Merhaba değerli Milliyet okuyucusu... Öncelikle Blog üzerinden eriştiğim sizlere, Milliyet yazarı olarak seslenmekten duyduğum gurur ve mutluluğu paylaşmak isterim.
Bundan böyle Milliyet.com.tr bünyesinde yürüteceğim yazılarımla, bu köşede olacağım. Kimi zaman ekrandaki güzelliklerden öz toplayan bal arısı, kimi zaman da olumsuzluklara iğnesini saplayan yaban arısı misali… Köşemin adı EKRAN ARISI çünkü bana göre eleştirmen, TV programları için yaşam dengesinin vazgeçilmezi ‘arı’ gibidir.
Roger Silverston’un tabiriyle televizyon, ’evcil bir araç’... Evlerimizdeki başköşesini 1970’lerden itibaren almaya başlayan televizyonileaile arasındaki bağ güçlendikçe,kullanım-doyum dengesi de izleyici açısından o denli önem kazanır olmuştur. Algılanış biçimleri, her ne kadar kültür, aile, kişi ve cinsiyet bazında farklılık gösterse de, TV programlarının topluma verdiği mesaj ve etkiler yadsınamaz.
Popüler kültürü büyük ölçüde şekillendiren bu çift taraflı ilişkide TV yazarlarına düşen görev ise yorumlarıyla katkıda bulunmak, her gün ekranlardan evimize girip bizi yönlendirenleri irdelemek ve izleyiciyi bir oranda bilinçlendirmek!
Unutmamak gerekir ki söz söylemekten kaçınan, önüne geleni kabullenmeye hazır olan ‘iyi’yi asla bulamaz! EKRAN ARISI köşesinin amacı da, yazar-okur dayanışması içinde, ‘iyi’nin gerçekleşmesine katkıda bulunmak olacaktır. Tamamıyla ayıklanamayacak pek çok mesajla dolu televizyonun ’kumandası’ elimizde olsa bile yayıncılıkta asıl kumanda ‘izleyici tercihi’dir. Madem televizyon ‘evcil bir araç’, gelin hep birlikte onu eğitelim. ‘Zap’ demenin kolaycılığına kaçmadan!
Bu köşe ilginizle beslenecek, desteğinizle gelişecek. Dolayısıyla ben de ekranda gözüme çarpan ayrıntıları, sizden gelecek öneri ve uyarıları da dikkate alarak, yorumlayacağım. Güzele ulaşma yolunda herkese teşekkürler…
Anibal Güleroğlu