El değiştirmekten bitik hale gelen Show TV, bu sezon hangi projeyle izleyicinin gönlünü fethetmeye kalksa fayda etmiyor. Güvendiği her dala daha en baştan lapa lapa kar yağıyor. FOX TV’den transfer ettiği ‘Fatih Harbiye’ de olmasa, battı balık yan gider durumundaki kanal tam dibe vuracak.
Komedi türünün sempatikliğinden avantaj sağlamaya çalışan kanal ‘Analı Oğullu’ dedi… Ekran başındakiler başlardaki abartılardan usanıp ‘Ananı da al git’ deme raddesine geldiğinden, olmadı.
Bu yapımla aynı dönemde bir komedi denemesi daha yapan kanal bir zamanlar ‘Yasemince’ye gösterilen ilgiden cesaret alıp ‘Mihrap Yerinde’ ile komedi meraklılarını cezp etmeye yeltendi… Burada da, ‘Yasemince’nin skeçvari havasıyla işe girişildiğinden, ilk etapta kaçırılan izleyici bu dar alandaki paslaşmayı tutmadı.
Oyuncuların nam-ı hürmetine, bir süre kör topal idare edilip erkenden finale yollanan ‘Sevdaluk’tan yaşanan hayal kırıklığı, yeni bir yöre işi olarak Çerkezlerden esintiler getiren ‘Ağlatan Dans’ ile gidilmeye niyetlenildi… Ama büyük umutlarla çıkılan yolda karşılaşılan hezimetler, Çerkez delikanlısı ile Türk kızının aşkına güvenip diziye bel bağlayanları ağlattı. Show TV’nin sezonun başında devreye soktuğu dizilerdeki hayal kırıklıklarıysa cabası…
Velhasıl sahip değiştirme rekoru kırmaya niyetlenen Show TV’nin yeni dizilerden yana yüzü bir türlü gülemediği için arayışları da dinmek bilmedi.
İzleyiciyi, gerçeğin ötesine taşıyıp bilinenlerin dışındaki birtakım olaylara tanıklık ettirmek amacına odaklanarak yaratılan ‘Gölgedekiler’ ise komediden ve yöresel dramalardan şansını tutturamayan Show TV’nin, bu gölgede kalmışlığına çare olarak düşünülen gerilim örneği olarak çıkartıldı karşımıza.
ESKİ TASA YENİ HAMAM
Oyuncuları ve konusu her bölüm değişen ‘Gölgedekiler’in fantastik korku türünden ekranlarımıza girişi, fark yaratacak bir yenilik olarak sunulsa da aslında mazisi Star TV’ye dayanan bir tür…
Her bölümü 45’er dakikalık iki farklı konudan oluşan ‘Gölgedekiler’, Galip Tekin’in ‘Acayip Hikâyeler’ ismiyle yarattığı kısa gerilim filmleri gibi. Anlayacağınız ortada öyle yenilik adına heyecan uyandıracak bir proje bulunmamakta. Sadece eski tasa yeni hamam bulunmuş, hepsi bu!
Üstelik Star ekranlarında yayınlandığı dönemde içeriklerinin iyiliğine rağmen izleyici tarafından tutulmayan ‘Acayip Hikâyeler’in karmaşıklığından ve ilginçliğinden burada eser yok.
Ayrıca daha başlangıcından itibaren uhrevi bir havaya bürünerek verilen ‘Gölgedekiler’, gerek konu bakımından ortaya koyduğu basitlikle, gerekse yan rollerdeki oyunculuk seviyesinin düşüklüğüyle çok daha aşağılarda yer almakta.
Gerilim yaratabilmek için gereken bilinmezliklerin, fazlasıyla tahmin edilebilir olarak işlenmesiyle heyecan ve merak duygusunu tetiklemeyi başaramayan projede, seçilen konuların ne inandırıcılığı ne de etkileyiciliği var.
Hedef saptırmak ve sonucu, sözüm ona sır haline getirmek için seçilen yöntemlerin çocukları dahi kandıramayacak biçimde olmasıysa, ismiyle Can Dündar’ın kitabını anımsatan, ‘Gölgedekiler’in gölgeden çıkmasını kolayca engelleyen bir diğer ayrıntı.
Zorlamalıkları fazlaca sırıtan içerik çözümlemelerindeki mantık eksiklikleriyle dikkat çeken ‘Gölgedekiler’in dar çerçeveli mekân anlayışıyla yansıtılmasına gelince… Bu, böylesi yapımlar için başlı başına bir dezavantaj.
Çünkü kısıtlı alan durumlarında izleyicinin diziye ilgi göstermesini sağlamak adına daha iyi işlenmiş bir gerilim ortaya koymak gerekiyor. Bunu sağlamak için de oyunculuk dilinin alabildiğine güçlü olmasına ve senaryonun ayakları yere basan bir konu hâkimiyetinde sunulmasına özen gösterilmesi lazım.
Oysa ‘Gölgedekiler’de bu unsurlara pek hassasiyetle yaklaşılmadığı meydanda!
Dolayısıyla zaten eskiden başarıyla denenmiş olduğu halde ilgi çekmeyen bir formatın üstünden yola çıkan yapımdaki anlatım zafiyeti giderilmediği sürece ‘Gölgedekiler’in vay haline...
Hele hele olayların akışındaki gerilimi, fantastiklikten ziyade kaderciliğin peşine takılarak vermekte ısrar edilmesinden vazgeçilmezse… Oyunculara, amatör filmlerde veya müsamerede değil de ciddi ciddi gerilim yorumunda yer aldıkları bilincini aşılamaya lüzum hissedilmezse… Ve yönetmenlikte, ‘Oldu da bitti maşallah’ mantığından, ‘İnsanlara adam gibi bir gerilim örneği verelim’ özenine erişilmezse… Show TV’nin ‘Gölgedekiler’i, gölgede kalmayı sürdürecek ve her geçen bölüm sıralamada daha da aşağılara düşecektir.
Bu nedenle, hem ekranlarımızın korku serisi eksiğini gidermek hem de Show TV’yi gölgelerden kurtarmak için ‘Gölgelerin gücü adına’ diye bağıran He-man’den ilham alınıp, sırlar dünyasıyla bütünleşmeye çalışan ‘Gölgedekiler’in de bileğini güçlendirmek gerek.
Ama ‘Nasılsa getirisi de götürüsü de fazla değil. Onun için çok emek harcamaya, özen göstermeye gerek yok’ şeklinde düşünülüyorsa o vakit de, korku pazarında işi olmadığını ispatlayanlara ‘Gölgedekiler’ dünyasına uğurlar ola!
Anibal GÜLEROĞLU