Aşkta ve dostlukta en önemli şey nedir? Bu soruya cevaben ‘menfaatler’ demek daha uygun olsa da, bencillik ve hırsların tavan yaptığı günümüz gerçeklerinde… Dürüst bir mantıkla yaklaşıldığında asıl cevap, ‘sadakat’ olmalı tüm beklentilerin ötesinde! Zira aşkın ve dostlukların temelini dinamitler sadakatsizlik.
Velhasıl gerek kişisel ilişkilerde, gerekse toplumsal değerler konusunda kalıcılığı ve ilerlemeyi sağlamak için sadakat çok önemli bir unsur. Öte yandan sadakatin birtakım mecburiyetlerle, zorlamalarla sağlanamayacağı gerçeğini de unutmamak lazım. Nasıl ki, ‘Sevdiğine bağlı kalmak için uğraşmak sadakatsizliğin ta kendisidir’ demiş, çapkınlıkta en az bulunan şeyin ‘aşk’ olduğunu da belirten Fransız yazar François de La Rochefaucauld!
Hal böyleyken, insanların sadakat anlayışı ne yönde diyerek, günümüz gerçeklerine baktığımızda… Ne aile içinde, ne sevgililik hallerinde, ne de toplumun herhangi bir oluşumunda beklentiye dayanmayan sadakatin, olması gerektiği gibi, ön planda tutulmadığını; kılıfına uydurulan sadakatsizliğin alttan alta yükselişe geçtiğini görüyoruz.
Nitekim duyguların sahteleştiği çıkarcı dünya anlayışıyla paralel ilerleyen kurgu dünyasına da aynı mantık hâkim. Bu mantığın yerli diziler bazındaki en popüler örneğiyse, Çarşamba akışında Kanal D’nin elini güçlendiren ‘Sadakatsiz’. Total’de ikinci, AB’de birinci sıradan yer alması dizinin izleyiciye hitap gücünü gösteren ve kalitesiyle paralel gelişen bir durum zaten. Dahası objektif bir yaklaşımla değerlendirdiğimizde, bu yapım için ‘Sezonun en başarılı uyarlaması’ diyebiliriz rahatlıkla.
Peki, bu başarının altındaki etkenler neler? Dizinin böylesine beğeni kazanmasındaki en önemli faktörler ‘Sadakatsiz’in derinliğinde gizli açıkçası! Şimdi kısaca değerlendirmesini yaparak vurgulayalım dizinin derinliğinde yatan bu detayları.
‘SADAKATSİZ’İ EN BAŞARILI UYARLAMA YAPAN DETAYLAR
Orijinaliyle neredeyse birebir açılışını yapıp hemen hemen aynı sahne ve repliklerle ilerleyerek yüzünü gösterip süreç içinde kendi temposunu ortaya çıkartan ‘Sadakatsiz’ dizisine baktığımızda ana detay, dizinin mantığı oluyor. Onu gerek diğer uyarlamalardan ayıran, gerekse sadakatsizlik olayını işleyen başka yapımlardan farklı kılan bu mantık sayesinde sadakatsizliğe dair pek çok ayrıntı başarılı biçimde harmanlanarak sunuluyor.
Şöyle ki; ‘Sadakatsiz’i en başarılı uyarlama olarak nitelendirmemizde ilk detay, orijinalinin ilerisine geçmesi! Muhakkak ki, seçilen hikâye çok iyi. Ancak her iyi hikâyenin yerli dizi karşılığından başarılı sonuçlar elde edilemediği de bir gerçek. Misal, ‘Çocukluk’ dizisi! Bu gerçek ışığında ‘Sadakatsiz’e baktığımızda… Başlangıç aşamasında, doğrudan Türkçeleştirme örneğini yaşatmakla birlikte, oldukça yüksek bir uyarlama performansı sergileyen dizi, sadakatsizliği yansıtma noktasında orijinalinden çok daha başarılı bir tabloyla çıktı karşımıza. Bu tablo neticesinde, farklı kültürden adapte olsa dahi, içeriği benimsemek gayet kolaylaştı.
Diziyi başarılı kılan ikinci detay, oyunculuk kalitesiydi! Cansu Dere ve Caner Cindoruk başta olmak üzere, kadrosunu, orijinaliyle birebir denecek derecede benzeşen karakter mantığıyla oluşturan dizi, karakter sunumlarındaki mükemmellikle de, rollere fazlasıyla çalışılmış olduğunu gayet net hissettirdi bize. Hatta bu süreçte tüm karakterlerin, BBC One dizisi ‘Doctor Foster’dakinden çok daha etkili biçimde aktarıldığını söyleyebiliriz.
Çekim kalitesiyle ve yönetmenliğiyle de öne çıkan ‘Sadakatsiz’i en iyi uyarlama yapmada etkili olan bu görünür detayların ötesinde asıl başarıyı getiren olaysa, içeriğin kadın ağırlıklı derinliğe sahip olmasıydı!
İlk bakışta, aldatılan bir kadının hikâyesi gibi algılanmakla birlikte, erkeklerin ikinci plana atılması burada fark yaratmakta ve diziye ayrı bir değer katmakta. Anlayacağınız tıpkı orijinalinde olduğu gibi, sadakatsizlik olayına kadın cephesinden ve kadın gözünden yaklaşılması, içeriğin arabesk mantıkla deforme edilmemesi ‘Sadakatsiz’i en iyi uyarlama olma başarısına götürüyor.
Dizide dikkat çeken bir başka başarı faktörü, sadakatsizlik ve ayrılık gelişiminin doğallıktan ve sükûnetten taviz vermeden, abartılara ihtiyaç duyulmadan yaratılması! Bu noktada kadın karakterlerin, olması gerektiği gibi, görsel ve duygusal yapaylıktan ziyade kendi şahsiyetlerini ortaya koyduklarını görüyoruz. Yani ajitasyona müsait dişi figür olmak yerine mücadele güçleri oranında ve gerçekçi karakterleriyle parlıyorlar.
Dahası Cansu Dere’ye ısmarlama elbise gibi oturan Asya karakterinin aldatılmış kadın hezeyanına kapılmadan, ağlaklıkla-eziklikle iç baymadan, Volkan’ın veya başka bir erkeğin desteğine ihtiyaç duymadan dimdik bir duruş sergilemesi de ‘Sadakatsiz’i taçlandıran ayrıntıların başını çekmekte. Keza çocukluk aşkından gelişen evliliğin taraflarından olan Bahar da kendince güçlü kadın tablosu çiziyor bu hikâyede. Zira evlilik-arkadaşlık ikileminde, olayın neresinde durduğunu pek de anlayamamış olan Mert tarafından aldatıldığını bilmekle birlikte, ailevi kaygılarla bunu görmezden gelme durumunda kalan Bahar’ın, Asya’nın güçlü duruşundan etkilenip arkadaşlık bağına karşı dürüstlüğü öne çıkartması hem gerçekçi hem de yapıcı bir mesaj konumunda.
Lakin içindeki mesleki kıskançlığı dışa yansıtmamaya çalışırken kendi kendisiyle bocalar hale gelen ve her şartta Volkan’dan yana tavır sergilemeyi sürdüren Derya için güçlü kadın demek pek mümkün değil şu aşamada. Akışına bıraktığı hayatta, tek başına yuvarlanıp gitmenin dışında henüz net bir kadın duruşu sergilemedi çünkü.
Erkeklerin aldatmalarıyla, tacizleriyle ve eziklikleriyle kadınlar karşısında yancı durumunda kaldıkları‘Sadakatsiz’deki bir başka güçlü kadın profili, Gönül. Gözde Seda Altuner tarafından başarıyla canlandırılan karakter, paranın gücüyle insanları ve dahi Volkan’ı elinde oynatma durumunda. Derin’in yanlışlarının motivasyonu da Gönül’ün anneliğinden kaynaklı zaten.
‘Sadakatsiz’de güçsüzlükten güçlülüğe dönüşüm yaşayan iki kadını da unutmamak lazım. Nil ve Derin… Ki, onların gücünün de ivmesi, erkeklerin hatalarından kaynaklı olup ilham noktası Asya! Nil’in şiddet meraklısı Selçuk’la bağını koparmasındaki söylem, kadınlara yol gösterici mahiyetteydi nitekim. Asya’nın konumuna düşen Derin’in uyanışı yeni başlıyor. Eski karısından bir türlü kopamayan Volkan’a karşı nasıl bir tavır sergileyeceğini hep birlikte göreceğiz. Neticede dizideki tüm bu kadınlar, ‘Sadakatsiz’ için artı getiri sağlayan detaylar.
Dizideki erkek kanadının başarıda hiç mi etkisi yok derseniz… Şüphesiz Simon’ın yerli versiyonu olarak sadakatsizliğin sunumunu birkaç tık yükselten Volkan da dizinin uyarlama başarısında etkili bir güç! İnsanı sinir eden pervasızlığı… Her durumda yağ gibi üste çıkmaya çalışma hallerindeki öfke uyandıran doğallık… Asya’ya takıntısını, kadının hayatının üstüne üstüne giderek sergilemesi… Yani akıllarımıza Volkan kimliğiyle kazınan Caner Cindoruk’a bir rol bu kadar mı yaraşır, bilemiyorum. Söylenecek tek söz: Tebrikler!
İlaveten ‘Sadakatsiz’i en iyi uyarlama olarak nitelendirmemizde bir diğer etken süre doldurmak için anlamsız uzatmalara gidilmemesi ve akışın gereksizce ağırlaştırılmaması. Yanı sıra uyarlama sürecinde orijinal içeriğe ilave edilen sahnelerin-karakterlerin bütüne aykırı düşüp sırıtmaması da başarıda önemli.
SONUÇTA; Sadakat ve sadakatsizlik önemli konular. İki sezon beşer bölümden ibaret olan ve hâlihazırda ‘A World of Married Couple’ adıyla Kore versiyonu da çekilen ‘Doctor Foster’ da bunların hakkını vermiş. Lakin bizdeki uyarlaması da orijinalinin özünü bozmayıp başarıda gerisinde kalmadı doğrusu. Orijinalini izlemiş biri olarak diyebilirim ki, diziciliğimize yepyeni bir güçlü adın mantığı kazandıran ‘Sadakatsiz’, senaristleri, yönetmeni ve oyuncularıyla mükemmel bir iş çıkarttı ortaya.
Zira yerli dizi mantığı gereğince ihanet olayının cılıkını çıkartmak yerine, aldatan kocadan haklarını alıp boşanmak ve kendi ayakları üstünde yepyeni bir hayat kurmak için uğraş veren zeki bir kadın tablosuna odaklanarak varlık bulmayı tercih etti! Bundan dolayı sezonun en başarılı uyarlaması konumunda… Bravo.
Dizinin içeriği devamını nasıl getirir, Asya-Volkan cephesindeki gelişmeler orijinaliyle paralel yol alır mı? İzleyip göreceğiz. Ama her ne olursa olsun bu tempo ve içerik mantığı aynen korunduğu sürece, Kanal D’nin izleyicisine sezon hediyesi olarak gördüğüm ‘Sadakatsiz’ takipçisinin gözbebeği olmayı sürdürecektir.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal