Gelen gideni aratırmış derler… Her zaman bu durum gerçekleşmese bile bu sonucun doğduğu haller de az değil. Nitekim ekrandaki değişimlerde de benzer sonuçlar doğabiliyor çoğu zaman. Kaldırılan yapımın yerine konan ya içerik açısından daha geride kalıyor ya da reyting getirisiyle gideni aratıyor. Yenilere yer açmak için eldekileri birer birer yolcu etmeye başlayan Kanal D’nin, ‘Çocuklar Duymasın’ın yerine ‘Hayati ve Diğerleri’ni getirmesiyle ortaya çıkan reyting tablosu da böyle oldu.
‘Savaşçı’nın zirveye demir attığı Pazar akışında 3.08 reytingle Total’de 14’üncü, 3.04 reytingle AB’de 10’uncu olan ‘Hayati ve Diğerleri’ ne yazık ki beklenenin gerisinde bir başlangıç yaptı. Gerçi bu sonuçlarla Show’un ‘Klavye Delikanlıları’nı, TRT 1’deki ‘Aslan Ailem’i geçti ama bunun büyük başarı sayılamayacağı muhakkak!
Öte yandan henüz ilk bölüm olması itibariyleyeterince fark edilememe ihtimali de mevcut. Neticede henüz kim kimdir tadında bir giriş yapıldı ve bir suçun çözüm sürecinde karakterlerin meramı da özet şeklinde anlatıldı. Yani daha komedisinin tadını tam hissettiremedi izleyiciye. Dolayısıyla aceleci karar verip dizi için ‘Başarısız’ diyerek kestirip atmamak lazım. Birkaç bölüm sonra yukarılara tırmanması gayet mümkün. Hele de karakterlerini izleyiciye benimsetmeyi başarırsa, komedisini tam oturtursa neden olmasın? Bu gerçek doğrultusunda ‘Hayati ve Diğerleri’nde durum nasıl; içerik ve karakter performansı tatmin edici mi, bakmakta fayda var.
HAYATİ VE DİĞERLERİ’NİN PERFORMANSI
Tuhaf çalışanlarıyla sürgün yeri olan ve eğitim için pilot bölge seçilen İkircikli Karakolu… Tek sezonluk hayatında, şanlı üniformayı giyerek yeni bir sayfa açan ve başarılı Başkomiser olmanın ödülünü, İkircikli’yi adam etme göreviyle alan Hayati… Oğlunu evlendirmeyi hayat amacı edinen sportif Şükran Anne… Kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışan Danyal Dayı… Şükran’a duyduğu büyük aşka karşılık alamasa bile Danyal’ın vaatleriyle gaza gelen Tahsin… Karakolu pazarlamaya girişen çaycı Vedat… Ve senaryo yazar gibi ifade alan Üzeyir’den ne söylese kabahat olan ‘Hızlı ve bezli’ Faruk’a, cümle sarsaklıklarıyla İkircikli’yi kâbusa çevirmeyi vazife edinen Karakol tayfası… ‘Hayati ve Diğerleri’nin karakter yapısını oluşturmakta.
Şimdi bu tabloya baktığımızda aslında tüm detayların çok tanıdık olduğunu görüyoruz. Karakol’un garip elemanları ve onları adam etme görevini üstlenerek pilot bölge projesini başarılı kılmaya çalışan Hayati Başkomiser bize ‘Polis Akademisi’ filmini hatırlatmakta. Öte yandan Levent Ülgen’i bir kez daha aynı karakter kalıbına sokan Danyal Dayı da, ‘En Son Babalar Duyar’ dizisindeki ‘Hallederiz Kadir’den, ‘Akasya Durağı’nın üçkâğıtçı Sinan’ına aynı havayı estirmekte. ‘Bir insanın başına daha ne gelebilir’ diyenler için iyi bir cevap olan gelin sevdalısı Şükran Anne modelini de pek çok komedide gördüğümüz kesin. Keza çaycılığı emlakçiliğe çevirme uyanıklığındaki Vedat da, fırsatçı eleman olarak bildik bir tip. Yani içerik ve karakterlerin sürpriz bir yönü bulunmuyor.
Buna karşılık, yaşamı boyunca dürüst yoldan ilerleyip doğrudan şaşmayan insanların kolay başlangıç yapmadığı söylemiyle, bir bakıma kendi ekran başlangıcını da işaret eden ‘Hayati ve Diğerleri’ni tüm bu aşinalıkların üstüne çıkartan yönler mevcut. Nedir derseniz… Mesajcı komedisindeki incelikler ve içeriği başarıyla aktaran kadronun gücü!
Şöyle ki; Yurt dışından telefonu çaldırıp kapatan ve para isteyen kadınların ağına düşmemek gerektiğini Şükran Anne’nin ‘yabancı gelin’ merakıyla resmeden… Zengin eş bulma hevesiyle sosyal medyada arayışa girenlerin organ mafyasına ve bebek hırsızlarına kolay av olabileceklerini Danyal Dayı’nın sözde kurnazlığıyla yansıtan ‘Hayati ve Diğerleri’nin ilk bölümünde sokak hayvanlarının beslenmesinden, bebeklerine yeterli dikkati göstermeyen sorumsuz annelere ve dahi komünizmle faşizmin ötelenmesinden, kirası ödenemeyen resmi binalara… Bilinçlendirmeye yönelik pek çok gerçekçi mesaj mevcuttu.
Bunu fark olarak görmeyen çıkabilir. Zira dizilerin mesajcılığı yeni bir durum değil. Buradaki fark, dizinin içerik dilinin tüm bu mesajları ders verir şekilde aktarmak yerine aralara yedirerek vermesi! Misal, ‘Çocuklar Duymasın’daki gibi doğrudan doğruya göze sokmak yerine, komediyi öne çıkartan yumuşak bir söylem dili seçilmişti. Ayrıca işin kahkaha kanadı da bu incelik doğrultusunda, tam dozunda geliştirilmişti. Espriler ne fazla suluydu ne de alenen güldürmek için yaratılmış gibi sırıtıyordu. Mesela, bebeği kaybolan ana-babayı oyalayan Faruk’un tavırları, gerilimli sorgu saçmalığından komedi çıkartmada başarılı bir örnekti. Sözün özü, Onur Özcan-Murat Özsoy imzalı senaryo anlatımda dengeyi sağlamıştı. Mantık aksaklığı da yoktu.
Her bölüm farklı bir dosyayla kendini ifade edip gücünü yavaş yavaş açığa çıkartacağını umduğum dizideki kadroya gelince… Çoğunluğun tiyatro kökenli oluşunun, rollerin hissedilme duygusunu artırdığı muhakkak!
‘Poyraz Karayel’deki Zülfikar rolüyle gerçek ününü yakalayan ve ‘‘Poyraz Karayel’in final bölümü gibi kader mi olur arkadaş’’ diyerek başına gelenlere göndermeyle yanan Celil Nalçakan, dert yumağı Hayati karakterini de güzel sindirmiş. Hareketleri gayet doğal. Günlük hayatın içindeymiş gibi akışına bırakmış rolünü. Yani komik olmak için komiklik sergilemeye çalışmıyor. Özellikle bebeğin verdiği rahatlıkla geliştirdiği sahnelerde çok hoştu!
Levent Ülgen için övgüye gerek var mı? Kendisi, komedi gücünü zaten ispatlamış bir isim. Danyal Dayı’da da bu gücünü yeniden sergilemekte. ‘İnsanlar bu kadar enayi mi’ derken kendi enayiliğini idrak edip dövünen Şüko’yu canlandıran Günay Karacaoğlu, Hayati’yi sakinleştirmeyi vazife edinen Komiser Celal’i oynayan İbrahim Selim ve diğerleri de aynı oranda komediye hâkim isimler. Velhasıl İrfan Şahin yapımcılığındaki ‘Hayati ve Diğerleri’nin içeriği özlü söz gibi ve ekibi çok uyumlu.
SONUÇTA; Metin Balekoğlu yönetmenliğindeki ‘Hayati ve Diğerleri’nde durum hiç fena değil. Dizi ilk bölümüyle hak ettiğinin gerisinde kalmış olsa bile kaliteli komedi olduğu aşikar! İkircikli Karakolu’nun sakinlerinin ve Danyal’dan, Şüko-Tahsin ikilisine tüm karakterlerinin söyleyecek çok sözü olduğu da muhakkak. Önemli olan bu gerçekleri fark ettirebilmesi! Bunun için de tekrarlarının sıkça verilmesi ve medyadan adını daha iyi duyurması lazım.
Dolandırıcılara karşı uyararak yola çıkan ve ‘Vatanımız, bayrağımız, ezanımız olduğu sürece sırtımız yere gelmez’ diyen ‘Hayati ve Diğerleri’nin en kısa zamanda yeterince dikkat çekmesi ve Kanal D ekranında kalıcı olmayı başarması temennisiyle… Bol şans.
Anibal GÜLEROĞLU