İçinde yaşadığımız şu günlerde gerek ekranda gerekse sanatın ve yaşamın farklı alanlarında önemli gelişmelere tanıklık ediyoruz. Bu ibretlik manzaralarda sansür de var… Bölgesel huzursuzluklardan dolayı alınan erteleme kararı da var… Türk televizyonlarında karşımıza çıkmaya hazırlanan bir ilk de!
Sansürden başlayıp kademe kademe ilerleyecek olursak… Sinema alanında son zamanlarda en çok ses getiren ‘sansür’ durumu, ne yazık ki filmlerin özgürlük alanı sayılabilecek festivalde çıktı karşımıza.
Ülkemizin köklü etkinliklerinden sayılan ve bu nedenle de kendisinden çok şey beklenen Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Belgesel bölümüyle ilgili olarak yaşanan huzursuzluklar çoğumuzun malumu…
Taksim Gezi olaylarına yönelik ‘Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek’ isimli bir yapım festival yönetiminin, Türk Ceza Kanunu’nun 125. (kişilere hakaret) ve 299. (Cumhurbaşkanına hakaret) maddelerini gerekçe göstermesiyle sansüre uğradı.
Bu krizi aşmak gibi bir gayret gösterilmemesi ve yanlıştan dönülmemesi sonucu da önce festival yönetimine karşı çeşitli tepkiler oluştu, sonra Belgesel Jürisi’nin istifası geldi, ardından da yönetmen Reyan Tuvi'nin sosyal medya hesabından yapılan "Kriz, festival yönetimince son ana dek sorumluluk üstlenmeyen ve polemiklere sebebiyet veren bir tarz ile yönetilmiştir" ifadesinin kullanıldığı ortak açıklamayla kamuoyu ile paylaşılıp, Ulusal Belgesel dalındaki filmler Altın Portakal’ı protesto ederek yarışmadan çekildi.
Peki, festivaldeki bu ‘sansür’ zihniyetine karşı sinema filmi çevreleri nasıl bir tutum gösterdi? Basın açıklaması yaparak tepki gösterip sansürün varlığını kabul etmekle birlikte ‘festivale katılarak ses duyurma’ mantığındaki SİYAD ve Uzun Metraj Filmcilerin ‘festivalden çekilerek protesto’ gibi bir kaygısı hiç olmadı. Zira işin ucunda destek, ödül ve dahi kötü kişi olmayı istememe halleri var! Gelsin nice sansürler...
ÇOCUK ÇIĞLIKLARINI DUYMAK İÇİN ERTELENEN ‘MARDİN BİENALİ’
51. Altın Portakal, 100. yılına erişen Türk sineması tarihindeki ‘sansür’ olayını canlandırarak ve ‘Çekilen çekilir kalan filmler bizimdir’ diyerek aldığı yaraya aldırmadan yoluna devam ededursun, sınırlarımızda yaşanan olumsuzluklardan dolayı içte de baş gösteren nahoş gelişmeler sonucu, kültür alanında farklı bir renk niteliğindeki 3. Uluslararası Mardin Bienali de ertelendi.
Gerekçesi; Mardin coğrafyasında yaşanan acılar!
“Mitolojiler, konseptli 3. Mardin Bienali’ni coğrafyamızdaki halkların yaşadığı acılar nedeniyle ileri bir tarihe erteliyoruz. Sanat susmaz, susmayacak ancak vakit çocuk çığlıklarını duymanın vaktidir’’ diyerek başlayan ve detaylara inen açıklamayla bildirilen ‘çağrı’ niteliğindeki bu gerekçe, sanat ile daha güçlü-daha güzel olmayı hedefleyerek yola çıkan Mardin Bienali’nin çocuk çığlıkları karşısında vicdanları açığa çıkartma daveti gibi.
Bir yanda sanata ceza kanunlarını sokarak yaratılan sansür ve sinema duyarsızlığı... Öte yanda sanatı, insan vicdanıyla öteleme duyarlılığı! Yurdumdan sanat manzaraları böyle.
Bu topraklarda yaşayan herkesin sanatın sesini bastıran çocuk çığlıklarına sebep olan barbarlıklar karşısında herkesin ‘3. Uluslararası Mardin Bienali’ benzeri duyarlılıkla bir duruş sergilemesi ve sansürü ya da toplumsal acıları umursamadan ‘festival’ ısrarına düşmemesi temennisiyle, gelelim Mardin’den ekranlara yansıyacak olan Türk televizyonlarındaki ‘ilk’e…
BERDAN MARDİNİ BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRİYOR
TRT 6’da yayınlanmaya başlayacak olan Mardini Prodüksiyon'un yapımcılığındaki ‘JAN/SIZI’ isimli dizi film Türk televizyonlarına bir yenilik getirecek tarzda…
Berdan Mardini ve Dubai’de yaşayan Gönül Dilan’ın başrolünü paylaştığı, yönetmenliğini Cemile Kırmızı Karadaş’ın üstlendiği yapıma ‘ilk’ övgüsünü kazandıran nitelik ise dilinin Kürtçe olması!
Baştan sona Kürtçe konuşulan, Türkçe alt yazılı dizi sıfatıyla TRT ekranlarında yer almaya hazırlanan ‘JAN/SIZI’ dizisinin bir diğer özelliği de gerçek hikâyesi…
Müslüman bir erkekle Süryani bir genç kızın yaşadıklarını anlatırken aynı zamanda ailelerinin yansıttığı tabloyu da işleyecek olan dizi, aşiret olaylarının görüldüğü dönemdeki yaşanmışlıklar üstüne kurulu. Bundan dolayı da ilgiyi hak eden türden!
‘JAN/SIZI’ dizisinin en büyük özelliğinin gerçek Mardin’i anlatması olduğunu söyleyen Berdan Mardini’nin, "Dizinin konusu gerçek bir hikâye. O dönemlerde yaşanılan olayları eksiksiz bir şekilde ekrana taşımak en büyük amacımızdır. Dönemsel olayların yanı sıra aşkın da işlendiği dizide barış sürecini ele alacağız. Aşiret olaylarının, kavgaların, çatışmaların artık çok eskilerde kaldığı, insanların barış ve dostluk içinde yaşadıkları izleyiciye doğru bir şekilde anlatılmaktadır" sözleriyle tanıttığı yapım, kapsamlı ve anlamlı içeriğiyle her yaş ve kesimden izleyiciye hitap etme özelliği taşımakta.
Çeşitli provokasyonlarla zedelenmeye çalışılan barışın daha bir önem kazandığı şu günlerde ‘JAN/SIZI’ dizisi, Kürtçe dili-Türkçe alt yazısıyla, bir yandan Türk televizyonları için ilk olurken bir yandan da barış sürecini ve bu dönemde neler yaşandığını merak edenleri aydınlatacak. İyi seyirler...
Anibal GÜLEROĞLU