Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

2012’nin son günlerinde güzelliklerinin yanı sıra içerikleriyle de ‘özel’ olan etkinlikler birbiri ardına geldi.

Van Gölü Film Festivali’nin dönüşüne rastlayan bu organizasyonlardan biri ‘Şafak Tepe’ dizisiyle reyting yarışında zirveye oynayan; günlük dizisi ‘İki Dünya Arasında’ ile yaşatmak için yaşa felsefesini işleyen Samanyolu TV’nin ‘Kırık Mızrap’lı 20. yıl kutlaması…

Medyanın dışında iş, sanat ve siyaset dünyasının önemli isimlerini bir araya getiren gecede Fethullah Gülen’in uzun bir süreçte yazdığı ‘Kırık Mızrap’ isimli eserinden albümleştirilen parçalar, ünlü sanatçıların seslendirmesiyle konuklarla buluştu.

Haberin Devamı

20 yıl boyunca yoluna yalnız olarak devam ettiği dile getirilen Samanyolu TV’nin, Bülent Özveren ve Burcu Şentürk’ün sunumundaki kutlama gecesinde, kendi insanının kendini bulduğu hikâyesi anlatılırken renklerde sınır yoktu.

Hüzünlü gurbeti dillendiren Ahmet Özhan, hem gurbettekilerin duygularına tercüman oldu hem de yıllara inat formunu koruduğunu gösterdi. ‘Sen, senden kurtulmadan imkânsız yollar aşılmaz’ diyen ‘Aşılmaz’ parçasının zorlukları aşma mesajları ise Murat Göğebakan’ın muhteşem performansıyla can buldu.

Burak Kut’un ‘Dünya’yla tüm insanlığı kucakladığı gecede, Garo Mafyan eşliğinde Bahar’ı dillendiren Erhan Güleryüz, Muazzez Ersoy ve diğer sanatçılar Samanyolu TV’nin 20. yaş kutlamasının kalitede bütünleşen çeşnisiydi.

Gülen’in mısralarının müzikle buluştuğu organizasyonda konuşan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Samanyolu TV’nin beş ayrı dilde yayın yaptığını belirtip sadece insanımız için değil tüm milletler için iyi dileklerle yola çıkan bir kanal olduğunu vurgulaması, renk skalasının kapsamı adına bir saptamaydı.

Öte yandan sanatın siyasetle buluştuğu ‘Kırık Mızrap Resitali’ne mesajıyla katılan Başbakan’ın ve AK Parti mensuplarının yanı sıra CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve CHP İstanbul Mİlletvekili Aydın Ayaydın’ın da katılımı, sanatın uzlaştırıcılığına bir örnekti adeta.

Sonuçta; iktidarından muhalefetine sanatın güzelliklerini özümseyen siyasilerden başka Orhan Gencebay, Sevim Emre, Aslıhan Güner, Mert Kılıç ve Hamdi Alkan gibi değişik çevrelerden sanatçıların varlığındaki bu özel gecede, keyifle dinlenen nağmeler eşliğinde özlenen bir fotoğraf çizildi desek yeridir. Darısı, Meclis çatısı altındakilerin başına…

Haberin Devamı

***

‘Farklı Desenler’ ve Ana Haberler gibi her geçen gün gelişen yapımlarıyla daha geniş kitlelere hitap etmeye başlayan STV’nin bu özel gecesi güzellikleriyle kayda değer bir görünüm sergilerken, TGC’nin ‘Sedat Simavi’ ödülleri de bir başka özel gecede sahiplerini buldu.

Ülkemizde, Basın Kartı Yönetmeliği’ne göre, basın kartı alacak kişinin Basın İş yasası kapsamında çalışıyor ve işverenin de primlerini ödüyor olması gerektiği ama Avrupa’da böyle bir durumun olmadığı açıklamasıyla, haklardan yana dikkat çekilen gecede, TRT Türk kanalında yayınlanan ‘Masumiyet Müzesi’ adlı televizyon programına ödül verilmesi olay yarattı.

‘Müze masum ama adam savaş kışkırtıcısı’ diyerek Nobel Ödüllü edebiyatçımız Orhan Pamuk’u bir ‘yüzkarası’ olarak niteleyen Sadık Albayrak, Pamuk’un Suriye Başkanı Beşar Esad’a ‘Eğer bırakmazsanız sonunuz Kaddafi gibi olacak’ şeklinde tehditkâr tavırla yaklaşmasını doğru bulmadığını ve bunun bir edebiyatçıya yakışmadığını söylemesi kıyameti kopardı.

Haberin Devamı

Ana Haberlere de malzeme olan ‘Sen kimsin, yürü git’ gibi sözlerle karşılanan ve itiş kakışa vardırılan kabalıklarla bastırılmaya çalışılan ödül protestosu, Albayrak’ın salondan çıkartılmasıyla noktalandı.

İlginç olan, bu çirkin görüntüler eşliğinde ödülü alan Demet Haselçin’in, özgürlüklerin kısıtlanmasından şikâyetçi erkek medyacıların fikir beyanına tahammülsüzlüğüne karşın, eleştirilere açık olduğunu sükûnetle dile getirme çabasıydı! Tabi, daha kendi içinde karşı görüşlere saygıyı oturtamamışların baskın seslerinden geçit bulup da ortamı sakinleştirmeye gücü yetmedi o başka...

Taksim The Marmara’daki gecede tavır koyan Albayrak’ın, cezaevlerinde yüzün üzerinde gazeteci varken ödülün, savaş kışkırtıcılığı yapıp NATO sözcüsü gibi davranan Pamuk’un eserine verilmesinin kabul edilemez olduğun belirtmesi ve daha önce de elinde sahte belgelerle gezen Mehmet Baransu’ya ödül verildiğini hatırlatması, hakkaniyeti her daim tartışmaya açık olan ödüllere gölge düşüren bir başka ayrıntıydı.

Özellikleri ayrıntılarında gizli olan iki ‘özel’ gece, sanatsal güzelliklerinin ve ödüllerinin dışında, hoşgörü ve kaynaşma ile tahammülsüzlük ve dışlama kavramlarını bir arada değerlendirmek için de iyi fırsat oldu doğrusu!

Bir yanda, sesleriyle her yere dalga dalga yayılanların hoş tınıları… Diğer yanda, ‘Lanetlenmiş Ağustos Böcekleri’ kitabıyla ödül alan Ahmet Cemal’in tabiriyle, kurumuş gırtlaklarından bir çığlık yükseltip, özgürlükten yana korku salanların insanlıktan uzaklaşan kaba sesleri… ‘2012’de medyaya uygulanan baskı tavan yaptı’ vurgulamasıyla özgürlükçü dil kullananlara yakışmadı hiç ikincisi!

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal