Ekranların en vazgeçilmez serisi olan, hatta ‘İşler Güçler’ sayesinde bilmeyenlere bile bildirilen ‘Rambo’nun kahramanı Sylvester Stallone, yaz döneminde vizyona sokulan ‘Cehennem Melekleri 2’ isimli yapımda yine bolca silahlarını ve biraz da şişirilmiş kaslarını konuşturmakta.
Stallone’nin erkeklerin idolü olan geliştirilmiş vücut yapısını, aksiyon ve şiddetle birleştirip ‘Cehennem Silahları’ serisiyle yeniden devreye sokanlar, 70 milyon dolar maliyetli yapımın getirisinden hayli memnun kalmış olacak ki kısa süre sonra ikincisini çevirdiler. Dahası şu aşamada üçüncüsünün cast çalışmalarını da başlattılar.
Yaz filmi olmasına karşın, bizdeki ‘yaz dizisine mahsus’ alaminüt senaryo anlayışının aksine, önce öyküsü yazılıp sonra özenle senaryolaştırılan yapımın nefes aldırmayan aksiyonunun dışında en büyük özelliği, eski tüfekleri bir araya toplaması.
‘Cehennem Melekler’nin lokomotifi olan Stallone, daha önce aynı filmde bir araya hiç gelmemiş olan en iyi aksiyon-macera filmi oyuncularını buluşturuyor. Sylvester Stallone, Jason Statham, Jet Li, Dolph Lundgren, Terry Crews, Randy Couture, Bruce Willis, Arnold Schwarzenegger ile kurulan ekibe dövüş sanatları efsanesi Chuck Norris ve Jean Claude Van Damme’ın yanı sıra ‘Açlık Oyunları’nda genç kızların gözdesi olan 22 yaşındaki Liam Hemsworth ile Scott Adkins da katılmış. İlk kadın Cehennem Meleği sıfatını Çinli oyuncu Yu Nan taşımakta. Görevi, erkek egemen menünün çeşnisi olmak.
‘Hepimiz tam müzeliğiz’ diyerek kendi kendileriyle dalga geçmeyi bilen ve rol ayrımcılığı yapmadan bir araya gelerek oyuncuların başrol egosunu sıfırlayan ekibin gençlik iksiri olan Billy(Liam Hemsworth), ‘Cehennem Melekleri 2’de göze hitap eden yegâne karakter! Stallone ve Schwarzenegger’in mask takmış gibi duran yüzleri, özellikle yakın çekimlerde görselliği bozan ve nasıl bu hale geldiklerini düşündüren unsurlar.
‘Ne rol olsa yaparım’ havasındaki başrol oyuncularının ‘yaramaz çocuk’la ortalığı dağıttıkları; ‘tak tak’la duvarları indirdikleri; motosikletle helikopter düşürüp kurşunun bittiği yerde mutfak tavalarıyla düşmanı etkisiz kıldıkları bir kurtarma operasyonuyla açılışını yapan filmde aksiyon doruk noktasında. Dağ bayır tırmanmakta birincilik, uzun bacaklı genç Billy’de olsa da hayatta kalıcılık bakımından şanslı kesim eski tüfekler…
Yaşamayı çok isteyen ve hak edenlerin ölüp, yaşamdan bıkanların ve hak etmeyenlerin hayatta kaldığı gerçeğini Stallone’nin dillendirilmesi belki de kaderin bir cilvesi… Bu sözler, eski tüfeklerle birlikte ABC kanalındaki Good Morning America programına ‘Cehennem Melekleri 2’nin tanıtımı için katıldığında, kaybettiği oğlunun ardından ilk kez konuşan Stallone’nin acısını dışa vurmakta adeta.
‘Cehennem Melekleri’, ‘Stars Earn Stripes’ ve militarizm…
Eğlenceyle kiralık askeri ekibin savaşını birleştiren ‘Cehennem Melekleri’ serisi, Amerika’da filmlerden televizyona taşan ve NBC’de yayınlanmaya başlayan emekli General Wesley Clark’ın yapımcılığındaki ‘Stars Earn Stripes’ isimli programın formatını da ele geçiren ‘militarist’ zihniyetin ürünü. Başkan yardımcısı adayından Muhammed Ali’nin kızına, ünlü isimleri askeri bir kampta toplayıp ağır silahların nasıl kullanılacağını ‘Savaş Eğlencedir’ sloganıyla insanlara öğreten ve bundan dolayı da ‘Savaşı meşrulaştırıp çocukları özendirmek’le suçlanan ‘Stars Earn Stripes’, Nobel Barış Ödülü sahiplerinin tepkisini çekti. Başından sonuna silahların konuştuğu ve müdahalelerin insancıl gösterildiği bu film de o programla aynı potada. Kim bilir belki de savaş karşıtı örgütler buna da müdahale eder…Mi acaba?
Başka ülkelerin topraklarında baskınlar düzenleyerek sözde dünya barışını koruyan özel ekibin işvereni, parayı konuşturan herkes olabiliyor. Eski tüfekler, zengin bir Çinliye veya Arnavutluk’taki madende gizlenen beş ton plütonyumun peşine düşen Şirket denilen ABD gizli istihbaratına hizmet verebiliyor. Sorunları, tereyağından kıl çeker gibi halletmelerine bakıp böylesi gücü biz de kiralasak nasıl olur acaba diye düşünüyoruz.
Galibin bilindiği yapımda heyecan yok ama simgeler çok. Düşmanın simgesi, şeytanın hayvanı olan keçi… Demokrasi dağıtmak adına savaşı mubah sayıp demokrasiyi yerle bir etme hakkını kendinde bulan demokratların paralı askerlerininkiyse, kurukafa. Chuck Norris ise milliyetçi-militarist fikirlerin temsilcisi olarak Ruslar tarafından soğuk savaş döneminde oluşturulan Amerikan kasabasının alaycı ortamında açığa çıkan ‘Yalnız Kurt’…
İlk film gibi, baştan sona ABD militarizmine övgü olan yapımda Billy the Kid vasıtasıyla Afganistan gibi ülkelere gönderilen ABD askerlerinin, kimi zaman kaderlerine terk edilmelerine ya da komutan hatasıyla ölmelerine değinilse de bu özeleştiriye aldanmamak lazım. Çünkü bunun gerekçesi, ‘Haci olarak tanımladıkları yerel sivil halka zarar vermemek’ gibi ulvi bir amaca dayandırılıyor neticede. İlkel ortamlarda verilen düşman(!) güçlerinin aptalca avlanmaları, çoluk çocuk demeden harcayan Rusların elinden köylülerin kurtarılması da, bu insani savaşçıların kurukafa simgesinin uğuruyla gerçekleştirdikleri bir böbürlenme sadece.
Koyun gibi ölmekle erkek gibi ölmek noktasında, klasik dövüşü öne çıkartan ‘Cehennem Melekleri 2’, silahların atılıp çıplak elle kozların paylaşıldığı sekanslarda Endonezya yapımı olan ve Hollywood versiyonu için heveslenilen ‘Baskın’ filminin temasını hatırlatmakta. Bu klasikleşme, ‘Yoksa tüfeği çıkartıp mertliği bozanlar yeniden mertleşmeye mi çalışıyor’ düşüncesini akıllara getiriyor. Tabi, imkânsızlığını da peşi sıra…
Sözün kısası, üçüncüsünün kadrosu için kolları sıvayan ve Clint Eastwood, Harisson Ford, Nicolas Cage, Wesley Snipes gibi isimler üstünde duran yapımcılar, barış yanlılarına inat savaşı ve silahların gücünü daha da çekici kılan ‘Cehennem Melekleri 2’ filmiyle aksiyon tutkunlarını fazlasıyla doyurmayı başarmış. Öyküsü bildik olan buna karşın başarılı kurgusu ve havada kalmayan gerçekçi dövüş sahneleriyle farkını ortaya koyan yapımda ‘Ver coşkuyu’ misali müzikle harmanlanan aksiyon öylesine yoğun ki, havaya girip ‘Viva America’ diye haykırarak silah kuşansanız yeridir!
Bu etkileyici motivasyondan alınan ivmeyle yakında bizim ekranlarda da ‘Stars Earn Stripes’ formatında eğlencelikler(!) çıkarsa şaşmayalım. Nasılsa içki kadehi ve dumanı buram buram tüten sigara buzlanırken silahları göstermek serbest!
Anibal GÜLEROĞLU