‘Survivor’ kavgası, SMS oylarını sorgulatıyor!
500 bin liralık tazminat istemi davasıyla TV tarihimize geçecek olan Merve Büyüksaraç-Acun Ilıcalı meydan(aslında medya) muharebesi günümüzün en heyecanlı konusu.
TV 8’deki ‘Böyle Bir Şey Var Mı?’ programında çok sert konuşan, sonrasında röportajlarla neden bunca zaman sustuğunu açıklayıp mahkemede isimler vereceğini duyuran Merve’nin iddiaları SMS’lerin Acun Medya tarafından yollandığı yönünde… Bu sertliğe ve netliğe bakılırsa, Merve sadece iftira ve reklam amaçlı konuşmuyor gibi. Derya Büyükuncu ile finalde kapışıp SMS oylarıyla yenik duruma düşen Nihat Doğan da kendisinin destekçisi. Hatta Doğan’a göre SMS oyları, Derya Büyükuncu galip olsun diye çıkartılmış bir olay. SMS oyları yüzünden birinciliği kaybettiğini, Hasan Yalnızoğlu’nu da aynı duruma düşürdüklerini belirten Doğan, bu oyların kaynağını merak etmekte…
Merve’nin çıkışı ve ‘Kral çıplak’ diye bağırmak…
Hani Andersen’in ünlü ‘Kral Çıplak’ masalı vardır. Kralın, sadece akıllıların görebileceğine inandığı eşsiz giysisinin aslında var olmadığını tüm halk görür ama gerçeği dile getirme cesaretini sadece bir tek çocuk gösterir.
İşte bu SMS oyları da aynı hesap. Üstelik sadece ‘Survivor’ için de geçerli değil. Son yıllarda filancayı destekliyorsanız şu şu numaraya mesaj atın, falancayı destekliyorsanız bu bu numaraya diyen anonslar, eğlence için ekran başına oturup şov türü yarışmalar izleyenlerin sıkça karşılaştığı bir durum.
Tıpkı yardım kampanyalarının gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşıp ulaşmadığını merak ettiğim gibi, bu oyların gerçekliğini sorgulamış; inanarak mesaj yollayanların SMS’lerinin değerlendirilme konusunda da kuşku yaşamışımdır daima. İnsanlar gerçekten oturup haldır haldır mesaj yolluyor mu? Yarışma fanatiklerinin yolladıkları ve bizlerin asla göremeyeceği oyların sayımı ne derece sağlıklı? Buralarda hile yapılamaz mı? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Nasıl ki, çekilişi artık naklen verilmeyen Milli Piyango’nun inandırıcılığı konusunda milletvekili bazında kuşkular beyan edilmişse, sadece kameranın sunduğunu izleyen bizlerin de ‘gerçeklik’ noktasında kuşkuya düşmesi ve inandırıcı açıklamalar beklemesi gayet doğal.
Merve Büyüksaraç hangi gerekçeyle böyle bir çıkış yapmış, ortalığı bulandırmıştır? Merve’yi, programı ve diğer yarışmacıları zan altında bırakmakla suçlayıp azami miktarda tazminat talep ederek dava açan Acun Medya neden katılımcılarını, gizlilik sözleşmesiyle programın kamera arkası hakkında konuşmaktan men etme yoluna gitmiştir?
Bunların meçhul hakikatleri bir yana, Merve’nin çıkışını bu soruların cevaplarından tamamen bağımsız değerlendirmek gerekir. Her şeyden önce Merve, herkesin merak ettiği veya bildiği ama dillendirmeye çekindiği SMS oyları kuşkusunu, kralın gazabını göze alan çocuk gibi, yüksek sesle açık etmiştir. Bu cesaret isteyen bir davranış. Çünkü ucu, halkın cebine uzanan mesajla destek çılgınlığından hem telefon şirketi hem de yapımcılar pay çıkartmakta. Ortada para olunca risk de büyür. Emeğine rağmen kaybeden yarışmacının uğradığı haksızlık da cabası…
Dolayısıyla ‘iftira’ deyip geçiştirmek hata olur. Ortada kimden yana yanlış varsa yeni sezon başlamadan bir an önce deşifre edilmesi gerek. Tabi ‘şike’ gibi cılkı çıkartılmadan ve ama doğru ama değil ‘Kral çıplak’ deme cesaretini gösteren Merve’yi, birilerine yaranmak maksadıyla, yargısız infaza uğratmadan ya da rakiplerin ekmeğine yağ sürmek için Acun Medya’yı haksız yere yıpratmadan. Kısacası, tarafların dışında tüm izleyiciyi ilgilendiren bu davada herkes açısından sürat önemli!
SMS oylaması sorun kaynağı!
Ve gelelim SMS’in ettiklerine…‘Survivor’ yarışmasının inandırıcılığına gölge düşüren başlıca konu, SMS oylaması olduğuna göre son iki birincinin galibiyetini tartışmaya açan bu soruna tez elden çare bulmak gerek.
‘Survivor’dışında başka yarışmalarda da birinci belirleyici olarak sunulan oylama konusunda RTÜK mü devreye girer yoksa bir başka merci mi bilemem ama çözüm gayet basit. Maddi kaygılarla ihtiyaç duyulmanın ötesinde bir fonksiyonu olmayan ve istismara müsait yapısıyla inandırıcılığı zedeleyen SMS oylamasına son verilir! Yorgan yanar, kavga biter.
Kamera önünde atışma şovları, dedikodular, ağıtlar, iguanalar, ahtapotlar, yengeçler varsın olsun. Katılımcılar Robinson benzeri yaşam sürdükleri imajını yaratsın. Bunlar izleyiciyi kışkırtan kurgular olarak kalabilir. Bir zararları yok nasılsa. Oyunlara gelince… Yarışmaya katılanlar sadece kas ve beyin gücüne dayanan beceri rekabetine girer. ‘Wipeout’ vs. oyunlardaki gibi kim karşısındakini yenerse puanı alır ve karnesine işlenir. Finalde de kimin karnesindeki puan yüksekse o birinci olur. Böylece hak yerini bulur. Kuşkular susturulur.
Bu düzende de hile yapılmaz mı? Yapmak isteyen için mutlaka her zaman bir formül vardır. Ancak o kadar kusur kadı kızında da bulunur. Çok derinlere inilirse programların kapısına toptan kilit vurulur. Her izlenen gerçek olacak değil ya…
Anibal GÜLEROĞLU