım. Gel gör ki gerçek hayatta olduğu gibi kurgu dünyasında da ‘Mahkûm’ misali bu gerekliliği göremeyip hayal kırıklığı yaşayanlar çok maalesef. Buna karşılık çizdikleri yol haritasıyla geri dönüşlerine derinlik katmayı bilenler de mevcut kuşkusuz.
Nitekim Kanal D’nin sevilen işlerinden ‘Yargı’ da bunu başaranlardan. Hatta yeni sezonuna o denli gizemli biçimde başladı ki, sergilediği merak uyandırıcı geri dönüş performansıyla ‘En derin geri dönüş’ yorumunu fazlasıyla hak etti.
‘YARGI’NIN ŞEYTANI AYRINTILARDA GİZLİ!
Sema Ergenekon imzalı ‘Yargı’ geçensezonun en beğendiğim yapımlarından biriydi. Dahası gerek suçla aşkı buluşturup ‘Katil kim’ sorgusuyla ilerleyen içeriği gerek karakter yapılandırması gerekse oyuncu performansıyla başarı örneğine dönüşen dizi, özgün yaratıcılığın da timsaliydi. İzleyici de ilgisini esirgemeyerek işin hakkını verdi zaten.
Sezon boyunca, kimi ufak tefek aksaklıkları olsa bile merak ve ilgi temposunu düşürmeden ilerlemeyi başaran yapım, sezon finalinde Ilgaz-Ceylin düğünüyle mutlu son havası estirirken geri döndüğünde hiç de mutlu bir atmosfer sunmayacağının tüyolarını verip bu ilginin ikinci sezona taşınmasının önünü açtı.
Ilgaz’ı öldürmekle suçlanan Ceylin’in şok edici tablosuyla yeni sezona dair büyük beklenti doğuran ‘Yargı’ geri döndüğü andan itibaren şeytanı ayrıntılarda gizleyen derinliğini devreye soktu hızlıca. Düğün atmosferinin güzelliğinin ardından kuyudaki cesetlerle yeni sezonun gizemini ve sorgusunu ortaya koyup ilerleme gücünü sezon başından gösteren senaryo, çok yönlü derinliğini Neva’nın öldürülmesiyle sağlamıştı ya... Olay bu kadarla kalmayacaktı.
Ilgaz’la Ceylin’in ilişkisini farklı bir boyuta taşıyan içerik, itirafçı olup paçayı kurtaran Yekta’yı da düşkün pozisyonda çıkarttı karşımıza. Bu detaylar yeni sezonun ivmesini yükseltti en baştan. Dahası ‘Kişilik bölünmesi’ üstünden ön mesajlar vererek merakı artıran yeni sezonun sonraki bölümü de durumların hiç basit olmayacağının ve yeni karakterlerle yaratılan sürprizlerin habercisiydi.
Elbette ki yeni sezona hızlı bir giriş yaparken Pars’ı devleştiren ‘Yargı’nın derinliğine dair işaretler bu kadarla sınırlı değildi. Aylin’le şipşak yakınlaşarak şüpheli konumuna gelen Doktor(!) Çetin’in kumsalda ağlayan Neva’yla aynı ortamda bulunup onu gözlemesi… Benzer biçimde Neva’nın gittiği kuafördeki kadının Metin Komiser’in evini kiralaması… Gizli telefonundan tavırlarına her şekilde şüphe uyandıran stajyer avukatın Neva ile buluşan Yekta’yla aynı parkta olması… Bela kaynağı Çınar’ın bilgi sızdırdığı gazetecinin ve Serdar’ın da bu geniş açılı kadraja dahil edilmesi… Hepsi de tamamen tesadüf müydü? Yoksa bunların bağlantılı gösterilmesi senaryonun şaşırtmaca mantığının eseri miydi?
Her ne olursa olsun bu detaylar ortada çok büyük bir kumpasın döndüğünü ve senaryonun güzel gelişimlere gebe olduğunu düşündürdü ilk etaptan. Dahası ayrıntılarla merak uyandırıp herkesi şüpheli durumuna düşürebilen ve gizemini sürekli kılan ‘yaratıcı senaryo’ becerisi olarak yansıdı bize! Tebrikler.
SONUÇTA; Yeni sezonun en başarılı ve içi dolu dönüşünün, bölümleri su gibi akıp giderken senaryo derinliğini hissettiren, ‘Yargı’ tarafından gerçekleştirildiği inkâr edilemez bir gerçek.
Peki… Ceylin’in yemek yapma düşkünü annesinin ‘Kızımla kocamı Çınar öldürdü’ plağını bıkmadan çalıp beddualarla Metin Komisere ve ailesine yüklenme seremonisini eksiksiz tekrarladığı ‘Yargı’nın yeni sezonunda aksaklıklar hiç mi yok? Elbette ki var. Onları da ‘nazar boncuğu’ olarak görüp geçelim şimdilik.
‘Yargı’ya dair son söz ünlü hukuk profesörü Kingman Brewster’dan gelsin… ‘Yargı, beceriden daha fazlasıdır. Zor tartışılmaz olgusal bilgi kıyılarının ötesinde entelektüel denizlerde ortaya çıkar’.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal