Her şeyin kontrolden çıktığı hikâyelerde, başlangıçtaki gelişmelere bakıp da sonda nelerin yaşanacağını tahmin etmek pek mümkün olmaz. Belki Afrika’nın bir sahil köyünde keyif sürersin, belki de okyanusun dibinde balıklara yem olursun. Tüm gelişmeler, akıl ve beden gücünü hangi oranda başarılı kullandığınla, düşmanının hamlesini savuşturma becerine bağlıdır. Tıpkı, Don Winslow’un en çok satan kitabından uyarlanan ve cinsellikle uyuşturucuyu müthiş bir çekicilikle harmanlayan ‘Savages/Vahşiler’in sıra dışı öyküsündeki gibi…
‘Bir erkeğe iki kadın’fikrini üretip, ekranlardan sıkça dile getirenlerin tam zıddı bir ilişki düzeniyle karşımıza çıkan ‘Vahşiler’in cazibesi, ‘Bir kadın, iki erkek’ üstünden kendini hissettirmekte. ‘Her başarılı işin bir başlangıcı vardır’ kuralıyla gelişen öyküdeki üçlü ilişkinin temelinde ‘İki kadın, bir erkek’ birlikteliğinde bulunması mümkün olmayan sevgi, bağlılık ve fedakârlık ana tema! Bu birleştirici duyguların çokluğuna karşın kurulu düzende zayıflığa kesinlikle yer yok. Bu çetin dünyada Blake Livley’nin canlandırdığı Ofelia’nın korumacılığını üstlenen yakışıklılar; Taylor Kitsch ve Aaron Taylor Johnson.
Dünyanın en iyi Hint keneviri çiftliklerinin Afganistan, Kolombiya veya Meksika’da bulunduğunu düşünenlere asıl merkezin California olduğunu gösteren ‘Vahşiler’in başlangıcında tutkulu ve öfkeli bir cinsellik karşımıza çıkmakta. ‘İnsanlara zayıf yüzünü gösterirsen er ya da geç onları öldürmek zorunda kalırsın’ diyen Chon, ‘Bir kadın, iki erkek’ birlikteliğinin sert ve gerçekçi yüzü… Afganistan’da, Irak’ta ABD’nin çıkarlarını koruyan Chon, savaşırcasına seks yapan ve harp orgazmı yaşayan eski bir paralı asker.
Metal gibi sert olan eğitimli katil Chon’u tamamlayan parça; yaptığı her işe ruhunu katan, şiir gibi sevişen ve insan hayatına önem veren romantik Ben… Uyuşturucudan gelen parayla vakıf kurup Afrikalı çocuklara sağlık ve eğitim olanakları sağlayan, yetiştirdiği Hint kenevirleriyle kemoterapi hastalarının acılarını dindirip insanları mutlu etmek için en kaliteli malın üretim formülünü bulan botanikçi Ben’in benimsediği öğreti Buda’nın felsefesi.
Bu iki erkeği tipik suçlu karakterinin dışına çıkartan anlatımın tamamlayıcı karakteriyse, onların geçmişlerinde hiç sahip olamadıkları yuva kavramının yerine geçen Ofelia ya da kısaca O… Chon ve Ben’in ortak kadını olan O’nun tavırlarını, ilk bakışta sürtüklük şeklinde değerlendirmek mümkün. Ancak derinlemesine ve eşitlikçi bakış açısıyla düşünüldüğünde durum değişmekte. Bir erkeğe iki kadın hoş görülebiliyorsa bir kadına da iki erkek neden olmasın?
Kadınlara farklı ufuklar açan bu ilişki biçiminin kahramanı Ofelia, öykünün kilit taşı. Chon ve Ben’in en büyük zaafı olan bu kadın için ikilinin yapamayacağı şey yok. Nitekim piyasayı ele geçirmek isteyen ve kesik başlarla oynadıkları oyunu internetten kahramanlarımıza izlettiren Meksikalı Baja Karteli, istediği ortaklığı kuramayınca O’yu rehin alıp bu zaaftan faydalanmak ister. Bu da, taraflar arasında vahşiliğin hüküm sürdüğü çatışmayı ateşler.
Kurumsallaşma yoluyla yasallaşma sürecine giren Hint keneviri işine, patroniçe Elena ve iki erkekli Ofelia üstünden odaklanan ‘Vahşiler’in özünde değer yargılarının çatışması yatmakta. Ben ve Chon, amaçlarına ulaşmak için insanlara her türlü işkenceyi yapmaktan çekinmeyen Meksikalıları vahşi olarak nitelendirirken onlar da buna karşılık iki erkeğin aynı kadınla aşk yaşamasını tiksindirici bulurlar. Kendi doğrularını yaşayan bu iki grup için karşısındaki ‘vahşi’dir.
Ülkemizde tepki çeken ‘Gece Yarısı Ekspresi’yle tanınan Oliver Stone’un filmi ‘Vahşiler’ özünde, insanların içindeki vahşiyi keşfetmesini sağlayan bir yapım. Dizilerden alıştığımız üçlü ilişkileri tersine çevirerek, mutlu bir Laguna atmosferinin görselliğinde karşımıza çıkartan öykünün entrikaları ve savaşları da şimdiye dek görülenlerden farklı. Yaşam farklı pencereden bakmanın yanında siyasi ve insani mesajlarıyla dikkat çeken ‘Vahşiler’, güvenlik birimlerinin yozlaşmışlığının yanı sıra ABD dışında yürütülen operasyonlara ve Arap terörüne de değinerek perspektifini geliştirmekte.
Gerek müziği gerekse içeriğiyle hayli ses getiren ‘Pulp Fiction’ın havasını solutan ‘Vahşiler’de rüşvetçi polis Dennis karakterindeki John Travolta’nın varlığı ve Salma Hayek’in saç stiliyle ‘Pulp Fiction’daki Mia karakterini anımsatması bu esintiyi güçlendirmekte…
Şaşırtmacalı sonuyla sürpriz yaratan ve‘Her şey Tanrı’nın kendini yedinci güne park ettiği ama onu sekizinci kata çektikleri söylenen Laguna Beach cennetinde başladı’ diyen Ofelia’nın dış sesiyle başlayan film için söylenecek son söz: İki erkekli kadın yaşamından, mecbur kaldığı takdirde hiç çekinmeden gırtlak kesen patroniçe Elena’nın annelik hassasiyetine uzanan ‘dişi vahşiliği’ni, erkeksi motiflerle süsleyerek karşımıza getiren ‘Vahşiler’in yarattığı çarpıcılığın seyircisini doyuracak yeterlilikte olduğu! Ekranlardaki seyirliğin kısırlaştığı günlerde iyi bir seçenek.
Anibal GÜLEROĞLU