Yaz dizileri birer birer ekranda boy gösterirken ekranın mevcut yapımları da ya reytinge yenik düşüp veda ettiler ya da sezon finalleriyle tatile gittiler malumunuz.‘Yazlık’ yapımlar ne oranda başarıyı yakalar, yazdan sezona sarkar mı? İzleyip göreceğiz. Öte yandan yeni sezonda tekrar boy gösterecek yapımların nasıl bir sezon finaliyle ara verdikleri bana göre çok daha önemli bir konu. Zira tatile giderken izleyicide bıraktıkları duygu yeni sezon performansları için avantaj konumunda.
Hal böyleyken izleyici ilgisini yeterince çekemeyip yolculuklarını sonlandıranları ‘Geçmiş olsun’ diyerek uğurlayıp yaz dizilerini kendi klişe süreçlerine bırakırken sezon finallerini yapanlar cephesine odaklanıyoruz… Ki, bu noktada en ‘adil’ sezon finalini gerçekleştirerek ‘Herkes hak ettiğini nihayet buldu’ dedirtip yeni sezon için elini şimdiden güçlendiren ‘Kardeşlerim’ dizisi dikkatimizi çekiyor öncelikle.
HERKES HAK ETTİĞİNİ BULDU
Arkada bıraktığımız sezonun dizileri genelinde performans değerlendirmesi yaptığımızda hiç de kötü bir sezon olmadığını söyleyebiliriz ilk etapta. Zira bize sunulan içeriklerin ve oyunculukların çıtası eskiye kıyasla daha yüksekti. Gerçi bu yapımlardan hepsi hak ettiği ilgiyi göremedi ama yine de izleyiciye daha iyiyi verme gayreti açık seçik belliydi. Öte yandan yerli dizi klişeleriyle, duygulara oynayan dramatik abartılarla başa güreşenler de vardı elbet. Nasıl ki ‘Kardeşlerim’ de bu formülle başarıyı yakalayanlardan oldu bir kez daha.
Hayatın karşılarına çıkarttığı tüm zorlukları kimseden yardım almadan ve yersiz gurur abartısıyla diklenerek çözme marifeti sergileyen… Bu süreçte başlarına bin bir türlü bela getirerek acıların dibine vuran… Önlerine çıkan her fırsatı ve para kaynağını mundar eden… Düşman başına bir yengenin kötülükleriyle cebelleşip drama dram demeyen… Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de okuldaki yüksek doz psikopatlarla çatışıp aşk meşk hallerini bir dargın bir barışık sürdürmeye çalışan ‘Kardeşlerim’ yeri geldi hoşluklar yaşattı, yeri geldi sergilenen mantıksızlıklarla ‘Yeter ama’ dedirtti bolca. Ancak tüm bu olumsuzluklar bu sezonun final bölümünde sıfırlandı. Çünkü herkesin hak ettiğini bulduğu bir gelişim yaratılmıştı sezon finalinde.
Şöyle ki; Evlerinde lüks içinde yaşayıp sırf bu rahat düzenleri bozulmasın diye erkeklerin kendilerini soktuğu onursuz durumlara eyvallah diyen kadın profilinin temsilcileri olarak bizlere sunulan Nebahat, Ayla gibi karakterler nihayet ‘aptal sarışın’ tiplemesinden kurtuldular. Erkeğin dümenleri karşısında aklını kullanıp dimdik ayakta durabilen kişiliklere dönüştüler. Bu evrede Suzan’la birlikte hareket eden bu ikili nasıl bir çırpıda Akif’in başkanlığını düşürüp onca mala alıcı buldu diye mantık sorgulamasına girilebilir kuşkusuz. Dahası bu kadınların ahlaki yönden sütten çıkmış ak kaşık olmadığı da bir gerçek. Keza Nebahat’in psikolojik tedaviye yolladığı kızını hiç umursamıyor olması… Suzan’ın bir çanta dolusu parayla kaçan kızı Harika’nın ardından pek dertlenmemesi ve arayışa girmemesi ayrıca sorgulanması gereken annelik halleri olarak orta yerde durmakta. Ancak burada önemli olan senaryonun güzelleşmeden başka şeye aklı ermeyen ‘aptal kadın’ imajı çizmekten vazgeçip kendisine yapılanların bedelini ödeten güçlü ve akıllı kadın profillerine yönelmiş olması. Dolayısıyla bu üçlünün havuz keyfindeki yapmacık mutlulukları bile sezon finalindeki adalet dağılımı açısından yeterince tatmin edici.
‘Kardeşlerim’in ‘şirinleştirilmiş kötülük abidesi’ konumundaki Akif cephesine baktığımızda… Onun da layığını bulduğu bir sezon finali olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yılların iş kurnazı olan Akif’in varını yoğunu hatta hayat sigortasını dahi yardımcısının tek bir sözüne güvenerek çelik işine yatırması… Yatırımını garanti altına almayı akıl etmemesi… İlaveten yönetim kurulunun kendisini başkanlıktan kolayca alıp şirket mallarını satmasını engelleyecek bir düzen kurmadan kendini garantiye aldığını düşünmesi… Velhasıl düzenbazlıkta ve belalardan sıyrılmada rakip tanımayan Akif’in abuk sabuk bir biçimde iflası, işin özünde hiç mantıklı durmasa bile, yüreklere su serpen bir gelişme oldu. Onun sıfırı tüketmiş biçimde park kaldırımına oturması, yaptığı kötülükleri aklına getirmesi ve beş liralık sadaka parasıyla kalakalması sürekli iyilerin kaybettiği dizide ‘eden bulur’ duygusunu hissetmemizi sağlayan güzel detaylardı.
Yine de gönlümüz, kendisini idol olarak gören junior psikopat Tolga’nın bile kapı dışarı ettiği, Akif’in yeni sezonda bir formül bulup küllerinden doğmasından yana. Çünkü şirinleştirilmiş kötülükleriyle dizinin ivmesini güçlendiren Celil Nalçakan’ı izlemek çok keyifli.
Hapiste yatan, ardından Orhan tarafından terk edilen Songül’ü mucizevi bir biçimde hamile bırakan… El çabukluğu marifet kıvamında krediyle-borçla para buldurarak yıldırım hızıyla oturdukları evle kümesi satın aldıran dizinin sezon finalinde en mutlu ettiği kesim kuşkusuz ‘Kardeşlerim’in dramatik üçlüsü… Yani Ömer-Asiye-Emel!
Kendilerini sürekli sokağa atan… Kardeşlerin paralarına konan… Onlara bir kap yemeği dahi çok gören… Emel’i, kendi oğlunu kurtarmak için, başkasına veren… Sürekli kötülük peşinde koşup çıkar hesapları yapan yengeleri Söngül’ün her yaptığını sineye çeken sevgi ve gurur pıtırcığı kardeşleri nihayetinde bir kez daha sokakta bırakan senaryo, bir gecelerini daha aç ve açıkta geçiren Ömer-Asiye-Emel üçlüsünün talihini nihayet güldürdü. Piyangodan çıkan çok zengin ve hasta babaannenin talih kuşluğuyla zengin ve ihtişamlı bir hayatın kapılarını aralayan kardeşler aynı zamanda okudukları kolejin de sahibi konumuna geldiler. Eh yani onca dramın ardından böyle bir gelişimi fazlasıyla hak etmişlerdi doğrusu. İçimiz şişmişti bu üç kardeşin acıların çocuklarına dönüşmelerinden!
Peki, bundan sonra ne olacak? Bu üçlünün elde ettiklerini yeni sezonda kaybetmeyeceklerini ya da babaannelerinin oyununu öğrenip ‘Nayır, nolamaz’ diyerek gurur ayağına basıp gitmeyeceklerini umuyoruz. Ama tersi de olabilir. Ne de olsa gelen kısmetleri tepmede, ellerine geçen paraları kaybetmede üstlerine olmadığı malum. Okula niye gitmediğini bir türlü anlayamadığımız Emel bile bir torba dolusu doları ateşe atmamış mıydı? Neyse bakalım göreceğiz… ‘Kardeşlerim’ bu zenginliği de abartılı dram uğruna heba mı edecek yoksa kıymetini bilip hikayelerini ona göre mi şekillendirecek.
SONUÇTA; Diğer dizilerin de kendilerine göre kayda değer sezon finalleri olduğu muhakkak. Ancak herkesin hak ettiğini bulma noktasında ‘Kardeşlerim’in yeri ayrı. Bundan dolayıdır ki ‘‘Karakterlerini hak ettikleriyle kavuşturan ‘Kardeşlerim’, en adil sezon finaline imza attı’’ diyoruz.
Böylece hep kötüler kazanır, iyiler ezilir mantığını yıkan gelişmelerin verdiği bu adalet ruhuyla yeni bölümler için izleme isteği uyandırıldığı da cabası.
Son söz Ömer Hayyam’dan gelsin… ‘Adalet kâinatın ruhudur’.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal