2012 yılında çılgın bir komedi olarak varlık bulan ‘Sağ Salim’in, ‘Sil Baştan’ diyerek yola çıktığı devam filmine girişmesi, kimilerini mutlu etmiş kimilerine de anlamsız gelmiş olabilir. Ne de olsa, ilk ‘Sağ Salim’ gişede beklenen ilgiyi yakalayamamıştı.
Oysa akıcı temposu, ilginç komedi dili ve Atiye’nin ‘Hali Hali Hal’ isimli kıvrak parçasıyla özgün atmosferini yaratan film, çevresinde yaşanan olumsuzlukları kanıksayarak hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüren yeni nesil insan modeline bir çeşit gönderme gibiydi.
Ama ne yazık ki, sırf tanıtımı ve desteği güçlü olduğu için öne çıkıp gişe başarısı yakalayan nice ıvır zıvırı ihya eden sinema seyircisi, kendi yağıyla kavrulmaya çalışan yapımları gözden kaçırdığından, ‘Sağ Salim’ de sinema salonlarında arzulanan hâsılatı toplayamadı. Ancak günümüzde, internet ortamının televizyon ekranlarına ve sinema perdesine büyük rakip olduğu gerçeği de unutulmamalıydı.
Nitekim ölüm kalım arasında absürtlüğün türlüsünü sergilerken en büyük görevi Burçin Bildik’in canlandırdığı Salim karakterine veren ve Kanal D ekranında da beğeniyle izlenen ‘Sağ Salim’, sinemada es geçilirken sanal ortamda 8 milyon seyirciye ulaştı. İşte bu başarı da, devam filmi ‘Sağ Salim 2: Sil Baştan’ın motivasyonu oldu…
***
Renkli görüntülerini yakın çekimlerin yoğunluğuyla harmanlayarak televizyon dizileri gibi izlenmesi kolay bir dünya yaratan ‘Sağ Salim’ ekibi, bu kez Kastamonu’nun Cide İlçesi’nde gerçekleştirdikleri çekimlerde renkliliği daha da artırmış durumda.
Kimsesiz cenazenin sevabına memleketine götürülmesiyle başlayan ‘Sağ Salim’ macerasını ‘Sil Baştan’ yapanlar, kaçak Afrikalıları da devreye sokup farklı bir renk kattıkları öykülerini, elini attığı yerden bereket(!) fışkıran Salim ile organik Nihal’in orakçı annesini kurtarma operasyonuyla sürdürüyorlar.
Sakarlığı, düztabanlıkla bağdaştırıp buradan kaynaklanan şiddet ve ölümlere bolca yer veren yapım, tıpkı ilk filmindeki gibi gücünü saf duruşlu Salim’den alıyor. Bunun yanı sıra tüm karakterlerin de bu absürt komedide katkısı var tabii.
Ancak hani her şeyin ilki bir başka akılda kalırmış ya… Bütün devam filmlerinde yaşanan bu handikap araba değişimleri ve karakter ilaveleriyle ‘Sağ Salim’ yola devam edilirken ‘Sil Baştan’ dendiğinde de aynı şekilde çıkıyor karşımıza!
***
Mekânlar çılgın, kahramanlar daha da çılgın olsa bile bir kanıksanmışlık ve abartı algısı sarıp sarmalıyor sizi.
Öncelikle Salim’in her şartta bir kazaya sebebiyet vereceği bilinciyle, yaşananlardan sürpriz yakalama duygusu eski gücünde değil.
Bunun dışında önüne çıkanı kazara öldürüp ‘Bende nazar mı var ne’ diyecek kadar masum canilik sergileyen Salim’le, ne onsuz ne de onla olabilen Nihal’in, peşindeki Gucur Osman(Murat Akkoyunlu) ve polislerle yaşadıkları kaçma-kovalamacada, komediyle yumuşatılmış şiddetin dozu da ilkine nazaran daha yüksek!
İlaveten oldukça kaba küfürler de hayli yoğun. İnsan, izlerken düşünmeden edemiyor… Salim’in duruşu sayesinde yeterince komikleşen yapımda ekstradan bu denli kabalığa gerek var mıydı diye? Ama işte alışkanlık olmuş bir kere!
***
Bu olumsuzluğun dışında göze batan bir başka ayrıntı da abartılarla yaratılan hatalar… Mesela Afrikalı arkadaşlara, ‘Arap’ denmesi ve buradan ‘Arap Baharı’ esprisinin yaratılması fikir bazında güzel ama onları ‘Arap’ olarak görmek büyük yanlış.
Ayrıca tempoyu her sahnede yüksek tutmayı hedefleyen yapımcı-yönetmen Ersoy Güler, yaşadığı onca ölüm olayının ardından artık ne ölümden ne de ölüden korkmayan Salim’i öyle bir hale getirmiş ki, karakterimiz öldürmekten de iyice etkilenmeyen bir tipe dönüşmüş! Bunun neticesinde de gelişen kanlı aktarımlar, filmin komedisinin gücünü yükseltmek yerine abartının bıkkınlığını hissettirir hale gelmiş. Yani her şeyin azı karar çoğu zarar durumu filmin özüne hâkim durumda.
Sonuçta; ‘Sağ Salim’den gelen kanıksanmışlığın etkisini taşısa da, hatta küfürler kulak tırmalasa da ‘Sağ Salim 2: Sil Baştan’, sinemadaki komedi dilini kendi kuralları çerçevesinde çizen ve seyircisini oluşturan farklı bir yapım olarak karşımızda. Kastamonu’nun Cide İlçesi’nin tanıtımına katkıda bulunması da cabası… Sinema salonlarında izlenmesi elbette ki tercihimiz!
Anibal GÜLEROĞLU