‘Komedi Dükkânı’ndaki şirinlikleriyle stand up olayına farklı bir renk katan Tolga Çevik’in film yapacağı söylendiğinde, sergileneceklerin bu ayaküstü gösterilerle üç aşağı beş yukarı benzeşeceğini tahmin etmek zor olmamıştı. Tabii kalite de bu bakış açısıyla orantılı bir denklik gösterecekti. Yine de objektif olabilmek adına fazla ön yargılı davranmamak gerekirdi. Nitekim biz de öyle yaptık ve yapım aşamasında hiçbir yorumda bulunmadık.
Bugüne dek gerek yerli, gerekse yabancı pek çok film izledim. Dolayısıyla bende duygu patlaması yaratan yapımlar sorulsaydı, farklı isimler sıralayabilirdim. Hüzünlendiren de olmuştu, coşturan da… Kimi, haksızlıklara başkaldırıyı resmedip öfkelendirirken, aralara serpiştirilen ince esprilerle, izlerini derinleştirmişti; ‘Duyguların Rengi’nde olduğu gibi… Kimisi de, şeytani ustalıkla işlenen gerilimiyle nefes kesmişti, ‘Antichrist’ misali! Ancak iki saati aşkın sürenin nasıl geçtiğini hissettirmeyen ‘J. Edgar’ın basın gösteriminin hemen ardından gelen SEN KİMSİN adlı yapımı izledikten sonra beni etkileyen tüm o isimler bir anda arka plana düşüverdi. Yaşadığım ‘patlama’ bambaşka bir boyuttaydı!
Türk reklam dünyasındaki yönetmenliğiyle ‘dahi çocuk’ unvanını alan Ozan Açıktan’ın ikinci filmi olan SEN KİMSİN, klimalı bir otelde aldatan koca avındayken, emniyet güçlerinin sahte para operasyonunun canına okuyan beceriksiz dedektif Tekin’in akıllara seza, seyirciye reva serüveni! Ama ne serüven… Öyle ki, tanımlamaya kelimeler yetmez. Galiba en kestirmesi; ekranlardan ünlenen Tolga Çevik’le reklamlarıyla isim yapan Ozan Açıktan’ın ürününü anlatmak için yine ekranlardan dillere dolanan ‘fevkaladenin fevkinde’ sözünü kullanmak!
Evet, SEN KİMSİN gerçekten de ‘fevkaladenin fevkinde’ bir sabır testi. Ruh sağlığını düşünüp, ilk filmin ardından giden üstadımız gibi ‘Uyanık’ olamadığımızdan ve dahi ilk 15 dakika izleyip terk edenlerin sabırsızlığını göstermek istemediğimizden koltuğumuza büzüşüp gönüllü olarak kendimizi teste tabi tuttuk. ‘Off, poff’ şikâyetleri arasında izlenen film ‘şaka’ gibiydi. ‘Yalan Dünya’ dizisindeki yönetmen Tufan’ın çektiği ‘Fırat’ın Yazgısı’ndan da beterdi. Absürt komedi bile olamayan bir yapımdı! Dedektiflik bürosunun ‘Kirve-Zirve’ isim karmaşası üstünden, zırvalara zirve yaptıran repliklerin her an vurucu bir espriyle bizi utandırmasını beklemekse en büyük saflığımızdı.
Salih Kalyon’un ve yeniliğin yarattığı ilginçliğin desteğiyle belli bir süre prim yapan; sonrasında eski cazibesini yitiren‘Komedi Dükkânı’nın üslubunu filme taşımaya çalışarak SEN KİMSİN diyen Tolga Çevik, gerçekten de ‘düşündürme ve sorgulama’ misyonunu üstlenmiş. Ey sinema seyircisi… ‘Sen kimsin’? Ey seyirci… Sen;
Aklını pavyona takmış İsmail Abi karakteriyle işin suyunu çıkartan; ekranda kurtarıcı olarak kullandığı sapkın tavırları, kadın kılığına girerek şamatayı ve basit kelime oyunlarını espri diye sunan… ‘Vallaha mı’ sözü ve bıyıklarıyla Adanalı komiser misali ortalıkta gezinen… Senaryosuz senaryo yaratarak panterliğe özenen, lakin kedi bile olamayıp bir fare yakalayamayan filmlere layık zekâ yapısında mısın? Cevap ‘Evet’ ise devam böylelerini izlemeye.
Yoksa iki göz deviririm, üç beş sakarlıkla işi yürütürüm, araya da sabun köpüğü ve ıslaklıkla daha çekici hale getirilen konu mankenlerinin ağır çekimli erotizmini sokarım iş tamamdır, diyen kolaycı( hadi uyanık demeyelim) zihniyeti beğenecek kadar zevksiz misin? Eğer öyleyse, foto şipşak zihniyete teslim Türk sineması daha çok Oscar’da ters yüz olup hayal kırıklığı yaşar bilesin.
‘İmdat, bu kadar da olmaz ki’dememek için kendimi zor tutarak izlediğim film, ‘Seyirci önüne konulanı yer’ mantığının bariz ürünü! Bu mantığa karşı bir diğer soru; yabancı yapımlardaki ‘sakar dedektif’ tiplemesine heveslenip suyunu çıkaran Tolga Çevik’e… Bu sabır testinin kastı kime? Televizyonda az çok güldüren parodilere kanıp filme gitme yanılgısına düşenlere mi? Komedi anlayışını, ‘Sümela’nın Şifresi: Temel’ veya ‘Recep İvedik’ bazına indirgeyen Türk Sinemasına mı? Yoksa ‘Komedi Dükkânı’ndan kalan güzel izleri yok etme pahasına kendine mi? Elbet vardır bir izahı…
Özetle:Son dönemlerin ‘moda’ sözcüğü olan ve ekranlarda tutkuya dönüşen dizilerde de bolca karşımıza çıkan ‘Sen Kimsin’ sorusunu isim yapıp sabır zorlamayı ‘fevkaladenin fevkinde’ başaran SEN KİMSİN, kulak tırmalayan seslendirmesi ve işi götürmek için kamufle olarak kullanılan gürültülü müziğiyle sinema sanatına bir hakaret adeta. Ortada oyunculuk gerektiren senaryo olsa, canlandırmayı da irdelerdik ama ne yazık ki yok. ABD’den oyunculuk eğitimli Tolga Çevik ve Polonya’daki Lodz’dan mezun Ozan Açıktan, bu yapımı okullarındaki hocalarına izlettirseler eminim ilk duyacakları söz SEN KİMSİN olurdu. Çünkü ‘Kenya’da antifriz satma’ esprisiyle kendi acınası gerçeğini vurgulayan film, sinema ve oyunculuk üstüne öğrenim görenlerin yapabileceği bir iş değil! İzleme yanılgısına düşenlerin sabrına sağlık… İzleyip de gülebilenlerin ise aklına varlık.
Anibal GÜLEROĞLU