Dizi dünyamızda ilginç konulara rastlamak pek nasip olmuyor. Çoğunluk ya uyarlama ya da benzer öyküler üstüne. Klişeleri yıkan, merak uyandırıcı, heyecan veren ve bıktırmayan yapımlar nadiren karşımıza çıkmakta. Bunlardan biri de ‘Yeter’ dizisiydi. ATV ekranında yer aldığı ilk günden itibaren her bölümünü ilgiyle takip ettim ve final haberini duyduğumda da çok üzüldüm doğrusu. Zira Yurdaer Okur’un dev performansıyla diziyi sırtlayan Yekta Harmanlı, gerek zekâsıyla gerekse disiplinli kişiliğiyle en sevdiğim dizi karakterlerinden olmuştu ve onun taktikleriyle yol alan öyküyü izlemek keyif vericiydi.
Ancak her güzel şeyin sona ermesinin kaçınılmaz olduğu da bir gerçek. Hele rekabetin tavan yaptığı ekranlarda güzelliklerin noktalanması daha bir kaçınılmaz. Çünkü reyting kılıcı ne hikmetse hep finali hak etmeyenleri biçmekte…
Nasıl ki Nalân Merter Savaş ile Vilmer Özçınar’ın yaratıcı kalemiyle hayat bulan ‘Yeter’in finale gitmesi de böyle! Bana göre rahatlıkla sezon sonunu getirebilecek bir kapasiteye sahipti. Ama bir yandan Pelin Karahan’ın hamileliğinden ötürü diziden ayrılışını anlayamayan izleyicinin Aylin karakterinin ölümünü hazmedemeyişinden, bir yandan ‘Vatanım Sensin’ ile ‘Cesur ve Güzel’ dizilerinin varlığından ötürü kan kaybederek, bir yandan da yeni dizilerin sahneye çıkacak olmasından dolayı gitmek zorunda kaldı. Lakin giderken bile öyle bir sahneyle kapandı ki, üstünde düşündürmeyi ve ‘Acaba’ dedirtmeyi becerdi.
Evet, saçma sapan aşk üçgenlerinde sıkışıp kalmayan, izleyiciyi karakterlerinin dünyasına sokmayı başaran ve erkek-kadın ilişkilerini çift taraflı değerlendirmelerle sorgulatan ‘Yeter’ için acaba her şey gerçekten bitti mi? Yoksa ATV’den başka bir kanala transferle, bundan sonrası da olabilir mi?
Son bölümüyle ilk 10’a giremeden veda eden dizinin içerik açısından sıkıntısı olmadığını bir kez daha vurgulayayım. Öte yandan bu sorunun cevabını belirleyecek yegâne kriterin reyting olduğu ve bundan ötürü finale giden bir işin yeni kanal bulmasının zorluğu da aşikâr. Buna rağmen izleyicinin ve benim arzum böyle bir ihtimalin gerçekleşmesinden, yani ‘Yeter’in devamının gelmesinden yana. Kim bilir belki bir sürpriz yapılır yeni yılda. Bu hususta etraflıca düşünülmesini umarak geçelim ‘Yeter’in mükemmel final yorumuna…
YETER’İN FİNALİNE ŞAPKA ÇIKARTIYORUM…
Hep demişimdir, dizilerin başlangıcı ve gelişimi kadar finalleri de önemlidir. Hatta daha doğrusu, final bölümü en önemlisidir bir dizinin kalitesinde! Çünkü bölümler boyu süren sorunlar orada çözülür, sorular orada cevap bulur. Şayet bunlar mantık çerçevesinde gerçekleştirilmezse, iki ayağı bir pabuca sokma aceleciliğinde işlenirse onca zamanın izlenmişliği havada bırakılmış olur. Yani bir yapımı ‘iz bırakır’ hale getirmek ancak final bölümündeki performansla mümkündür.
Gel gör ki, ekranda apar topar finaller yaşamaktan ya da sezonlar boyu izleyiciyi tutmanın rehavetiyle tadı damakta kalacak bir final yaratma zahmetine girmeme boş vermişliğinden, akılda kalıcı finaller mumla aranır halde. İşte her bölümün özenini finalinden de esirgemeyerek taşları yerine oturtan ‘Yeter’ dizisi bize bunu tattırdı. Baştan itibaren Yekta karakterinin yanında olan düşünce yapımla paralel yol alan dizinin senaryosu, herkesin suçlu gördüğü ama aslında kurban konumunda olan Yekta Harmanlı’ya tam da hak ettiği biçimde final yaşattı.
Aklın gücü olarak yorumlanabilecek nitelikteki Yekta’nın, Aylin’in katilini çok ustaca bir biçimde İdil’e itiraf ettirmesi… Atlas’ı, Aylin’in ve oğlunun katili Ejder’in işini bitirmeye yönlendirmesi… İdil’in intikamını alıp intihar etmesi… Yılmaz’ın, geçmişin günahını çıkartması… Hepsi de gayet güzel hesaplanmış detaylar olarak sunuldu ‘Yeter’ izleyicisine. Zengin çocukların şımarıklığına karşın olanaklara sahip olamayanların çektiği sıkıntılara rağmen okuma şevkiyle dolu olmasını, kendi çocukluğu ve Yasmin’in geçmişiyle dile getiren Yekta’nın ortada para sorunu olmasına rağmen Yılmaz ve Atlas’ın yönetim kurulunda olduğu hastaneden çekip gitmesini de çok onurlu bir davranış olarak bulduğumu belirtmeliyim.
Velhasıl İbrahim ile Zahide’yi yıllar sonra buluşturan dizide Handan’ın, olan biteni bildiği halde Yılmaz’la bağını koparmamasına kızsam… Genç spor hocasının nasıl olup da Filiz’e evlenme teklif ettiğini anlayamasam da ‘Yeter’in finaldeki genel halini çok sevdim. Aylin’in ölerek yollanışına gelince… Erkeğin zenginliğiyle gözleri kamaşıp ötesini düşünmeyen fırsatçı kadınlar cephesinden gördüğüm Aylin bunu fazlasıyla hak etmişti. Çünkü Yekta’yı yıllarca kızından mahrum eden Aylin, kendini yetiştirmek yerine sönükleşmeyi seçme kolaycılığı sergilemişti ve dizideki statüsü de koca şiddetinin mağduriyetini yaşamaktan ziyade, mazlum-mağdur görünerek çevresindekileri sömürmekten ibaretti. Yekta ne yaptıysa onun yüzünden yaptı!
Sonuçta; Okuldan alınan her çocuk için polisin ilgi göstermesi gerektiği mesajını veren… Kadınlardan nefret eden erkekler yerine bu erkeklere aşık olan kadınlar üstünde inceleme yapılması gerektiğini işaret eden… ‘İş işten geçtikten sonra ortaya çıkan fiyakalı savcı’ saptamasıyla da gerçek hayata göndermede bulunan ‘Yeter’ ekranlarımızın pırıl pırıl işlerindendi! Cenk Torun’un Dr. Gökhan karakteriyle parladığı dizi,oyuncusundan öyküsüne her anlamda mükemmeldi. Finali de bu gidişata yaraşır biçimde, akla hitap eden türden oldu.
‘Yılın drama dizisi’ seçilen‘Yeter’i böylesine zeki bir senaryo matematiğiyle huzurumuza getirenlere, tadı damağımızda kalan diziye süper finali layık görenlere şapka çıkartıyorum… Ve herkesin layığını bulmasına karşın Yılmaz-Handan-Filiz cephesini hayal gücümüze bırakan yapımı uğurlarken ‘Keşke devam etseydi de, aklı yok etmenin ne denli güç olduğunu ispatlayan Yekta karakterinin intikamını nasıl alacağını da görebilseydik’ diyorum!
Anibal GÜLEROĞLU