Teknoloji ve insan… Kim, kimin efendisi belli değil. Bu sarmalda ortaya çıkan manzara da aynı oranda kafa karıştırıcı. Konumuz teknoloji değil ama bu saptamayı yapmaya ihtiyaç duyduk. Zira geçmişte iz bırakan ve aradan uzun yıllar geçmesine, defalarca televizyonlarda gösterilmesine rağmen hala ilgi çekmesi garanti olan sinema yapımları birer birer bu teknoloji denen sihirli değnekten nasiplenilerek yeniden gün yüzüne çıkartılıyor. Amaç, geçmişin iz bırakan yapımlarına üç boyutlu bakarken anıların verimliliğinden faydalanıp geleceğe yatırım yapmak.
Sinemacıların ve izleyicinin ‘dinozor’ tutkusundan yola çıkıp bu çekici konuyu hayal dünyasının yaratıcılığıyla süsleyerek ekstradan pazarlayan Steven Spielberg tarafından, 3D bakışıyla sunulma akılcılığında elden geçirilen ‘Jurassic Park’ da, bu kervana katılanlardan.
***
İnsanların hangi akla hizmet yeniden yaratmaya heveslendiklerine bir türlü akıl sır erdiremediğim dinozor üretme tutkusundan yola çıkıp 1993 yılında ilk ‘Jurrasic Park’ı çeken Spielberg, fosilleşmiş bir sivrisinekten çıkarılan dinozor kanındaki DNA'yı kullanıp nesli tükenmiş bu canlılara hayat veren Dr. Hammond'ın canavar parkını seyirciyle tanıştırmıştı.
Sinemanın dahi çocuklarından sayılan Spielberg’ün aslında kendi ham fikri olmayıp Michael Crichton’ın romanından uyarlanarak beyazperdeye taşınan ‘Jurassic Park’, o günlerde ortaya koyduğu farklı atmosferle ve özellikle güçlü efektleriyle dikkat çekmiş bir yapım olarak büyük gişe başarısı elde etmişti. Bu da iki devam filminin çekilerek bir üçleme olmasını sağlamıştı.
Şimdiyse dinozorların başrolde olduğu bu fantastik dünya, dinozorları belirginleştirmekten ibaret derinlik hissi ilavesi ve bununla uyum sağlaması için elden geçirilmiş ses efektleriyle yeniden sinemalarda…
***
Basın gösterimine elimde olmayan nedenlerden ötürü katılamadığım, ancak hem merakımdan ve belki de geçmişin anılarına üç boyutlu bir bakış atma isteğimin galip gelmesinden hem de arkadaş mecburiyetinden dolayı, sonrasında izlediğim ‘Jurassic Park 3D’, günümüz teknolojisinin gücü sayesinde zenginleştirilmiş görüntüleriyle karşıma çıktığında ilk aklıma takılan soru ‘Klasikleşerek belli bir değer kazanmış olan yapımı böyle bir tazelemeyle ortaya çıkartmaya ne gerek vardı’ oldu.
Sahi, Spielberg yaratıcılığını mı yitirdi de 20 yıl öncesinin dinozor dünyasına sardı? Hiç sanmam. Hem zaten yeni yazılan ve sinemaya uyarlanmayı bekleyen pek çok fantastik kitabın varlığını düşünürsek bu olgu pek anlamlı gelmiyor.
Belki de buna ihtiyaç duyulmasının arka planında, ileriki tarihlerde çekilmesi gündeme gelen serinin olası dördüncü filmine zemin hazırlama arzusu yatıyordur. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeme durumu da, ‘Jurassic Park 3D’nin başarısıyla ölçülecektir.
Yani bir anlamda son zamanlarda büyük rakamlarla ve ünlü isimlerle vizyona çıkarttığı yapımlardan beklediği verimi alamayan Hollywood’un piyasa yoklaması gibi… Akıllıca durmakta. Ne var ki, uyandırdığı bu izlenimden dolayı ‘Jurassic Park 3D’, geçmişi geçmişin tadıyla bırakmanın daha doğru olduğunu düşünen eski sinema müdavimlerine, üste para kazanılarak yapılan bir reklam gibi yansıyacaktır.
Buna karşılık ev sinemasında veya televizyonda izlememişler için ‘Jurassic Park 3D’, devasa yaratıkların âleminde insani duygularla gerilimin heyecanını üç boyutla buluşturan ilgi çekici bir deneyim de olabilir.
Diğer yandan, sinema tarihinde ‘mutlaka izlenmesi gerekenler’ listesinde yer alan yapımlardan olmasına karşın, kolay elde edilen başarının akılcılığıyla eşdeğer bir yaratıcılık olarak da görülebilecek ‘Jurassic Park 3D’de, yıllar öncesinin o ilk gerilim tadını yakalamak mümkün mü? Olaya buradan yaklaşırsak, bu noktadaki değerlendirme de büyük ölçüde kişinin sinemadan tat alma zevkine göre değişecektir. Yani anlayacağınız ‘Jurassic Park’taki dinozorların yeniden canlandırılma arzusundaki gibi yoruma açık bir konu filmin 3D hali.
***
Sinemasal anılara yolculuk yaptıran bu geçmişten günümüze uzantılı fantastik şov hakkında sözün kısası, öykü itibariyle bildik olduğundan heyecan ve sürpriz taşımadığı… Günü kurtarmak için gerçekleştirilen 3D adaptasyonundan da pek tatmin olduğumu söyleyemem. Yine de sivrisinekten yola çıkıp devasa yaratıklara uzanan macerayı, onların dünyasına biraz daha derinden dalarak yaşamak isteyenler ve nostaljiye hevesli olanlar için ‘Jurassic Park 3D’ salonlardaki çekici yapımlardan olabilir. Ayrıca ilk kez izleyecek genç jenerasyona Spielberg’ün sevimli ve bir o kadar da ürkütücü dinolarını derinlemesine tanıtıp doğanın insan eliyle kontrol edilemeyeceği mesajını etkileyici bir dille ispatlamak için de birebir!
Güçlerimizin, düşlerimizden daha az olduğunu gösteren ‘Jurassic Park 3D’nin bilimsel etiğe ve yaşama dair gerçeklerini algılamak üzere iyi seyirler…
Anibal GÜLEROĞLU