‘Sözleri tutmanın en iyi yolu, hiç söz vermemektir’ demiş Oscar Wild. Gerçekten de ‘Sana Söz’ demek büyük bir sorumluluğun yükünü üstlenmek demek. Lakin devir değişti… Ne sözün anlamı kaldı ne de yerleşik değerleri dillendirmenin.
Gerçek şu ki; Her şeyin gittikçe değerini kaybettiği, insan duyarlılığının yerini sanal gerçekliklerin sahteliğine terk ettiği günümüz dünyasında hassasiyetle söylenen sözlerden ve uyarıcılıktan ziyade abartılarla cafcaflı hale getirilmiş söylemlere itibar edilmekte. Bu bağlamda birilerine söz vermenin, ‘Sana Söz’ demenin pek değeri kalmadığı aşikâr.
Öte yandan yaşamın zorlu şartları dahilinde ‘Sana Söz’ derken tüm varlıklarını ortaya koyanların ne denli özverili bir iş yaptıklarını da göz ardı etmemek lazım. Aksi takdirde, popüler kültür nezdinde yeterince dikkate alınmasalar bile, zorluklara göğüs gererek ‘Sana Söz’ demenin gereğini yerine getirmeye çalışanların hakkı fazlasıyla yenmiş olur.
Nitekim bu tarz bir olumsuzluk Star TV’nin yeni dizisi ‘Sana Söz’ ile yaşandı. Salı akışına dahil olarak ekrandaki yerini alan dizi, ilk bölüm reyting sıralamasıyla ‘Sana Söz’ diyenlerin hakkının nasıl yenebileceğini gösterdi bize. Anlayacağınız ‘Sana Söz’ demek güzel ama hak edilen ilgiyi görememek de var işin ucunda.
Hal böyleyken Total’de 10’uncu, AB grubunda 16’ıncı, ABC’de 11’inci sıradan başlangıcını yapan ‘Sana Söz’e dair birkaç saptamada bulunalım dedik biz de. Buyurunuz efendim…
‘SANA SÖZ’ DİYENİN DEĞERİNİ BİLİN ‘KARDİŞİM’!
Gerçek kişilerin yer aldığı, gerçek yaşama dair dramatik veya mizahi durumları ekrana taşıyan programlara yönelik izleyici merakı malum. Bundan dolayıdır ki yıllar boyu evlilik programları, biri bizi gözetliyor tarzı yapımlar, kayıpları buluşturmaya ya da adli vakaları çözmeye yönelik formatlar özellikle gündüz kuşağının vazgeçilmezleri olmuştur. Algılara uygun sunum ve akışla ekrana taşındıklarında kanallarını memnun edecek reytingi yakalamayı başaran bu tür programların en popülerinin Müge Anlı tarafından gerçekleştirildiği de ortada.
Nitekim uzun süre çözülememiş vakaları sonuçlandıran, yakalanmamış suçluları açığa çıkartan programlara imza atan Müge Anlı’nın bu uzun soluklu başarısı şimdilerde ‘Sana Söz’ dizisine yol gösterici olmuş halde.
Şöyle ki; Hikâyesini ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ programını çağrıştıran biçimde yaratıp Nehir Erdoğan’ın canlandırdığı Elif Karaca karakterini aynı formatta bir programla karşımıza getiren O3 Medya imzalı dizi, ‘‘Ayşe'nin hikâyesi bu... Senin, benim, hepimizin Ayşe'sinin hikâyesi’’ diyerek tacizci cinayetlerini masaya yatırarak mesajcı yüzünü en baştan ortaya koyarken ‘reality show’dan dizi yaratma mantığını da en iyi biçimde örnekledi bize.
Bu doğrultuda Şenol Sönmez yönetmenliğinde ekrana taşınan dizi için çok şey söylemek mümkün. Lakin en başta söylenmesi gereken şey, dizinin hak ettiği ilgiyi görmediği olmalı! Zira Erkan Petekkaya ile Nehir Erdoğan’ı buluşturan yapım, ilham aldığı programlarla kıyaslanıp ‘Zaten yıllardır benzerlerini izliyoruz’ değerlendirmesini yapma yanlışına maruz kalmış gibi duruyor. Bunun büyük bir hata olduğunun altını çizmek isterim.
Evet… İlk etapta ‘Sana Söz’ün içeriği ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ programıyla aynı gibi görülebilir. Ancak senaryosu Ali Erkan Ersezer ve Sertaç Sayın tarafından kaleme alınan yapımın bu program formatını temel almakla birlikte gerek karakterleri gerekse hikâye örgüsüyle kendi özgünlüğünü yarattığına da dikkat etmek lazım.
Mesela Erkan Petekkaya’nın canlandırdığı Ömer Başkomiser… Bu rolün Petekkaya’nın üstüne ısmarlama elbise gibi cuk oturması bir yana, karakter çok iyi tasarlanmış. Bir yandan cümle yanlışın üstüne giderek suçlularla mücadele peşinde, bir yandan da bakıma muhtaç babasıyla yaşadığı hayattan pek de memnun olmayan karısına karşı sorumluluklarını yerine getirme çabasında. Bu durum onu işiyle ailesi arasında ikileme düşürse de Ömer’in önceliği masumların kanına giren, ocaklara ateş düşüren suçluları hapse atmaktan yana. Üstelik bunu yaparken de yeri geliyor mesleki etiği bir kenara atıyor, yeri geliyor mizahla karışık sertlik sergiliyor. Bunun ötesinde, olaylar karşısında görevini duygusuzca yapan biri olmak yerine, insani duyarlılıkla yaklaşan polis imajını da gayet başarıyla çiziyor.
Anlayacağınız ‘Kardişim’ sözüyle özgünleşen Ömer Başkomiser şimdiye dek ekranda varlık bulan polis tiplemelerinin özelliklerini bünyesinde harmanlayan, bunları Erkan Petekkaya performansıyla farklılaştırıp özel hale getirmeyi başaran bir karakter olarak karşımızda durmakta.
Kuşkusuz ‘Sana Söz’ü ekran programlarından farklılaştıran yegâne özellik Ömer karakterinin varlığından ibaret değil. Kendisini, ailesinden ziyade mesleğine adayıp nerede yardıma ihtiyacı olan mağdur varsa onların derdine derman olmaya çalışan Elif’in tablosu da dizi içeriğini renklendiren detaylardan. Çünkü içerik, Nehir Erdoğan tarafından canlandırılan Elif’in hazırlayıp sunduğu ‘Elif Karaca ile Sessiz Kalma’ programına odaklanmaktan ziyade onun arka planda yaşadıklarını ve ailevi sorunlarını ön plana çıkartmayı tercih etmiş halde. Dolayısıyla izleyici, ‘Sana Söz’deki formata takılıp kalmak yerine karakterlere ve onlarla ortaya konulan gerçekçi yansımalara dikkatini vermeli derim.
Dahası… Zıt kutuplarda dursalar bile düşünce bazında paralel yol alan çatışmacı Ömer-Elif ikilisinin dışında, kolayca içselleştirilebilecek bir akışla yol alan dizinin söylemindeki doğal mesajcılığın kayda değer olduğunu da belirtmek isterim. Kimileri buradaki yoğun mesajcılığı ve uyarıcılığı ‘kamu spotu’ zorlaması olarak değerlendirme hatasına düşebilir. Ama pek çok güncel konuda televizyonun algı yaratma, bilinçlendirme gücünün yabana atılmaması gereken boyutta olduğunu da unutmayalım derim.
Bundan dolayı herkesin bildiği lakin bilmezden geldiği toplumsal sorunlara, günümüz gençliğinin yozlaşmış tavırlarına ve polis tarafından yakalanan suçluların adalet mekanizmasındaki boşluklar sayesinde yaptıkları kötülüklerin cezasından rahatlıkla kurtulma hallerine yönelik söylemleriyle de başarılı bir performans ortaya koyan ‘Sana Söz’ün hakkını yersek yazık olur!
SONUÇTA; Elif’in kocası Avukat Erdem üstünden kendi mesleki ve maddi çıkarlarını vicdan duygusunun önünde tutarak tacizci canileri dahi savunmakta sakınca görmeyenlere vurgu yapan… Ömer ile devletin kolluk güçlerinin özverili tablosunu çizen… Elif’in sansasyonel varlığıyla televizyon programlarının gücüne göndermede bulunan ‘Sana Söz’, söyleyecek çok sözü olan bir iş konumunda.
Hal böyleyken ekrana farklı bir renk katan… Gerçekçi ve çok yönlü varlığıyla kolayca izlenebilen diziye şans tanınmasından yana olduğumu belirtip ‘‘SANA SÖZ’ DİYENİN DEĞERİNİ BİLİN ‘KARDİŞİM’’ diyerek koyuyorum noktayı.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal