Çoklu zekâ kuramına göre belirlenen formatıyla Emre Karayel’in sunumunda ekrana gelen ‘Akıl Kârı’, Hüseyin Avni Danyal’la her bölüm 500 bin lira kazanma şansı tanıyan lakin katılımcılarını bunu ellerinde tutmak için çok çabalamasını gerektiren ‘Joker’ derken, yayına soktuğu yarışma formatlarına yeni bir pencere açan TRT 1, bambaşka bir konsepti izleyicinin huzuruna çıkartmaya hazırlanıyor.
Doğayla iç içe, kendi işini kendin gör tarzı yarışmacılığın yaşandığı atmosferi ‘Ana Ocağı’yla kuran TRT 1, böylece ‘çiftlik’ modasına da uyuyor. Ama burada bir ayrım yapmak gerek. Zira ‘Ana Ocağı Çiftliği’nin hedefi diğerlerinden çok farklı.
Her hafta değişik katılımcıların yer alacağı bu yarışmanın çiftliği; öyle pasaportla girilebilen, katılımcıların inisiyatifi doğrultusunda sıfırdan yaratılmış bir dünya değil. Yarışmacılar, sınırlı kaynaklarıyla her anlamda yeni bir düzen kurmaya çalışmayacaklar. Dahası, izleyiciye uzun vadede netice veren bir ütopya da vaat etmiyor.
Dolayısıyla yaptığı örnek projelerle televizyonculuğumuzda ayrı bir yere sahip olan ve bir dönemin suskunluğunun ardından günümüzde yeniden atağa kalkan TRT 1’in yeni yarışması, ütopik yaratıcılıktan ziyade aslında var olup da ötelenen yaşamsallıklara dair bir kırsallık-geleneksellik işi!
***
Türkiye’nin en renkli ve en doğal yarışması olma sloganıyla yola çıkan, Karga Film’in 50 kişilik ekibiyle Sakarya-Serdivan’daki bir çiftlik evinde gerçekleştirdiği yarışma ortamının içeriği, köy hayatını alabildiğine yansıtmak üstüne kurulu.
Masa başında ailecek toplanıp insanımızın kendi yaptığı yoğurdu, eliyle açtığı yufkayla pişirdiği böreği yeme kültürünü canlandırmaya odaklanan ‘Ana Ocağı’nın temel amacı, şimdilerde unutulmaya yüz tutan değerlerin yanı sıra şehir yaşamının karmaşasında özlenen köy hayatını da izleyenlere anımsatmak.
Bu özelliğiyle sadece kazanmaya endeksli yarışma olmanın ötesine geçen yapım bizleri, dört acemi kızın köy evlerinin şartlarında alacakları eğitime ve becerilerine tanıklık ettirecek.
Üç deneyimli annenin eğitmenliğinde kendilerini geliştirip en iyi olmayı hedefleyecek olan genç kızlar, bir yandan zor şartlarda teknolojiden uzak bir yaşam sürerken bir yandan da hayat boyu kendilerine yardımcı olacak bilgileri öğreneme şansı yakalayacaklar.
Böylece ‘Hem annemi, hem evimi, hem köyümü özledim’ diyenleri kendine çağıran ‘Ana Ocağı’ farklı formatıyla, bir anlamda köy hayatının gelenekselliğini beyazcamdan odalarımıza sokuverecek.
Her hafta ‘Ana Ocağı’na konuk olanlar, üç eğitmen eşliğinde şehir yaşamının ve çalışma hayatının keşmekeşinde yitip gitmeye başlayan değerleri, bir çiftlik ortamında yeniden kazanmaya uğraşırken kimi zaman zorlanacaklar, kimi zaman da eğlendirecekler. Ne de olsa süt sağmak, ekmek pişirmek alışkın olmayanlar için o kadar da kolay şeyler değil… Tabii gerçek köy hayatını yarışma aracılığıyla yansıtabilmek de!
Hafta içi her gün TRT 1 ekranına gelecek olan ‘Ana Ocağı’nda şehirliliğin rahatına alışkın kızlar kendi sütünü sağmak, kümesteki yumurtayı toplamak, toprakla uğraşmak kısacası köy yaşamına adapte olabilmek için çaba sarf ederken haftanın en başarılı misafiri dört bilezikle ödüllendirilecek.
***
Peki, buraya kadar her şey iyi güzel… Tarihimizi dirilten işlere imza atmanın dışında geleneklerimizi ve kültürümüzü de diri tutmaya yönelen TRT 1’in yarışma kategorisindeki ‘Ana Ocağı’nın tanıtımları da tamam.
Ancak örf ve adetleri hatırlatma misyonunu üstlenen yarışmanın gerçek bir fark ortaya koyabilmesi için en önemli detayı da unutmamak gerek. Yöre insanlarının da içine katılacağı programdaki kızlar, doğayla iç içe geçecek olan bu zorlu süreçte ne kadar doğal kalabilecek?
Çocukların ve gençlerin, şehirlerin hazır ve hızlı yaşamından uzaklaşıp köylerdeki ‘öz’le bağ kurmasına da katkı sağlayacak olan ‘Ana Ocağı’na katılanlar, zorluklar karşısında ‘Of yaa…’ derken verdikleri mizansen tarzı görüntülerin yapaylığıyla, ekran başındakilere de ‘Offf…’ mu çektirtecekler?
Yoksa kurgulanmış bir komedi dizisi havası solutmadan, doğrudan çiftlik yaşamının ve ‘Ana Ocağı’nın imrendiren doğasını izleyiciye aktarmayı başarıp, özlemle eğlencenin buluştuğu keyifli bir yarışma atmosferi mi yaşatacaklar?
Bunun değerlendirmesini de, çiftlik modasının farklı bir yansıması olan ‘Ana Ocağı’nın çok yakında TRT 1 ekranında başlamasının ardından yapacağız.
Anibal GÜLEROĞLU