Mutlu mesut yaşanırken her şeyin bir anda tersyüz olması… Huzur dolu ev ortamının yanlış anlaşılmadan doğan sorunlarla cehenneme dönmesi… Ne kadar korkunç olasılıklar değil mi? Üstelik ‘Benim başıma gelmez’ diye düşünmek de işe yaramıyor. Zira bu tarz sürpriz gelişmeler hayatın bir parçası.
Öte yandan herkesin hayatının herhangi bir döneminde rahatlıkla karşılaşabileceği böylesi olumsuzluklara karşı insanların çözüm üretme ve yaşamı, kötücül sürprizlere inat, sürdürme kabiliyetine sahip oldukları da bir gerçek.
Nitekim ‘Hayat bir sürprizler serisidir. Öyle olmasaydı ne yaşanmaya ne de korunmaya değerdi’ demiş, bu yüzyılın en büyük vaizi olarak nitelendirilen ve eserleriyle Martin Luther King’e de ilham veren Harry Emerson Fosdick. Yani bir bakıma hayatın her türden sürprizi, ona anlam ve enerji katan şeyler.
Hal böyleyken hayatın sürprizlerini, kötümserlikle karşılamak yerine, onu tekdüzelikten çıkartıp değerli hale getiren ve kaygıların yarattığı heyecanlarla yaşanabilir kılan katkılar olarak kabullenmek mümkün. Dahası böylesi beklenmedik atraksiyonların sadece gerçek hayatta değil, kurgularda da oldukça önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bunlar, tıpkı insan yaşamında olduğu gibi, kurguların gelişimini monotonluktan kurtarıp ilgi görmelerini sağlamada olmazsa olmaz türden etkenler… Özellikle de kötü sürprizler!
Nasıl ki; dizi bolluğunun yaşandığı bu sezonun işleri de, yarışta geri kalmamak için, daha en baştan hayatın sürprizleriyle yola çıkmakta. İçeriği besleyecek olumsuzluklar ilk bölümden sahnelenmekte... Ki buradaki amacın, hem izleyiciyi baştan meraklandırmak hem de geri dönüşlerle sık sık tekrarlanan bu olumsuzluklarla ilerleyen bölümlerle katkı sağlamak olduğu aşikâr. Peki, bu formül her işte tutuyor mu, derseniz…
Kuşkusuz bu soruya olumlu cevap verebilmek her zaman mümkün olmuyor. Zira bu noktada karakterlerin hayatını değiştirecek olan sürpriz olumsuzluğun çarpıcılığının; olayın ele alınış biçiminin ve klişelere çok abanmadan özgün bir dille yansıtılmasının etkisi büyük. Kimi, küçük çaplı olumsuzluklar üstünden yola çıkıp büyük işler başarıyor. Kimisi de büyük potansiyele sahip olmakla birlikte, yaratılan sürpriz felaketlerle karakterlerin mayası tutmadığı için, rekabet ortamına dayanamıyor.
Bu gerçekler doğrultusunda hayat sürprizlerine dayanan içeriklere sahip dizi cephesine baktığımızda, Star ekranında yerini almak için kolları sıvayan ‘Kâğıt Ev’ takılıyor gözümüze ve ‘‘Kâğıt Ev’ dayanıklı çıkar mı’’ diye sorguluyoruz ister istemez. Malumunuz haftanın her günü hıncahınç dizi dolu.Dolayısıyla rakip bolluğundaki ortamda bu yeni işin şansı ne olabilir sorgusunu yapıp yeni dizinin hayata bakışına ön değerlendirmede bulunmakta fayda var.
KÂĞIT EV’DEN HAYATA BAKIŞIN POTANSİYELİ
‘Kâğıt Ev’ ismini duyduğumda yeni bir uyarlama mı geliyor diye düşünmüştüm ilk etapta. Zira ‘Kâğıt Ev’, Carlos Maria Dominguez tarafından kaleme alınan ve kitapların varlığını hayatla birleştirerek sorgulayan bir romandı. Ancak diziyle ilgili haberler medyaya düşünce anladım ki, olay sadece bir isim benzerliğinden ibaret ve Star TV’nin yeni yapımı kendine has bir iş.
Hal böyleyken set görüntüleri medyada yer alan ve ilk tanıtımıyla içeriğine dair ipuçlarını hafiften koklatan ‘Kâğıt Ev’ için ön yorumumuz,izleyiciye,hayatıngüzelliklerinin ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu ve devasa sorunların bir anda insanların üstüne kâbus gibi çökebileceğini gösteren türden bir içerik sunacağı yönünde olacak.
Yönetmenliğini Şenol Sönmez’in yaptığı O3 Medya imzalı dizi, Fırtına Ailesi’nin hayatının bir yanlış anlama sonucu nasıl bir anda değişeceğini anlatacak bize. Yıllarca emek verilen ve özenle kurulan bir düzenin bir gecede temelinden sarsılışını izlerken, Cihan ve Mert’in, yaşam felsefeleriyle ters düşme pahasına, hem ailelerini hem de çocuklarını korumak için her şeyi göze alışlarına tanıklık edeceğiz.
Peki… Bu süreçte Ceza Hukuku Profesörü ve Olay Yeri Uzmanı Cihan (Erdal Beşikçioğlu) ile Avukat Aylin Fırtına (Nur Fettahoğlu) içine düştükleri girdaba bizi de çekebilecek mi? Oğulları Mert (Nejat Uygur), büyük kızları Cemre (Helin Kandemir) ve küçük kızları Melisa (Bulut Teker) ile mutluluk ve refah içinde yaşayan Fırtına çiftinin imrenilesi aile hayatı sürpriz gelişme sonucu çöküş yaşarken, yeni dizi ekranda yükselişe geçebilecek mi?
Bu sorulara olumlu cevap vermek elbette ki tercihimiz. Lakin bu noktada asıl belirleyici olan unsur, içeriğin hayata bakışı! Şayet senaryo gelişimi, başarılı kariyerlerle desteklenen mükemmel aile tablosundan tek bir yanlış anlama sonucu kopacak olan Fırtına Ailesinin hikâyesini işlerken, yaşamdaki tüm dengelerin pamuk ipliğine bağlı oluşunu mantıklı bir dille sunup yaşamın gerçekleriyle bağ kurabilirse izleyiciyi kendine çekebilir. Yanı sıra ‘Kâğıt Ev’in dayanıklı çıkması için kötücül sürpriz olayının ‘Bir atımlık kurşun’ olmaktan öteye geçecek türden çok yönlülük sergilemesi ve işin özüyle paralel yol alabilen gelişim kapasitesine sahip olması da gerekiyor. Tabii içeriğin, uzunluk handikabını akışı monotonluğa düşürmeden aşabilmesi ve merakı her daim diri tutabilmesi de önemli.
Nitekim tanıtımdaki tablo bu açılardan ümit verici. Gecenin bir vakti yağmur altında ceset taşıyıp bahçeyi kazan karı kocanın telaş ve şaşkınlığını, cahil cesaretiyle dikleşen genç kızın ‘Babamı bizden alacaktı’ kaygısıyla buluşturan bu tanıtım beklenti çıtamızı yükseltti açıkçası. Zira ‘Kâğıt Ev’den hayata bakışta pek çok olgunun harmanlanacağını hissettirdi bize. Dahası Erdal Beşikçioğlu - Nur Fettahoğlu ikilisinin uyumu ve gerçekçilik adına başarılı bir performans sergileyeceği de aşikâr.
Anlayacağınız; ‘Ben yaptım’ diyerek bahçedeki cesedin sorumluluğunu pervasızca üstlenmekten çekinmeyen ergenin, babasının sevgilisi olduğunu sanarak öldürdüğü kadınla, nasıl büyük belaların tohumunu attığını ve ailenin bunlarla baş etmek için nelere katlanacağını dizi yayına girdikten sonra görecek olsak bile… Bu kısa tanıtım merak uyandıran, etkileyici bir senaryoyla yola çıkıldığının göstergesi gibi duruyor!
SONUÇTA; Can Nergis, Bülent Gültekin ve Tuvana Türkay gibi isimleri de kadrosunda barındıran dizi, adalet sistemiyle içli dışlı olan iki yetişkinin aklınca ailesini savunduğunu sanan kızlarının başlarına açtığı bela sonucu suçu örtbas etmeye çalışırken adalete nasıl takla attırabileceğini sunacak ve bu meyanda hayattaki beklenmeyen olaylarla gelişen ikilemleri de sorgulatacak izleyicisine.
Dolayısıyla ‘‘Kâğıt Ev’den hayata bakış oldukça ilginç gelişmelere gebe bir içerik performansına sahip ve bu performans gerektiği biçimde değerlendirilirse ‘Kâğıt Ev’ dayanıklı çıkıp ciddi bir rakip olabilir’’ diyebiliriz rahatlıkla.
Başarıya giden yolda içerik ve oyunculuk performansı kadar, ekran yolculuğunu başlatmada doğru zamanlamanın ve gün seçiminin önemine de dikkat çekerek koyalım noktamızı.
Son söz gazeteci-yazar Lewis Dunnington’dan gelsin… ‘Hayatın bizim için ne anlam ifade ettiği, hayatın karşımıza neler çıkarttığı ile değil, bizim hayatın karşısına çıktığımız tavırla belirlenir; başımıza gelenlerden çok, bizim olanlara verdiğimiz tepkiler ile gelişir’.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal