‘İnsan sevincini büyüterek anlatmalı, üzüntüsünü kısaltarak’ demiş ünlü yazar-filozof Montaigne. Gel gör ki, kurgu dünyası bunun tam tersini yaptırmakta karakterlerine. Sevinçleri-mutluluk dolu anları alabildiğine kısa tutan kurgular, dramatik gelişmeleri-hüzünleri-çatışmacılığı uzun uzun işlemekte. İşin enteresan tarafı izleyici de, acılardan kazanç elde eden bu yaklaşıma rağbet göstererek prim vermekte.
Nitekim kurgularda dram dedin mi akan sular duruyor izleyici için. Komediye-absürt mizaha pek yüz vermeyen izleyici kesimi, her şekilde aile dramlarını yansıtan, sürekli ağlak halde dolaşan karakterleriyle gözyaşı döktüren işlere daha sıcak bakıyor. Hele bir de içerikteki mağduriyetin kimyası izleyicinin algısıyla tutarsa, ekrana çıkan işin başarısı kolayca garantileniyor. Ondan ötesi ağıtlar, haykırışlar ve ajitasyonla yol alan aşkları bozdur bozdur harca kolaycılığı ve bolluğu.
Kuşkusuz bu tür dramatik yapımlar arasında başarıyı hak edenler kadar ederinden fazlasını alan da mevcut. Lakin sonuçta izleyici takdiri biçiyor ömürleri. Anlayacağınız durum ne olursa olsun, neticede aile dramları ekran başındakilerin ve dolayısıyla kurgucuların favorisi.
Hal böyleyken şimdilerde yeni bir dramımız daha olmak üzere… ATV ekranlarında yerini almaya hazırlanan ‘Kardeşlerim’! Peki, merakla beklenen ‘Kardeşlerim’deki aile dramı da ilgi çeker mi? Performansıyla izleyicinin beğenisini kazanır mı? Tanıtımına dayanarak yapalım ön yorumumuzu.
‘KARDEŞLERİM’DEKİ AİLE DRAMI FARK YARATIR MI?
Her ne kadar izleyicinin dramlara yönelik ilgisi büyük diyoruz ya… Bu ilginin çekilebilmesi ve sürekli olabilmesi için ortaya çıkartılan içeriğin yeterli dokunuşları yapabilecek duygusal yoğunluğa sahip olması gerektiği de dikkate alınmalı her şekilde. Dahası her yeni dram ilgi çekmeyi başarmak istiyorsa, klişelerin yarattığı monotonluğu kıracak detaylar barındırmaya da önem vermeli. Kısacası aile dramına soyunanların önceliği, fark yaratmaya odaklanmak olmalı! Peki, yapımcılığını NG Medya’nın, senaristliğini Gül Abus Semerci’nin üstendiği, yönetmen koltuğunda Serkan Birinci’nin oturduğu ‘Kardeşlerim’ dizisi bunu başarabilir mi?
Bu noktada ‘Kardeşlerim’in fark yaratması için gereken en önemli detayın, ‘İçerik samimiyeti’ olduğunu vurgulayarak başlamak isterim değerlendirmeme.
Şöyle ki; tanıtımlarından anlaşıldığı üzere ‘Kardeşlerim’, rahat ve kaygısız yaşarken anne-babanın ölümüyle bir anda kendilerini hayat mücadelesinin göbeğinde bulan dört kardeşin iç burkan, sevgi dolu hikâyesini anlatacak bize. Yani çokça bildik bir içerik kalıbı. Bu da işin sıkı tutulmasını gerektiriyor haliyle. Bundan dolayı dizinin izleyiciyi etkisi altına alabilmesi adına, daha en baştan anlatılanların ve karakterlerin yapay bir dil taşımaması, yaşamın gerçekleriyle uyumlu gelişim göstermesi ve arka plandaki olayların inandırıcı olması gerek!
Devamında verilecek dramın kısmen özgünlük taşımasına dikkat edilmesi lazım. Muhakkak ki bu yapımın senaryosu da benzer işlerin kullandığı klişelerden faydalanma yoluna gidecektir. Ancak klişe noktasında dozu kaçırmayıp yenilikçi dramatikliğe yönelmekte fayda var. Yani izleyiciyi bıktıracak kadar bolca işlenmiş dramları aşan bir senaryo performansı sergilenirse şayet… Sezon doluluğunda yola çıkacak olan aile dramının eli de güçlenecektir diyorum.
İşte tam da bu noktada Gül Abus Semerci’nin kalemi öne çıkıyor. ‘O Hayat Benim’, ‘Kırgın Çiçekler’, ‘Aşk ve Mavi’ gibi dizilerin de aralarında olduğu pek çok televizyon yapımında imzası olan Semerci’nin ‘Kardeşlerim’deki aile dramını layıkıyla yansıtacağını düşünüyorum. Dolayısıyla dizinin baş avantajı olarak, dramatik konularda izleyicinin nabzına göre şerbet vermeyi bilen Gül Abus Semerci’nin senaryosunu görebiliriz.
Bundan ötesi… Celil Nalçakan, Ahu Yağtu, Cüneyt Mete, Fadik Sevin Atasoy, Halit Özgür Sarı, Yiğit Koçak, Su Burcu Yazgan, Aylin Akpınar gibi isimlerin yer aldığı dizinin, anne-babalarını kaybeden dört kardeşin birbirlerine sıkıca sarılırken hayata karşı verecekleri mücadelenin samimiyetine izleyiciyi inandırabilmek! Bunun için de sahnelerin mantığa uygun ve abartısız biçimde kurulması lazım… Ki, burada da ‘Kırgın Çiçekler’de de yer alan yönetmen Serkan Birinci giriyor devreye. O dizinin kimi bölümlerinde mantık bir parça arka plana atılmıştı ama… Üvey baba tacizciliği ön plana çıkartılıp yetimhane kızlarının yüksek tondan aktarılan sorunlarından yüründüğü için dizi her şekilde iş yapmıştı. Burada da aynı mantık devreye sokulur mu? Dizi ekrana çıktığında yapacağız bu husustaki asıl değerlendirmemizi.
SONUÇTA; Ekran başındakilerin bilincinin ve duygularının acılara daha yatkın olduğunu bilen… Başkalarının üzüntülerini keyifle izleme merakının yaygınlığını en iyi biçimde değerlendirmeyi vazife edinmek istercesine içerik geliştiren dizicilerin, başarı yolunda dramlara fazlasıyla bel bağladığı tartışmasız bir gerçek. Zaten izleyici de, hayatın zorluklarına karşı verilen mücadele ve gözyaşı yüklü içeriklerin çoğunu beğenisiyle ödüllendirmekte.
Dolayısıyla NG Medya’nın yapımcılığındaki ‘Kardeşlerim’deki aile dramının da, bir başka ATV dizisi olan NTC Medya imzalı ‘Kırgın Çiçekler’ tadında bir performans sunarak, izleyiciye hitap etmeyi başarması kuvvetle muhtemel. Onun gibi uzun ömürlü olması temennisiyle bekleyip göreceğiz.
Son söz ünlü yazar Dostoyevski’den gelsin… ‘Acı ve üzüntü, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur’… Her ne kadar kurgulardaki acı ve üzüntü, izleyicide engin bir bilinç ve derin bir yürek geliştirmese de!
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal