Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

Yerli yapım sayısının belirsiz hale geldiği ekranlarımızda ne yazık ki dünya çapında ilgi gören kaliteli yabancı diziler bulmak hayli zor. Aslına bakarsanız reyting kaygısına düşen belli başlı kanallarımızın sürekli yenisi yaratılan yerli sıradanlıkların ötesinde yabancı dizilere yönelme gibi bir kaygıları da yok. Arz-talep meselesi denebilir bu duruma ama bu yaklaşım ne denli gerçekçi olabilir? Zira izleyici, önüne konan mevcutlar arasından seçim yapmaya mecbur. Yani özetleriyle gece yarısını bulan yerli klişelere rakip, dişe dokunur bir yabancı dizi aynı kuşağa konmuş da izleyici bunu elinin tersiyle mi itmiş? Tabii yok böyle bir şey. Dolayısıyla farklılık isteyenlerin talebinin hiçe sayıldığı bir arz mantığıyla yürümekte ekrandaki işler.

Haberin Devamı

Neyse ki, her Çarşamba 22.25’te ‘Teen Wolf’un final sezonunu yayınlayan, Hooten & the Lady’ dizisinin maceracılığını başlatan ve Doctor Who, Vikings, Arrow, Sherlock gibi yapımlarıyla dikkat çeken TLC bu açıdan can simidi vazifesini görüp eksikliği bir parça gideriyor. Yanı sıra Kanal D’deki eski yerlileri yayınlayan Teve2’nin ‘Banshee’, ‘Pretty Little Liars’, ‘Vikingler’, ‘Kobra Takibi’, ‘İntikam Ateşi’ gibi yabancı dizi seçenekleri de mevcut. Ancak gerçek şu ki, bunlar daha çok izlenmişleri izleme merakı taşıyanlara hitap etmekte. İşte bu noktada dijital platformların varlığı giriyor devreye.

***

Yabancı dizileri ve yeni filmleri bir şekilde internetten bulup bedava izleme alışkanlığının yaygınlığı malum. Bu yolu seçenleri bir yana bırakırsak yasal ve bedava dizi-film izlemek isteyenler için PuHu TV seçeneği mevcut internette. Üye olmadan da istenen dizinin veya programın herhangi bir ücret ödemeden izlenebileceği PuHu TV’nin hâlihazırda yegâne dezavantajı, şu aşamada yabancı dizi yayınlama planının bulunmaması! Yani sadece ekrandaki dizileri kaçırdığınızda veya yerli yapımları izlemek istediğinizde ‘Sen nasıl izlersen’ özgürlüğünü yaratarak tercih edilebilecek bir platform.

Öte yandan bedava izlemenin yarattığı avantaja karşı, ünlü yabancı dizileri veya sadece internet için üretilen yapımları izleme isteği duyanlar içinse BluTV hizmete girmiş durumda malumunuz. ‘Masum’ ile atağını başlatıp genç izleyici bazında ağırlık yakalamaya çalışan BluTV şimdi de ‘Deutschland 83’ isimli Alman dizisini üyeleriyle buluşturdu. Böylece dijital platformlardaki soğuk savaşın sıcağı da bir anlamda hissettirmeye başlatmış oldu. Çünkü ‘The Young Pope’ dizisi gibi sadece BluTV’den izlenebilecek olan bu yapım da yabancı dizilere meraklı olanlara cazip gelecek bir içeriğe sahip.

Haberin Devamı

GERÇEKLERDEN GÜÇ ALAN BİR YAPIM

Ödüllü olmanın dışında Amerikan kanalında Almanca yayınlanan ilk dizi sıfatını da taşıyan 2015 yapımı ‘Deutschland 83’, Batı Almanya’da bilgi toplamaya çalışan ajanların aksiyonuyla 1983 nostaljisini hissettiren bir iş. Sekiz bölümden ibaret olan yapımın öyküsü, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından kısa süre öncesine götürmekte izleyiciyi. 1983’ün soğuk savaş ortamında karşılıklı casusluklarla yaşananları tarihi belgesel tadından aktaran dizi, bu gerçekçiliğin aralarını aşka dayalı kurgusallıkla doldurarak yol alırken müziğinden dönemsel renkliliğine komple başarılı bir tablo sunmakta bize.

Haberin Devamı

Soğuk savaşla birlikte ortaya çıkan nükleer silahlanma tehdidini de kapsayan yapım, 1983’te Doğu Almanya’dan Batı’ya yollanan Ajan Martin’in casusluğuna yoğunlaşmakta. Batı Almanya’nın stratejilerini Doğu’ya aktarmakla görevli olan ajanın tarihi gerçeklerle harmanlanmış öyküsünde, Berlin Duvar’ı yıkılmadan önceki iki Almanya’nın içinde bulundukları tablo oldukça net biçimde yansıtılmakta. Böylece izlenmesi daha keyifli hal alan dizinin karakterleri de o dönemi gerçekçi biçimde hissettirecek tarzda yapılandırılmış ve canlandırmalar da o yönde hayli başarılı.

Ronald Reagan’ın Amerika Başkanı oluşunun ardından yaptığı konuşmanın Doğu Alman yetkililer üzerindeki etkisi ve meydan okumalarla gelişecek soğuk savaşta yerini almak isteyen Doğu Almanya’nın casusluk yapma planıyla başlayan dizide özellikle Jonas Nay’in oyunculuğu dikkate değer. Ayrıca Alex karakteri de diziyi soğuk savaşın ve casusluğun ötesine taşıyan bir tip… Dizideki gay karakter olarak varlığını gösteren Alex, AIDS olgusunu da o yılların gergin ortamına katıyor. Bazılarına bu tipin sahneleri itici gelebilir ama gerçekçilik adına bunları da yansıtmak lazım sonuçta. Umarım BluTV’de yayınlanırken sansürlenmezler. Şayet böyle bir hamle yapılırsa Alex karakterinin ve dizinin gidişatının zarar göreceğinin altını çizeyim!

Neticede; BluTV’nin yeni dizisi olan ‘Deutschland 83’, içeriğinin hızlı başlangıçtan sonra bir parça yavaş ilerlediğini ve bitişinin biraz aceleye getirilmiş hissi uyandırdığını hesaba katmazsak, benzeri konuları işleyen İngiliz casusluk yapımlarının aksine hayli akıcı ve kolay anlaşılabilir bir dizi konumunda. İlaveten tarihsel ve yaşamsal gerçeklerden güç alarak ödülünü hak eden yapımdaki atmosfer ve karakterlerin de iç bunaltıcı olmadığını belirtelim. Bundan dolayı hem yabancı dizi kategorisindeki boşluğu doldurmakta, hem de sıkılmadan izlenebilmekte. Soğuk savaşın sıcaklığını tüm gerçekçiliği ve çıplaklığıyla hissettiren dizi meraklılarına tavsiye edilir.

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal