‘Yer Gök Aşk’, ‘Lale Devri’ gibi aile hikâyelerinin izleyicide yarattığı ilgiyi keşfeden FOX TV’nin bu tutkudan daha çok yararlanmasını sağlayarak, kanalı Cuma gecelerinde de iddialı hale getiren ‘Karagül’, tanıtımlarından itibaren başarının sırrına vakıf olduğunu gösteren bir yapım.
FOX TV’nin özel gösterimle tanıtacak kadar önem verdiği ve adını; Halveti’nin nadide çiçeği olan ‘Kara Gül’den alan dizi, içeriğini de bu çiçeğin sırrıyla donatmış.
Geçmişin üzerini yorgan misali örten Fırat’ın nice sevdaları ayıran, mezar olan sularında ilerlerken tarihle kucaklaştığı yer olan Halfeti’yi kendisine set edinen diziye ilham veren Kara Gül’ün sırrı çoğunun malumu… Ancak biz yine de bilenlere karşı bilmeyenlerin varlığını düşünerek kısaca değinelim. Hüznün ve asaletin rengine sahip olan ‘Kara Gül’ün özelliği, kendi topraklarından başka yerde aynı güzellikte açamaması… Toprağından koparılınca rengini de, kokusunu da ardında bırakması.
***
Her geçen gün turizme daha çok kucak açan ve dünyayla buluşan Halveti’nin Kara Gül’ünün sırrı bu!Anıların derin sular altında uykuya daldığı topraklardan bir uyanış işareti misali ekranlara taşınan ve ikinciliğe yerleşen ‘Karagül’ dizisinin başarı sırrına gelince…
İzleyiciyi, her şeylerini arkalarında bıraksalar bile bir gün geriye dönme umudu taşıyan insanların dünyasına götüren dizinin en büyük özelliği; öyküsünü, tıpkı yapraklarında gizemli bir hüzün taşıyormuşçasına yetiştiği topraklarda güzel kalan ‘Kara Gül’ gibi, başka topraklarda kök salamayan ve nihayetinde özüne dönen kahramanların, gerçek hayatta da rastlanacak türden dramı üstüne kurması.
Henüz taze bir yapım olmasına rağmen tırmanışı önlenemez bir rakip olduğunu ispatlayan dizi, mükemmel jenerik müziği dışında Eylem Aktaş’ın Karagül parçasıyla ve tarihi-doğal güzelliklerin harmanlanmış görselliğiyle ilgiyi artırırken, aynı zamanda bölgenin yaşam ve aile örflerini de bir kez daha ortaya koymakta.
Oğlan çocuğunun itibar görmesini, erkeğin mevcudiyetinde kadına söz hakkı tanınmamasını, sakat çocuk durumunun yarattığı nahoşluğu ve kuma gerçeğini farklı bir yorumla işleyen ‘Karagül’, bu sıcacık toprakların gerektiğinde yabancılar için nasıl yabanıl hale gelebileceğini de göstermekte.
Paranın ve şahsi menfaatlerin kardeşkanı dökmeye varan hırsı her dönem ateşleyebileceğini Kendal karakteriyle veren dizide, Ebru ve kızlarına karşı takınılan tavır da, parasızlık ve ölüm dolayısıyla koca-baba korumasından mahrum kalanların karşılaştığı yaşamın gerçeklerinden.
***
Her karakterine ayrı bir öykü yaratarak perspektifini, alabildiğine genişleten ve bu sayede uzun soluklu olmak için zemin hazırlayan ‘Karagül’de kadro gerçekten de çok iyi.
Toprağında kalan Kara Gül misali özünden bir şey kaybetmeden varlığını sürdüren Kendal’ı canlandıran ve onun hinliğini gözlerinden okutan Mesut Akusta, şu ana kadar dizinin can damarı durumunda. Şivesi, mimikleri ve tavırlarıyla adeta Halfeti’yle bütünleşen Akusta’nın başarılı performansının diziye katkısı büyük.
Almanya’nın havasını teneffüs ederek bölgenin özünden uzaklaşan Fırat Mercan’ı oynayan Yavuz Bingöl de, sakin ve mahcup duruşuyla tam rolüne uygun.
Bu kez Ebru olarak karşımıza çıkan Ece Uslu ise varlıktan yokluğa düşmenin şaşkınlığını yaşayan, kocasını kaybetmenin acısına karşın dik durması gereken bir anne olarak üstüne düşeni yapmakta.
Kız torunlarının yüzüne bakmayıp klasik yaklaşımı sürdüren Kadriye Ana’yı canlandıran Şerif Sezer’in sert ama hüzün dolu duruşu da bu doğu-batı sentezli atmosfere göre.
Baran yani Mert Yazıcıoğlu, genç kızların yeni gözdesi olarak sunulması bir yana oyunculuğuyla da göz doldurmakta. Kimi zaman, misal agresifleşirken, abartıya kaçışları var ama genelde iyi. Özellikle Ebru’ya silah doğrulttuğu sahnede, öfkeyle tereddüdü buluşturduğu bakışlarının inandırıcılığı kayda değer. Anlayacağınız kendini geliştirerek devam ederse, geleceği parlak.
Bu noktada hemen belirtmek isterim ki, kadronun gücüne karşılık konuk oyuncu olarak yer aldığı söylenen Özcan Deniz’in mevcudiyetinin dizi için ayrı bir yeri var. Yani öyküsünün ve Halveti’nin gücüyle öne çıkan dizinin başlangıç başarısının bir diğer sırrı, Özcan Deniz…
Fırat’tan çıkan cesedin Murat Şanverdi’ye ait olmamasıyla Özcan Deniz’in dönüşüne açık kapı bırakan senaryo, Murat’ı mutlaka geri getirmeli. Aksi halde, halen ölümü belirsizlikte kalan ve bundan dolayı merakları tetikleyen dizinin zaman içinde popülerliğini yitirmesi olası! Üstelik eminim ‘Karagül’ takipçilerinin çoğunun da arzusu Özcan Deniz’in makul bir süre içinde yeniden dizide varlık göstermesi yönündedir.
Yeni dizilerin pek de isteneni veremediği ekranlarda, Cuma gününe güzel bir seçenek olarak gelen ‘Karagül’ün mevcut kalitesini koruduğu takdirde, Kanal D’nin yıllara meydan okuyan yapımı ‘Arka Sokaklar’ı koltuğundan edebilecek güçte bir yapım olduğunu söyleyerek koyalım noktayı.
Anibal GÜLEROĞLU