Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

‘Eskiden yaptıkları hataları hatırlamayanlar aynı hataları yapmaya mahkûmdurlar’ demiş filozof-yazar George Santayana… Bu sözün en basit örneğini dizi dünyamızda sıkça görüyoruz nitekim. Hatta o denli çok yaşanıyor ki eski hataları unutup aynı yanlışları tekrarlama halleri, insan ister istemez sormak durumunda kalıyor… ‘Hatalar, nasılsa yuttururuz, mantığı güdülerek bile isteye mi tekrarlanıyor’ diye!

Ama işte artık evdeki hesap ekran pazarına uymamaya başladı. Birbirinin ucuz kopyası olmanın ötesinde hiçbir vasıf taşımayan işler öylesine sık yedirilmeye çalışıldı ki izleyiciye, sonunda önüne konan yapımların çoğunu kabullenenler bile yutup hazmedemez hale geldi bu taklitçilikleri. Nasıl ki, Kanal D’nin çabucak finale yolladığı ‘Dostlar Mahallesi’nin durumu da ibretlik bir final örneği olarak karşımızda en tazesinden.

Haberin Devamı

UCUZ DİZİ MANTIĞI ARTIK İŞ YAPMIYOR!

Her ne kadar geçim derdinden dolayı et yemek zorlaşmış olsa da, atalardan kalma ‘Ucuz etin yahnisi sert-yavan olur’ sözü aklımızda her daim. Ucuz maldan hayır gelmeyeceğini anlatan bu sözün kurgulardaki karşılığı da, ucuz mantıkla üretilen yapımlardan hayır gelmeyeceği oluyor herhalde. Nedir ‘ucuz dizi’ mantığı? Uzun uzadıya düşünmeye gerek yok. Defalarca ele aldık. Ayrıca sorunun cevabı, birkaç bölümde finale yollanan örneklerle ortada... Ama biz yine madde madde sıralayalım bir kez daha.

1-Eskiden iş yapmış dizilerin içeriklerini taklit etmek

2-İzleyicinin beğenisini kazanmış karakterleri kopyalamak

3-Klişelerle dolu cart renkli-ışıltılı mekânlar yaratmak

4-Popüler kültüre hitap eden tarzda dil kullanmak

5-Abartılarla, komedi veya aşk hallerinin cılkını çıkartmak

6-İzleyici aklını, cümle şapşallığı kabul edecek düzeyde görmek

Görüldüğü üzere kısaca altı maddeye indirgediğimiz kolaycı bir anlayış hâkim ‘ucuz dizi’ olayına. Yani ne senaryo yaratmada, ne karakter oluşturmada, ne de atmosfer kurmada kafa yormaya hiç gerek yok. Bunları, apar topar finale yollanan yapımlarla örtüştürdüğümüzde hepsinin yerli yerine oturduğunu görüyoruz zaten. Ayrıca bu maddelerdeki mantıkla yaratılan dizilerdeki teknik detayların basitliği, çekim özensizliği de malum. Anlayacağınız ekrana ‘batan geminin malları’ misali sürülmeye çalışılan ucuz dizilerin iler tutar yanı yok, nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.

Haberin Devamı

Bu gerçekler ayan beyan ortadayken halen aynı kafayla hareket etme ısrarcılığına gelince… Burada da Nasreddin Hoca’nın ‘Ya tutarsa’ zihniyeti giriyor devreye. Hani ekrana çıkartalım da belki bir ucundan ilgi çekip kanca atabiliriz, yaklaşımı güdülmekte kesinlikle. Yoksa insanın, ürettiği malın eksiğini kusurunu görmeyecek kadar kör olması gerek ki, eminim yapımcılar için böyle bir şey söz konusu değildir. Zira yapımcılık, her açıdan cin gibi olmayı gerektirir. Hele de günümüz şartlarında. Yani her hata bile isteye gerçekleştirilmekte dizi sektöründe.

Öte yandan dizi sektöründekilerin ‘ucuz dizi’ mantığının artık iş yapmadığı gerçeğini görme vakti de gelmiş bulunmakta. İnternet yayıncılığının hızla yaygınlaştığı, dizi üretiminde patlama yaşandığı gerçeğinde izleyicinin eskiye kıyasla daha seçici davranma şansı mevcut çünkü. Bundan dolayı günden güne zorlaşan rekabet ortamına sürülecek yapımların vasatlıktan kurtulması, izleyiciyi çekecek tercih kriterlerinin güçlü olması lazım. Aksi takdirde ibretlik final örneklerine her geçen gün bir yenisi eklenir rahatlıkla. Bu gerçekleri dillendirmenin ardından Kanal D’nin ‘Dostlar Mahallesi’ fiyaskosuna geçersek…

Haberin Devamı

‘DOSTLAR MAHALLESİ’ İZLEYİCİYİ HAFİFE ALDI

‘Dostlar Mahallesi’nin final tablosu için ‘Malumun ilamı’ diyebiliriz aslında. Sonu en baştan belliydi, gören gözler için. Dizinin ilk bölümünün ardından kaleme aldığım ‘‘Kanal D’nin yeni hayal kırıklığı’’ başlıklı yazımda, Erler Film imzasıyla ekrana çıkan ‘Dostlar Mahallesi’nin sadece ekranlardaki eskiye merak hususunda hüsran yaratmakla kalmadığını, bedavacılık zihniyetiyle oluştuğu için Kanal D’nin de yeni hayal kırıklığına dönüşeceğini vurgulamıştım. Çünkü ilk sezonun içerik kalitesinden uzaklaşarak kendi kendinin ipini çeker hale gelen ‘İsimsizler’i reyting yetersizliği gerekçesiyle finale yollayan kanal, onun yerini daha az maliyetli olan ‘Dostlar Mahallesi’ne vererek, bu yapımın kolaycılık mantığına bel bağladığını göstermişti bize. Dolayısıyla yeni işin beklentiyi karşılamaması ve gideni aratması kanalda hüsran yaratacaktı haliyle… Ki, dizinin performansı bu hüsranın kaçınılmazlığının teyidiydi.

Nitekim ‘Akasya Durağı’ndan bozma ‘Cennet Mahallesi’nden kalma içeriğine yönelik eleştirilerimi sıraladığım dizinin ilk bölümündeki benzeşmelerin ‘replik’ tıpkılaşmasına kadar indiğinden bahsedip, eskinin mirasını yemeye heveslenen dizide yenilikten eser olmadığını belirtmiştim detaylarıyla. Yazımın finalinde de ‘Papaz her zaman pilav yemez’ sözünü hatırlatıp yine de dizinin akıbetinin izleyici algısına bağlı olduğu yorumunda bulunmuştum. Doğrusu onca zaman ‘Akasya Durağı’nı izleyenlerin bu işe de prim verme ihtimali mevcuttu aklımın bir köşesinde. Lakin ‘Dostlar Mahallesi’ devamında da aynı duyarsızlık hâkim olunca dizinin kaderi de hemencecik belirginleşiverdi.

Yeşilçam filmlerinin kafasını dizi âleminde de sürdürme hevesini yansıtan yapımlardan olan ‘Dostlar Mahallesi’, içeriği ve oyunculuklarıyla izleyiciyi hafife aldığını her şekilde ortaya koymakta sınır tanımayınca, demode senaryolarla iş yürütmekte ısrar edenlere düşük reytingle verilen cevap da gecikmedi. Bu denli hafife alınmayı kabullenmeyen izleyicinin algısı sayesinde 3.23 reytingle başlangıcını yapan ‘Dostlar Mahallesi’, 1.74 ile uğurlandı.

Muhakkak ki bir dizinin pat diye yollanmasına seviniyor değiliz. Ne olursa olsun ekmek yiyen bir kesim ve emek var ortada. Ancak izleyicinin ve kaliteli yapımların hakkının yenilmesine de her daim karşıyız. Hem ‘Dostlar Mahallesi’ tarzında kolaycı işler ihya edilirse o vakit, uzun uzadıya uğraşlarla yaratılıp içeriğinden oyunculuğuna özen gösterilen dizilere ayıp olmaz mı? Tabii ki olur, üstelik en kallavisinden!

SON SÖZ; ‘Dostlar Mahallesi’nin kaldırılması, ucuz dizi mantığıyla yola çıkıp izleyiciyi hafife alanların, ekran başındakilerin zekâsını yok sayanların bundan sonra hiç şansı olmayacağının bariz göstergesidir. Umarım kanallar ve yapımcılar kanadından da bu göstergeyi dikkate alan çıkar artık. Hadi inşallah.

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal