İlki, geçtiğimiz yılın sonunda düzenlenen Uluslararası Van Gölü Film Festivali, bu yıl çok daha kapsamlı ve zengin bir organizasyonla karşımızda.
Van halkına ve konuklara sanatla dolu bir hafta geçirtmeyi hedefleyen festivalin en büyük sürprizleri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Cengiz Andiç Salonu’ndaki açılışta yaşandı.
Jüri başkanlığını üstlenen Vecdi Sayar’ın konuşmasıyla yapılan açılışın aynı zamanda 1 Eylül Dünya Barış Günü’yle denk gelmesi, festivale ayrı bir değer kazandırdı.
‘Bir işin oturtulması kolay değil. Bunun için yerel yönetimlerin de desteği gerek’ diyerek söze başlayan Vecdi Sayar’ın yerel halkın da bu konuda katılımla destek vermesi yönündeki kısa ama öz konuşmasının ardından kürsüye gelen Belgesel Filmler Jürisi Fatin Kanat da ‘Kendi içinde deneye yanıla öğrenerek daha iyi olacaktır. Önemli olan sorunları görüp düzeltmektir’ diyerek ikinci kez yola çıkan Uluslararası Van Gölü Film Festivali’ne moral takviyesinde bulundu.
Genelde alıştığımız uzun ve bıktırıcı konuşmaların aksine gayet özet geçilen kürsüye çıkma bölümünün sonrasında, aynı tarzda sunulan ücretsiz etkinlik programıyla Van’a dolu dolu bir hafta yaşatacağını müjdeleyen festival, Kemal Sunal ve Adile Naşit tablolarıyla dikkat çeken Zeliha Demirel’i, ilginç kedileriyle farklı bir konsept ortaya koyan Mehmet Tekirdağ’ı ve yerli-yabancı ressamların çalışmalarından oluşan sergiyi de açılışında Vanlılarla buluşturdu.
Resim sergisinin görselliğiyle yaratılan güzelliği, Kürtleri anlatan ilk film olan ‘Zare’yi açılış filmi olarak göstererek geliştiren festival, açılış konseri için de dünyaca ünlü soprano Pervin Chakar’ı getirerek ilerleme azminin büyüklüğünü ortaya koyup rüştünü ispatlamış oldu.
ERMENİ SİNEMASI’NIN GURURU VAN’DA
Senaryosu ve yönetmenliği Hamo Beknazaryan’a ait olan ve Ermeni Sineması’nın gururu olarak görülen 1927 yapımı ‘Zare’ ile belgesel drama tadında tarihi-kültürel nostalji yaşatan festival, bu hamleleriyle daha ilk andan itibaren duygu şölenine dönüştü.
Ermenistan Ulusal Film Arşivi’nin özel izniyle uzun uğraşlar sonucu 2011 İf İstanbul Film Festivali’nde Tara Jaff’ın arpı eşliğinde gösterilen, ardından Diyarbakır’a getirilen tarihi filme açılışında yer veren Uluslararası Van Gölü Film Festivali, bu etkinlikleriyle Yüzüncü Yıl Üniversitesi Cengiz ANDİÇ Salonu’nda adeta bir kültür harmanı yarattı.
Zare ile Seydo’nun 1915’te bir Yezidi köyünde geçen trajik aşk öyküsü ‘Zare’, yıkılmakta olan Çarlık Rusyası’nın savaş atmosferini, Kürtlerin yaşam biçimlerini, ağalık ve aile düzenini, 1915 yılında askeri güçlerin nasıl oluşturulduğunu, çeşitli insan tiplemelerini siyah-beyaz ve sessiz yaşatırken, o yıllara göre muhteşem çekimleri ve söze gerek bırakmayan içeriğiyle de, Ermenilerden Kürtlere bir armağan olarak sinema tarihine geçmiş bir yapım!
Dolayısıyla Van’ın çiçeği burnunda festivalinde, Ermeni sinemasının gözbebeği olarak görülürken Kürt sinema tarihinde de, kendilerini beyazperdeye taşıyan ilk film olarak kabul edilen ‘Zare’nin iç burkan gerçeklerini izleyip de duygulanmamak elde değil. Gönül isterdi ki, bunu çok daha fazla kişi izleyebilsin. Toplumların iç içeliğini hissedebilsin.
PERVİN CHAKAR’DAN MÜZİK ZİYAFETİ
La Scala ve La Fenice gibi önemli opera mekânlarında sahneye çıkarak sanatının zirvesinde olduğunu ispatlayan, ödülleriyle sesinin kalitesini perçinleyen dünyaca ünlü sopranomuz Pervin Chakar’la ikinci kez yıldızlaşan açılışta, müziğin billur gibi tınıları Van’dan yükselirken yaşadığımız coğrafyanın çoksesliliğiyle oluşan güzellik de yüreklere işlendi adeta.
Kısa süre önce TRT Türk’teki ‘Müziğin Diliyle’ programında da sanatını icra ederek izleyiciyi büyüleyen Pervin Chakar, sanatın evrenselliğini hatırlatırken kapımıza kadar dayanan savaş çığlıklarının, insanın insanı acımasızca katledişinin, aynı topraklarda yaşayanların ötekileştirilmesinin ne denli boş olduğunu da bir kez daha düşündürdü. En azından, zaten bu bilince sahip olan salondakilere!
Barış Günü dolayısıyla, insanların kardeşliği ve eşitliği üstüne, kısa bir konuşmayla programına başlayan Pervin Chakar, ‘Müzik, içi kin ve nefretle dolmuş her kalbi iyileştirecektir. Bu ülkede kimse, diğerini ötekileştiremez. Birinin, diğerine öteki demeye hakkı yoktur’ cümleleriyle duygularını dile getirirken, ‘Barış bayrağı rengârenktir. Bir ucundan da biz tutalım’ diyerek herkesin Barış Günü’nü kutladı.
Her ne kadar boyanan kaldırımlara tahammülsüzlük gösteriliyor, el ele tutuşup Barış Zinciri oluşturmak isteyenlere müdahale ediliyor olsa da hiç olmazsa Barış Günü’nde barışı hatırlamak güzel.
‘Bildiğiniz türküleri belki de ilk defa şan tekniğiyle seslendirilmiş olarak dinliyorsunuz. Umarım sıkılmıyorsunuzdur’ sözleriyle enfes yorumuna espri katan dünyaca ünlü sopranoya piyanoda Naze İşxan eşlik etti.
Bir dini eser olan Ave Maria’yı ‘Barış uğruna ölenler’e adayarak seslendiren Pervin Chakar, İtalyan, Ermeni, Zaza, Türk, Kürt, Azeri ve Fars kültürlerine ait birbirinden güzel örneklerden oluşan repertuarıyla salondakilere harika bir deneyim yaşatmanın yanı sıra bu topraklardaki zengin kültürün bir parçası olan müziğin kaynaştırıcılığını da hissettirdi.
Ave Maria’nın ardından, Gomidas Vartabet’in eseri olan Garuna’yı Ermenice okuyan Pervin Chakar daha sonra da Metin Kemal Kahraman’a ait olan Zazaca parça Heredia’yı ve sevilen eserlerden Gelevera Deresi’ni seslendirdi.
Türkiye’nin her yerinden farklı renkleri, zengin tınılı sesiyle izleyiciye sunup gerçek bir Barış Günü yaşatan Pervin Chakar’ın programında; Sarı Gelin, Le Le Yaman, Hov Arek gibi Ermenice parçalar dışında Rus halk şarkılarından bir örnek olan ve kuş gibi şakıtan Salavey ile Azari halk şarkısı olan Baharımsan’a da yer vermesi onun uluslararası sanatının kanıtıydı.
Duygu yüklü örneklerle bu topraklardaki farklılıkları kucaklarken kendisinin en sevdiği Farsça türkü olan Pari Zanganeh’in eseri Yek Gole Saye Chaman’ini de izleyiciyle paylaşan ünlü soprano, Van sonrasında Türkiye ve İtalya’da konserlerini sürdürecek.
Dünyanın her yerinde takdirle karşılanan bu güzel sesi canlı performansla dinleme fırsatı sağlayan Uluslararası Van Gölü Film Festivali Yönetim Kurulu Başkanı Bager Oğuz Oktay ve ekibine, Vanlılar ve kendi namımıza, teşekkürlerimizi sunarak festivalin açılışıyla ilgili yazımızı noktalayalım.
Anibal GÜLEROĞLU