‘Başlamış üzere’şeklindeki bozuk cümle ve Cengiz Semerçioğlu harf hatasıyla TV 8’den canlı canlı ekran başındakilere ulaşan ‘3. Antalya Televizyon Ödülleri’, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’la ‘Kırmızı Halı’ sunucusu Cengiz Semercioğlu’nun ‘Antalya havası’ konusundaki sıcak-serin zıtlaşmasıyla açıldı.
‘Acayip şık’gelen misafir söylemi, jüri üyelerinden sonuçlar hakkında tüyo kopartma anlamsızlığı, yaptırımı ‘onur’dan ibaret olan ipucu çıtlatmama kuralı, Sema Eren’in kuaför dedikodusu, bol hatalı ve suni konuşmalar… ‘Kırmızı Halı’nın sunum ayrıntıları!
Misafirleri karşılayan Başkan´ı geç fark eden Metin Uca’nın dalgınlığı… ‘… denen kadın’ diyerek Ardahan olayına açıklık getirmeye çalışan ‘Bir Zamanlar Osmanlı- Kıyam’ dizisi oyuncusu Öykü Çelik’in kırdığı pot… Senaristlerin durumuna ‘Her hafta 80 tane boş sayfayı doldurma zorunluluğu’ noktasından değinen Gani Müjde’nin yapılan işi ‘delilik’ olarak nitelemesi… ‘Çocuk gelin’ eleştirisi olarak yola çıkıp şekil değiştiren diziye, Fikret Kuşkan’ın ‘Kanayan yaraya parmak bastık’ yorumu… Halit Ergenç’in, Meral Okay’ın vefatının ardından beklentiye girenleri hüsrana uğratacak ‘Muhteşem Yüzyıl önümüzdeki sezonda da sürecek’ açıklaması… Tolga Karel’in üç hafta sonra kavuşacağı yeni heyecanı, ‘Cihangir Han Karel’i… İki saat bekletilip kendilerinden kısa görüş istenen ‘Leyla ile Mecnun’ ekibinin ‘Geldik, buradayız ve döneceğiz. Ödül verirlerse alırız’ netliği… ‘Meryem olarak Hürrem’den uzak dururum’ diyen Uzerli’nin akılcılığı… Ve en önemlisi ‘Hep çok iyi aday oluruz ama ödül alamadan gideriz’ derken ‘Seksenleri’, yetmişlerle karıştıran Rasim Öztekin’in ‘İstanbul’dan gelip burada kendi kendimizi ağırlıyoruz’ sözleri!
‘Ödül bahane Mardan’da olmak şahane’mantığıyla yürütülen ‘Kırmızı Halı’ sohbetlerine damgasını vuran Rasim Öztekin, TV ödülleriyle ilgili tespitlerinden dolayı ödülü fazlasıyla hak ediyor. Mardan’ın konumuna değinip organizasyonun izole bir ortamda ve halktan kopuk gerçekleştiğine dikkat çekmeye çalışan, ancak Semercioğlu’nun topu kapmasıyla golü atmaya fırsat bulamayan Öztekin’in görüşleri arada kaynayıp gitse de ‘3. Antalya Televizyon Ödülleri’ni en doğru şekilde özetlemekte. ‘Kırmız Halı’ temaşasının ardından başlayan 41 pare ödül dağıtımında sıkça tekrarlanan ‘Seçkin konuk’ söylemi de bu saptamanın yerindeliğinin ispatı adeta!
‘Mardan Palace’a çağrılmayanlar seçkin değil mi? Seçkin olmak nasıl bir ayrıcalıktır?’ sorularını akıllara getiren üslubun gölgesindeki törende, Antalya halkıyla sanatçıların Mardan’da buluşmasından bahsedilmesi de havada kalan sözler. Çünkü ‘Seçkin konuk’ salonunda halka yer olmadığı gibi uçak-otel arasındaki güzergâhtan öteye geçemeyen seçkinlerin de halkla teması zaten imkânsız!
‘Seçkin’ kadar çok kullanılan bir diğer kelime de ‘acayip’! Acayip güzel, acayip mutlu, acayip şık… Baştan sona her şey acayip! Şeytan dürtüyor ister istemez, başlıyorsun mırıldanmaya. Başkası olma kendin ol; Böyle çok daha güzelsin; Ya gel bana sahici sahici; Ya da anca gidersin… Oynama şıkıdım şıkıdım; Ah yanar döner a acayipsinnn…
‘Sahici’ bulma arzusu, çatal-kaşık sesleri ve uğultusu bol ortamın zenginliğinde alkış fukaralığı yaşanırken (Sunucular uyarmasa hiç alkış olmayacak) yitip gider. Orhan Boran görüntüleriyle canlanır, televizyon tekelciliğindeki siyah-beyaz günler… Okan Bayülgen olmayan Ali Bey’in‘Muhabbet Kralı’nın ödülünü almasının ardından, aday olmaktan vazgeçmeyenlere saplanır Tayfun Talipoğlu’nun ‘Duayenlere yarışmacılık değil jürilik yaraşır’ iğnesi ve birilerinin ‘Bam Teli’ne basar, sosyal demokrat belediyelerin becerisine yönelik sözleri.
‘Yüz Karası Değil Ekmek Parası’ ile İZ TV ödül alırken salondakiler masadaki yemeklere daldığından, belgeseli ‘ceza değil keyif’ haline getirenler yoksun kalır hak ettikleri alkıştan.
Maddi-manevi sömürünün olmadığı, gazetecilerin-yazarların-sanatçıların tutuklanmadığı, heykellerin yerlerinden sökülüp içine tükürülmediği, kitapların yakılmadığı, etnik-mezhep çatışmalarının yaşanmadığı, öğrencilerin potansiyel suçlu görülmediği günler dileyen Umur Bugay, kulaklarını çınlatır ‘Bizimkiler’in…
Siyasi mesajlarla adeta ‘onlar-biz’ çekişmesine dönüşen tören ortamında, ‘Önemli olan ödül almak değil burada bulunmak’ diyenler, isimleri okunmadığında hayal kırıklığıyla şekillenen yüzlerde yansıtırlar söylem-eylem zıtlaşmasını…
Ödül alan Hüseyin Avni Danyal’in İstanbul Şehir Tiyatroları’ndaki gelişmeyle ilgili duyarlılık mesajı ve Meral Çetinkaya’nın Darülbedayi’nin 100. yılını daha iyi şartlarda kutlama dileği, her alanda yaşanan ikiliğin TV ödüllerindeki yansımaları…
‘O Kadın’ diyenlere karşı haklı tepkinin dillendirildiği anlarda, ‘Muhteşem Yüzyıl’ın Antalya’dan sonra Kanada’daki yarışmadan da ödül hedeflediği açıklanarak düşmanlar çatlatılır. Gülse Birsel’in 45 dakikalık komedi dizisi yapabilme isteğiyle, ‘Olmayacak duaya âmin’ safhasına atlanır.
Çocuk Programları dalında, Türkmax hariç tüm adayların TRT’den olmasıyla, özel kanalların çocuğa verdiği değer hatırlanır.
Murat Özarı ve Fikret Engin’in, sabaha karşı müthiş performansla şov tadında sundukları ‘Bay Tahmin’, Ali Eyüboğlu’nun elinden Antalya’nın ‘Jüri Özel’ ödüllüsü sıfatını kazanır.
Pozantı Çocuk Cezaevi’nde tecavüze uğrayan ve tutsak yetişen tüm çocukları anımsayanlar… Altı oklu Genel Sekreter’den Şehir Tiyatroları’nın başına getirilen sanatla ilişkisiz Genel Sekreter’e gerilen yaylar… Uzun dizilere karşı, sanatçıların yaşama haklarına vurgulamalar… Ve ‘Hayat Devam Ediyor’un bayan yönetmeninden, katılımcıların özünü açıklayan ‘Süper kafalarsınız’ sözü! Marmara Forum’da öğlenden sonra gerçekleşen ve basına karşı soğuk rüzgârlar estirilen ‘Kitap imzası’ da, Mahsun Kırmızıgül’ün gece düzenlenen törene gelemeyişinin ‘Süper özrü’…
Bunlar, üç buçuk saat süren, komedi programı kıtlığı yaşanan ekranda ‘Koca Kafalar’ı en iyi seçen ‘3. Antalya Televizyon Ödülleri’ töreninden ‘seçkin’ süzüntüler... Ödül umudunun ve yemeklerin tükendiği noktada masaların boşalması da ödül alanlara ve Tören’e karşı nahoş görüntüler.
Anibal GÜLEROĞLU