Hayatımızın her evresi yarışmalarla doluyken televizyon dünyasının da en az diziler kadar yarışmalara yönelmesi ve izleyicinin de bunlara rağbet etmesi gayet doğal. Bundan dolayı sürekli her zevke hitap edecek türden yeni yeni işler çıkıyor karşımıza. Kimi kendini sevdirip tutunuyor, kimisi de birkaç bölümde hesabı kesiyor. Ancak çeşitli formatların yerlileştirilerek ekranlarımızda yer almasına karşın aralarında ekstra bir yön bulmanın neredeyse imkânsız olduğunu da unutmamak gerek. İşte o nedenle şöyle baştan sona ilgiyle izlemişliğim yok. Esasında bilgiye dayalı olanların dışında, yarışmalarda yaşananların şovdan-danışıklı dövüşten ibaret olduğu düşüncesi de zihnimde ağır basmıştır her zaman. Hoş, yabancılarda da örneklerine rastladığımız üzere, bilgi yarışmalarında dahi al takke ver külah olabiliyor ya… O da ayrı bir konu. Öte yandan yarışmanın kendini izlettirebilmesi için farklı bir tat hissettirmesi de önemli.
Anlayacağınız bir şarkı yarışmasını sonuna dek beğeniyle izleyeceğimi söyleseler ‘Şaka yapıyorsunuz’ derdim. Lakin jüriyi oluşturan ve yarışmacıların koruma meleği konumunu üstlenen Kibariye ile koruma dışı kalanların eleyicisi pozisyonunda olan Serdar Ortaç’ın işbölümündeki mükemmel uyumu, Çağla Şikel’in ölçülü-kibar sunuculuğuyla buluşturarak FOX TV izleyicisinin huzuruna çıkan En İyi ‘Ben Söylerim’, bana bu ilki yaşattı! Zira alışageldiğimiz şarkı söyleme yeteneğini ölçen programlardan olmayacağını ilk bölümünden ortaya koyduğu performansla kanıtlayarak gönlümü çeldi. Şimdi bu performansı yaratan özellikler neler bakalım...
'BEN SÖYLERİM'İ FARKLI ÖZELLİKLER
AB’de ikinci, Total’de dördüncü sırada yer alarak iyi bir başlangıç yapan ‘Ben Söylerim’, 25 Film’in yapımcılığında yüzde yüz yerli format olarak ekrana taşınan bir yarışma. Tabii bu yüzde yüz yerlilik onu farklı kılan özelliklerinden sadece bir tanesi.
Yarışmacıların 30 saniye boyunca sergiledikleri canlı performansla düet havasına bürünen yarışmanın diğer keyif verici yönü, Kibariye ile Serdar Ortaç’ın hem sohbetleri hem de müzikleriyle yaptıkları katkı. Kibariye'nin deyişiyle... Her ikisi de mesleklerinde tam pişik!
Öte yandan yarışmacıların ses kalitesi de, seçimlerin hakkını vererek yapıldığının göstergesi. Bu noktada özellikle hoşuma giden detay, yarışmacılardan birine kendi sahne kadrosunu teklif eden Serdar Ortaç’ın finalde asıl seçimi izleyiciye bıraktıracak türden tercih yapması. Böylece para ödülünün sahibi, jüri kararıyla değil stüdyodaki izleyici puanıyla belirlendi.
Ve programda insan faktörünün öne çıkması da onu, diğer ses yarışmalarından ayıran unsurlardan. Hani Amerikan filmlerinin bol efektli, bilgisayar destekli filmlerinin mekanik havasına karşın Avrupa sinemasının insan faktörüyle yürüyen yapımları içeriği daha fazla hissettirir ya seyredene… ‘Ben Söylerim’in atmosferi de işte o hesap!
Sonuçta; Dizilerin yeni yıl yokluğunda ekrana çıkma akılcılığıyla izleyiciyle buluşan ‘Ben Söylerim’, TV 8’in ‘O Ses Türkiye’sine ciddi bir rakip. Bu rekabette onu güçlü kılacak en önemli özellikse, performansından değerlendirmesine, baştan sona samimi bir havada geçiyor olması!
Umarım yarışmanın ilerleyen bölümlerinde bu samimiyetten ve doğallıktan ödün verilmez de kazanılan başarı aşağıya çekilmez. Tabii bu noktada o günün dizilerinin devreye girerek rekabeti kızıştırması ve sıralamayı değiştirme ihtimali de var hesapta. Dolayısıyla ‘Ben Söylerim’ şu an için ekranın en samimi yarışması olmakla ve başarılı çıkış yapmakla birlikte, reyting savaşında işi hiç de kolay değil. Reytingi daim olsun diyelim…
Anibal GÜLEROĞLU