Kadına tacizin Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesiyle doruğa ulaştığı şu günlerde, şimdiye dek sürdürülen boş vermişliğin ve suskunluğun ne denli yanlış olduğu çok net çıktı ortaya. Erkek vahşetinde bir dönüm noktası olmasını umduğumuz bu talihsiz olayın tekrarlanmaması için kadına yönelik tacizciliğin olabildiğince vurgulanması gerek.
Beren Saat başta olmak üzere ünlüsünden ünsüzüne her kadının ‘Sen de anlat’ diyerek yaşadığı tacizleri ve sıkıntıları dile getirmesi bu anlamda olumlu bir adım. Böylece erkek egemen zihniyetin kadını, ‘eşit yaşam haklarına sahip insan’ olarak görmektense ‘her durumda istismara açık bir cinsel obje’ şeklinde algıladığı gerçeği iyiden iyiye açığa çıktı.
Ancak toplumdaki kadın istismarı ve tacizin, sadece tecavüz edip öldürmek veya dayak atmak şeklinde gerçekleşmediği de bir gerçek.
Görselliği ve ilgi çekiciliği yüksek olan kadınların ismi üstünden prim yapmak için geliştirilen haberler de kadın istismarı adına hayli yaygın bir durum. Özellikle magazin medyasında bu tarz örneklere sıkça rastlıyoruz. Böylesi istismarlara uğrayanlardan biri de Maral Büyüksaraç…
MARAL BÜYÜKSARAÇ İSMİYLE SANSASYON YARATMAK
Kenter Atölyesi’ndeki çocuk oyunculukla işe başlayan, şöhret basamağında ödüllerle ilerleyen bir isim Maral Büyüksaraç…
Henüz 15 yaşındayken ‘Ay Büyürken Uyuyamam’ filmiyle 2011 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Televizyon Ödülleri’nde, Cahide Sonku Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülüne layık görülen ve ödülünü rahmetli Meral Okay'ın elinden alan Maral Büyüksaraç, aynı filmle Ortadoğu Teknik Üniversitesi Türkan Şoray Geleceğin ve Şimdinin En iyi Oyuncusu Ödülü’nü de kazanmış…
Genç yaşına rağmen oyunculukta emin adımlarla yükselme kararlılığıyla ortaya çıkarken, kendisine taze kan arayan magazinin de dikkatini çeken Maral Büyüksaraç, hakkındaki pek çok yayının yanı sıra kısa bir süre önce medyaya servis edilen ‘34. İstanbul Film Festivali jüriliği’yle de gündeme getirilmişti hatırlanacağı üzere...
Zeki Demirkubuz’un başkanlığındaki jüride yer aldığı belirtilen 18 yaşındaki oyuncu Maral Büyüksaraç’ın, genç yaşta yaşama veda eden yönetmen, senarist ve yapımcı Seyfi Teoman anısına bu yıl 3'üncü kez verilecek ödülü belirlemek için kendisine de görev verilmesinden onur duyduğunu söylediği konusunda yazılıp çizilmişti.
Dahası kimi mecrada rencide ediciliğe varan farklı başlıklarla yer bulan bu haberden sansasyon yaratmak isteyenlerin, ‘jüri üyeliği’ kısmını arka plana atarak onun özel yaşamıyla ilgili vurgulamalar yapmayı tercih ettikleri de bir gerçek.
Böylesi magazinsel yaklaşımları her zaman yanlış bulmuşumdur. Zira insanların özellerinin kendilerini ilgilendirdiğine ve yaptıkları işlerden ayrı tutulmasının gerekliliğine inanırım.
Gerçi bunların hemen akabinde İKSV’den; ‘‘1 Şubat 2015 tarihinde DHA tarafından servis edilen ‘Büyüksaraç, Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü Jürisinde başlıklı bir haber yayımlanmıştır. Haberde geçen oyuncu Maral Büyüksaraç’ın 34. İstanbul Film Festivali kapsamında Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü jürisinde yer aldığı haberi doğru değildir. Söz konusu kişinin İstanbul Kültür Sanat Vakfı veya İstanbul Film Festivali’yle herhangi bir ilişiği yoktur’’ şeklinde bir açıklamayla durum netleştirilmişti. Ama bu süreçte, atı alan Üsküdar’ı geçmiş; magazinin, kadın çekiciliğinin öne çıkartıldığı durumdan faydalanma çarkları da yeterince dönmüştü.
Peki, daha önce de değişik polemiklerle gündeme pompalanan Maral Büyüksaraç isminin üstünden ilgi çekicilik yaratmak isteyen magazinin nemalanma gayreti bu kadarla bitti mi derseniz… Görünen o ki, bitmemiş! Bu husustaki sıkıntıları, telefonla görüşmemizin ardından yazılı olarak da benle paylaşan Maral Büyüksaraç’ın bizzat kendisinden öğrendim.
‘GEL BUGÜNKÜ MALZEME DE BU KIZ OLSUN’…
Henüz eğitimini tamamlamamış olan Maral Büyüksaraç, yaşı küçük ama derdi büyük bir oyuncu… Derdinin kaynağı da, gerçekleri bilmeden sadece duydukları birkaç kelimeye veya söylentilere dayanarak haber yapanlar ve yanlışlarında ısrarcı olanlar!
İKSV jüriliğiyle ilgili hakkında çıkartılan haberleri şahsen yalanlayan… Ama öte yandan İKSV’nin bildiriminin ardından bu haberin gerçek olmayışına karşı duyulan sevincin yazılarla medyaya yansımasına da anlam veremeyen Maral Büyüksaraç, kendisine yönelik bu yaklaşımdan ötürü hem şaşkın hem de üzgün.
Onun duygularını anlatmak için galiba en iyi yol, sözü ona bırakmak. Maral Büyüksaraç, medyadaki bu istismarcı-tacizci tutuma karşı hissettiklerini bakın nasıl paylaşıyor bizlerle…
‘‘Hakkında çıkan haberlerle ilgili konuşmayınca, zaten açıklama yapmıyor, gel bugünkü malzeme de bu kız olsun kafasıyla hakkımda yazılanlardan bıktım. Bir kaç kişi de sanki benim haberim varmış gibi beni yargılamaktan vazgeçmiyor. 15'nizde iki ödül alırsınız, kimse tebrik etmez, köşelerinde yazmaz, aman bir iyi şeyle anıldı ama yalanmış işte diye sevinip bunu gündem yaparsınız. İKSV ile bir alakam yok, 2015 jüri kadrosunda değilim, ama bunun neyi amaçlayarak yapıldığını anlamış hiç değilim. Şahsen jüride değilim diye sevinerek bunu yazanlara aklım el vermiyor, bu nefret neden? Demek ki gerçekten jüri olsam İKSV'ye ciddi bir baskı yapılacak. New York'ta oyunculuk eğitimim bitti, ama bu yıl konservatuar sınavları için bire bir derslerim devam ediyor. İki filmde oynadım diye oyuncu mu oldum, daha 18 yaşındayım bir acelem yok. Her şeyin en iyisi en iyi zamanda olur, telaşlı olmak tarzım değil. Bana kadar çok çok iyi oyuncular var jüri olmak için benim için çok erken ben daha yolun başındayım.
Bu yıl hali hazırda okulum devam ediyor. Ali Kasapoğlu'nun 'Soğuk Gece' filminde oynadım. Karaköy Sanat grubuyla tiyatro oyunları yapıyorum. Bu kadar net. Bundan sonra hakkımda yazılan hakaret, yalan haber olduğunda anında dava edicem. Bunlarla uğraşmaktan ders çalışamıyorum. Beni bunlarla yazıp çizecekseniz, yazmayın. Eskiden basına saygı duyardık. Şimdi şikâyetçi oluyoruz. Basın, hayatımızda önemli fakat karalayıp masa başı haberi yapanlara saygım yok. 18 yaşındayım. Benimle alıp veremedikleri nedir anlayabilmiş değilim. Hayır, iyi niyetli olunmadığı çok açık. Bir gazeteciyi terslersin hepsi örgütlenip kötü yazar.’’
Öncelikli amacının eğitimini tamamlayarak oyunculukta saygın bir yere gelmek olduğunu ve bu nedenle dizi tekliflerini dahi değerlendiremediğini söyleyen Maral Büyüksaraç, satırlarından da anlaşılacağı üzere ‘gerçek dışı’ haberciliğe fazlasıyla tepkili!
‘Elçiye zeval olmaz’ diyerek aktardığım bu tepkisinde Maral Büyüksaraç’ın sonuna kadar haklı olduğunun da altını çizeyim. İster reklam deyin, ister okuyucu toplama gayreti… Birileri dizisinden, oyuncusuna gözüne kestirdiklerini alıyor, tabiri caizse ‘atmasyon’ haberciliğine malzeme yapıyor.
Geçmişte de elbet vardı bunlar. Ama ne yazık ki sosyal medyanın herkesi paparazzi haline getirdiği, gündemin eskiye kıyasla katbekat hızla konu tüketir olduğu günümüzde, dereyi görmeden paçaları sıvayan habercilik anlayışı daha bir gelişti. Uygulamada yöntem çok.
Mesela; henüz senaryosu dahi yazılmamış dizi projelerinin, ‘bomba gibi bir yapım geliyor’ şeklindeki haberleri pafta pafta verilerek insanlar yanıltılabiliyor… Yapılabilirlikleri kesinleşmemiş işlere muhteşemlik katacağı varsayılan kadınlara, partnerler yakıştırılıp farklı haberlerle magazine sürülerek haybeden starlaştırılabiliyor… Bir bakıyorsunuz popüler kadın oyuncuların sevgilileriyle ilişkileri, bikinili halleri fotoğraflanıp altları çalakalem dolduruluyor… Kimi zaman da yıldızı parlamaya müsait genç isimlerle ilgili haberler uydurulup onların oyunculuktaki saygınlığı ve inanılırlığı zedeleniyor.
Kısacası; Maral Büyüksaraç’ın da işaret ettiği gibi, ‘GEL BUGÜNKÜ MALZEME DE BU KIZ OLSUN’ kafasıyla magazin haberciliği revaçta!
Bu kolaycılığa soyunanların artık kendine çeki düzen vermesinin zamanıdır. Sanatla, oyunculukla uğraşanların da sevgilileriyle-aileleriyle yaşayan, eğitim-iş hayatlarını sürdüren insanlar olduğunu akıllarına getirsinler bir zahmet. Haberlere ilgi çekmek adına kadın oyuncular başta olmak üzere genelini rencide etmek hiç hoş değil.
‘Nasıl ki kadına taciz kötü bir şeyse, oyuncuları da yalan yanlış habercilikle taciz etmemek gerek’ diyerek koyalım noktamızı.
Anibal GÜLEROĞLU