Bir sanatı icra eden ya da film-dizi alanında iş üreten kişiler için en zor olanı, yaratmak değil yarattıklarını kitlelere ulaştırabilmektir. Neyse ki gelişen dünyanın yaşam algılarıyla paralel olarak, son yıllarda ülkemizde de insanlar artık daha çok seslerini duyurup, icra ettikleri sanatı kitlelerle daha rahat paylaşabiliyorlar.
Özel televizyonlardaki bilgilendirici programlar kadar, özel radyoların yaygınlaşması ve üniversiteler bünyesindeki kulüplerce düzenlenen faaliyetlerin her geçen gün önemlerinin artması, bu süreçte büyük rol oynamakta kuşkusuz.
Tabii bu etkileşim trafiğinin artan yoğunluğu, paylaşım kolaylığının yanı sıra kayda değer çalışmaların arada kaynayıp gitmesi riskini de beraberinde getirmekte.
İşte bu nedenle ben de, bugünkü yazımda seçeneklerin yoğunluğunda güzelliklerin gözden kaçmaması adına üniversite, radyo ve televizyon olmak üzere üç farklı mecrada dikkate değer güzellikleri sizlerle paylaşmak istedim.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ TAŞODA MÜZİK FESTİVALİ
Ücretsiz olan ve kesintisiz performansın sergilendiği ‘Taşoda Müzik Festivali’, Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’nün Mayıs ayında üç gün süreyle düzenlediği bir etkinlik.
Bu etkinliğin detaylarına geçmeden önce Taşoda’nın ne olduğunu bilmekte fayda var. Taşoda, Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’ne ait odalardan biri ve kulüp bünyesindeki müzik gruplarının çalışmalarını gerçekleştirdikleri prova stüdyosu…
Robert Kolej’den bu yana okulun müzikal çalışmalarına ayrılmış olan Taşoda, Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü(BÜMK)’nün kurulmasıyla birlikte sadece stüdyo olarak kullanılmaya başlanmış. İçinde, grup çalışmaları için gerekli olan ses sistemini, ses yalıtımını ve bazı enstrümanları barındıran Taşoda, bir müzik sanatçısının isteklerine cevap verecek biçimde dizayn edilmiş!
Burada çalışmak isteyenler, her dönemin başında doldurdukları formlarla başvurmanın ardından, yerleştirme sonuçlarına göre Taşoda’da haftada iki saat çalışma hakkına sahip olabiliyorlar. Taşoda’da her dönem ortalama 40 grup düzenli olarak prova yapmakta.
Bu kısa tanıtımdan sonra gelelim ‘Taşoda Müzik Festivali’ne…
Taşoda'da çalışan müzik grupları her okul dönemi sonunda, performanslarını BÜMK tarafından düzenlenen Taşoda Konserleri’nde sergilemekte.
Aralık ayında yapılan güz konserleri okula ait kapalı salonlarda gerçekleştirilir ve genellikle iki gün sürerken, Mayıs ayındaki performans etkinliği de, ‘Boğaziçi Üniversitesi Taşoda Müzik Festivali’ kapsamında müzikseverlerle buluşturulmakta.
Üç güne yayılan ‘Boğaziçi Üniversitesi Taşoda Müzik Festivali’, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs meydanında(Üstün Ergüder Meydanı) düzenlenmekte.
Her yaştan müziksevere hitap etmeyi hedefleyen ‘Boğaziçi Üniversitesi Taşoda Müzik Festivali’ bu sene, 2-3-4 Mayıs tarihlerinde gerçekleşiyor.
Ücretsiz olan ve gündüz saatlerinden gece yarısına kadar kesintisiz performans sunulan konserler, gerek Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, gerekse diğer müziksever katılımcılara açık! Kaçırılmaması tavsiyemdir.
ÇOK KÜLTÜRLÜLÜĞÜN ‘NOR’ SESİ
Tüm halkların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, kültürlerini paylaşabilecekleri bir topluluk radyosu olma ilkesiyle kurulan ‘Nor Radyo’, farklı müzik örneklerini dinleyicileriyle buluşturmakta…
Çok sesli müziğin sıkıcı olmadığını ortaya koymayı ve çok kültürlülükle bir arada yaşamın sesi olmayı hedefleyen kanal, ayrımcılığın her türüne karşı bir duruşta…
Mezopotamya’dan Latin Amerika’ya, Mısır’dan Hindistan’a… Dünya halklarının acılarını, sevinçlerini, öfkelerini dillendirdikleri ezgilere uzanan bir müzik yolculuğu yaptıran Ali Can Elagöz’ün ‘Ayak Sesleri’ni Salı geceleri saat 23.00’te duyuran Nor Radyo’da, Mine Yıldırım da ‘Dört Ayaklı Şehir’ ile Pazar geceleri saat 21.00’de güncel sorunlardan olan kentsel dönüşüme, değişen insan-hayvan ilişkileri penceresinden bakmaya çalışıyor.
Anadolu’nun, tarihinde görmediği kadar ekolojik yıkım ile karşı karşıya olduğunu Cuma günleri saat 20.00’deki ‘Ekoloji Mikrofonu’ndan duyuran Devin Bahçeci’nin yanı sıra Pazartesi günleri saat 22.00-00.00 arasında Anjel Dikme ve Bedros Dağlıyan da, insan ruhlarının yaralarını, sapkınlıklarını, isyanlarını, güzelliklerini ve hazlarını ‘İnsana Yolculuk’ta masaya yatırıyor.
Birbirinden keyifli ve renkli pek çok programın arasından seçim yapmanın zor olduğu ‘Nor Radyo’da, Tais Aliciyan’ın ‘Yerank’ı ise Salı geceleri saat 20.00’deki yayınıyla, dinleyicilerini müziğin türlerinde her telden çalan bir yolculuğa çıkartıyor.
Kulak pasını silme garantisi verilen ‘Yerank’ta; klasikten, caza çok sesli müziğin farklı örneklerini dinleme fırsatı yaratılmış. Müzikte dünya turuna çıkan programda, Ermeni müziğinin yanı sıra değişik kültürlerin müziklerinin incelikleri de tanıtılmakta. İnsanlığın dili olan müzikle farklılıkları yok edip herkesi hayatın bu güzel yüzünün ortak paydasında buluşturan ‘Yerank’ta ayrıca çeşitli konularda, konuklarla yapılan hoş sohbetleri de yakalamak mümkün. Farklılıkları, fark etmenin zamanıdır!
AKLA TAKILANLARIN CEVAPLARI ‘ASIL MESELE’DE…
Medyanın yoğun gündeminde her kafadan çıkan seslerle beyinlerimizin haber bombardımanına tutulduğu ve adeta bilgi kirliliği yaşadığımız bir gerçek. Farklı konularda yapılan değişik yorumlardan yorulmamak, konuşulanlar arasında doğru dürüst analizler yapmak neredeyse imkânsız gibi.
Yaşamla ilgili konuları, günceli herkes kendince ekrana taşırken, Cine 5 ekranlarında da ‘Asıl Mesele’ isimli yepyeni bir program başlamakta.
28 Nisan 2014 Pazartesi’den itibaren hafta içi her gün saat 13.30’da yayınlanacak olan ‘Asıl Mesele’, gündemin peşinde koşturup akıllarına takılan sorulara cevap aramaktan tükenenler için asıl meselelere odaklanılarak titizlikle düşünülmüş!
İlk bölümünde eski manken, işkadını ve üçüz annesi Neşe Erberk ve Psikiyatrist Prof. Dr. Yankı Yazgan ile ‘Anne Olmak ve Yetersizlik Duygusu’ konusunu masaya yatıracak olan ‘Asıl Mesele’nin bir sonraki bölümünde de ‘Sosyal medyada yasal düzenleme nasıl olmalı’ konusu üzerine Bilişim Hukukçusu Gökhan Ahi, Sosyal Psikolog- Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç.Dr. Günseli Baysu ve Uzman Klinik Psikolog Saba Başoğlu ile konuşulacak.
Rana Çetin’in sunumunda, herkesi yakından ilgilendiren konularla başlangıcını yaparak akla takılanların asıl gerçeklerini ortaya koymayı hedefleyen ‘Asıl Mesele’nin en büyük özelliği, toplumsal yaşam, iş hayatı, eğitim, sağlık, çevre, teknoloji, kültür-sanattaki gelişmeler gibi konuların karmaşık ayrıntılarla değil, sade vatandaşı ilgilendiren, sade vatandaşın hayatına dokunan yönüyle ele alınıp konuşulacak olması!
Yani daha basit bir ifadeyle, ‘Asıl Mesele’ halkın merak ettiklerini halkın anlayacağı bir üslupla ekrana taşıyacak… ‘Anlamayan kalmasın’ dercesine!
Polemik değil, bilgi vermek; kavga değil, empati kurmak; kendi tarafından değil, sade vatandaştan yana taraf olmak hedefleriyle Cine 5 ekranında işe koyulan ‘Asıl Mesele’, mevcut benzerlerinden yorulan televizyon izleyicisi için yeni ve renkli bir seçenek! Denemeye değer.
Anibal GÜLEROĞLU