Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

Hangi kuşaktan olursa olsun insanların en büyük yanlışı, körü körüne fanatikliğe kapılıp beğendiklerinin hatalarını görmezden gelmek, gösterenlere de kızmak. Bu tepkiyi en çok gösterenlerse, ABD kaynaklı ‘X, Y, Z’ kuşak ayrımcılığını devreye sokma özentisiyle ‘Z kuşağını ne kadar anlıyorsunuz ki’ diye sorgulayıp, yapıcı eleştirilere karşı çıkanlar.

Absürt bir komedinin yol haritasındaki yanlışlığı söylersiniz, Z kuşağının beğenisini anlamamakla suçlanırsınız. Öyle ya, başlangıçtan düzgün bir konu ortaya koyup daha iyi iş çıkartmak yerine, durumu gelişine idare etmeyi seçip 13 bölümlük anlaşmasıyla ekranda kalan yapımın sırtını sıvazlayanların dümen suyuna girmemişsinizdir çünkü.

Haberin Devamı

Bir şovun, reklama ihtiyacı olmadığı halde, fermuardan espri çıkartma merakına yönelmesinin yanlışlığına ve basitliğine dikkat çekersiniz. Yine Z kuşağının komedi algısını kavrayamadığınız safsatası çıkar karşınıza. Oysa akılcı bir bakış, oradaki eleştirinin yıkıcı değil yapıcı olduğunu görür.

Kimdir bu Z kuşağı? En basitinden tanımla 2000 sonrası doğanlar! Yani günümüzde 12-13 yaşında olanlar… ‘Ey benim güzel arkadaşlarım, getirilen eleştirilerin gerçekte neyi işaret ettiğini anlamadan savunmaya soyunduğunuz işleri üretenlerin çoğu X jenerasyonu, bir kısmı da Y… Yani Z’nin henüz icraatı yok. Bunu hiç düşündünüz mü’ diye sormak istersiniz… Gerçeklere gözleri fazlasıyla kapalı olanlar sizi algılayamaz. Çünkü X’inden Z’sine her devirde bu yaştakilerin kendilerinden öncekiler tarafından kullanıldığının bilinci henüz gelişmemiştir. Büyüklerin her durumdan nemalanmaları, menfaatlerinin zedelenmesi halinde olaylarda anında çark ettikleri gerçeği o kadar güzel kamufle edilmiştir ki, bu bilinç öyle direnmeyle filan da gelişemez. Gelişmesi için hangi yaşta olursa olsun, at gözlüklerini atıp eleştiriye tahammül baş şarttır!

***

Bizde iyice yerleşen bu ateşli bilinçsizliğe karşın, her daim süper güçlüğünü ilan eden Amerika bile başarıya giden yolun özeleştiriden geçtiğini kavramış durumda.

Nasıl kavramasın ki? İktisatçılardan faydalanmak için yaratılan X kuşağında olsun, olayı daha globalleştirip teknolojiyi devreye sokarak ortaya çıkartılan Y jenerasyonunda olsun, sosyalleşme ve dışa dönüklük kavramları mevcuttu. Oysa gençleri daha çok sömürmek için şişirilen Z nesli balonu, sosyalleşmek adına yalnızlaşma sürecini doğurdu.

Haberin Devamı

Dünyayla iletişimi ellerindeki tabletlere sığdıran, zeki ama yalnız bir gençlik yaratan Amerika sonunda gördü ki, teknoloji algısı ve becerisi yükseldikçe daha çok içine kapanan, sosyal mecralarda zaman öldürmekten yüz yüze insan ilişkilerinden soyutlanan gençler fazlasıyla ‘Ben’cilleşmekte! ‘Ben’ dedikçe de ‘Biz’ olmanın ve dolayısıyla kitlesel hareketle sağlanacak başarının önü kapanmakta.

Bu doğrultuda tedbir almaya soyunan ABD, ‘eski değerlere dönüş’ hareketini yaymak ve dünyadaki ‘Çirkin Amerikalı’ imajını kırmak için hatalarını görüp bunları filmlerle dillendirme akılcılığına girişti. Yani Z’nin sıfırı tüketmemesi için ona X’in kanını aşılama taktiği devreye sokuldu.

Haberin Devamı

İşte Amerikan motivasyonlu kuşak ayrımlarının şatafatını, ‘Ben’cilliklerine mal edip üç beş TV yapımının peşine takılmayı marifet sayan bizim Z kuşağına tavsiye edeceğim ‘Yılın Savaşı’ bu gerçeği görmek için güzel bir yol.

‘BEN’CİL Z KUŞAĞININ ÖĞRENECEĞİ ÇOK ŞEY VAR!

80’li yılların alt kültür akımı olarak ABD’de doğan, o dönemlerde ülkede fırtına gibi esen fakat zaman içinde ‘Ebeveynlerin bile yaptığı’ bir dans olarak görülüp ‘Ben’cillikle sergilenir hale geldikçe, anavatanında sönükleşen ‘B-boy’ efsanesinin eski kuşak tarafından yeniden canlandırılma öyküsü olan ‘Yılın Savaşı’, yönetmen Benson Lee’nin elinde mükemmel bir derse dönüşmüş.

Dünyadaki üstünlüğünü Güney Koreli ve Avrupalılara kaptıran Amerikalıların sadece break dance’i diriltme gayreti olarak değil, yeni nesilleri birey olarak dışlanmışlıktan kurtarmaya yönelik çabası şeklinde de algılayabileceğimiz ‘Yılın Savaşı’nın en büyük özelliği, karşıdakini hissedip ‘takım olma’ ruhunu aşılaması!

‘Planet B-Boy’ festivali sayesinde 2000’li yıllarda sanatın sporla buluşmasına dönüşen break dance kültürünü belgesel nitelikli bir görselliğe kavuştururken, bir yandan geleceğin tabletlerde olduğunun mesajını araya sıkıştıran ‘Yılın Savaşı’, bir yandan da tablet gençliğine ‘Düşünce tarzını değiştir ki hayatın değişsin’ demekte.

Doğru baskının faydalarına dikkat çeken eski jenerasyondan Koç Jason Blake’in filmde ortaya koyduğu bir diğer gerçek ise Aynı şeyi defalarca yapanlar, gelişimi sağlayacak rüyayı ve savaşı bırakır’ mantığı!

Tam da abartıya yönelik eleştirimde vurguladığım ‘doygunluk ve bıkkınlık’ konusuyla ilişkili. Bu denk bakış açısı kuşak benzeşmesinden midir nedir acep?

Her neyse, önemli olan buradaki mantığın getirisi… Ki, ‘Yılın Savaşı’nda en iyilerin iyisini aramayı ilke edinerek işe koyulan Koç’un taktiklerini doğru algılayıp dinleyen gençler, katı eleştirinin yarattığı gelişimi, müthiş bir performansla başarıyı yakalayarak ortaya koyuyorlar.

***

Kimlikleri ve kökenleri farklı olsa da herkesin Amerikan rüyasını gerçekleştirme şemsiyesi altında toplandığında eşit olduğu fikrini işleyerek, geçmişten geleceğe lider ülkelik iddiasını bir kez daha vurgulayan ABD’nin ‘Yılın Savaşı’yla verdiği bir diğer mesaj, eğlence ve teknoloji sektörünün gençler üstündeki yönlendiriciliği!

X ve Y kuşaklarının, televizyon ve uzantısı olan sosyal medyadaki yapımlarla sürdürülen yönlendiricilik görevini Z kuşağının anlaması için dikkate değer bir ayrıntı. Bu noktada eski sokak dansçısı Dante’nin hip hop sayesinde kurduğu ve devleştirdiği eğlence sektörü şirketini zirvede tutmak için sponsor olması, özellikle kayda değer. Her hafta elene elene sayıları düşürülen adaylarla takımlaştırılan ‘B-boy’lar başarılı olacak ki, Amerika’daki gençler buna yeniden ilgi duysun ve böylece ‘yetenek sizsiniz’ diyen şirket de iş yapsın. Günümüzde örnekleri bol bol… Yeter ki gözlemlemeyi becerebilelim.

X jenerasyonunun Z’ler üstünde yürüttükleri kazanç sağlama operasyonunda hangi ülke veya hangi iş olursa olsun, taşlar nasıl gediğine oturuyor değil mi? Kuşaktan kuşağa ‘Yılın Savaşı’ işte bu çok yönlü gerçeklerle oynanıyor. Anlatması bizden… Anlaması, izleyenden ve eleştiriye önem verenlerden.

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal