Ekran başındakilere hem kazandırmak, hem de keyifli dakikalar yaşatmak sloganıyla yola çıkan ‘Bay Tahmin’, coşkusunu tüm Türkiye’ye hatta sınır ötemize yayan bir yapım olmayı sürdürüyor. Murat Özarı-Fikret Engin ikilisi, ‘bomba’ gibi girişlerini yapıp nefes kesen konuşma temposuyla daldan dala atlayışlarını devam ettirdiği sürece bizim de zaman zaman programdaki ilginç ayrıntıları vurgulamamız kaçınılmaz oluyor. Oluyor da, söze başlamadan önce bir başka noktaya değinmem gerekiyor.
***
Hani illa ki herkesin sinir olduğu, arzuladığı ya da beğendiği üç şey vardır ya… İşte ben de bomba programın detaylarına girmeden, ekranlarla ilgili sinir eden üç şeyi saptamak istiyorum.
Birincisi; daha önce farklı kanallarda defalarca oynatılan sinema filmlerinin bir başka kanalda ‘TV’de ilk kez’ ibaresiyle oynatılıp ekran başındakilerin aptal yerine konması.
İkincisi; izleyici alışkanlığını umursamadan, dizilerin yayın saatleri ve günleriyle sürekli oynanması.
Üçüncüsü; sevilen ve ilgiyle izlenen bir yapımın, bırakın gecenin ilerleyen vaktini, günün ilk saatlerinde yayına sokulması.
İşte beni sinir eden üç şey içinde ‘Bay Tahmin’ ile ilgili olanı da bu! Denilebilir ki, kaydet sonra izle… Dizi ya da film olsa neyse de, böylesi bir şovun coşkusunu canlı canlı yaşamak varken ertesi güne bırakmak hiç olur mu? Tadı kaçar. Bundan dolayı, ‘Abartın efendiler abartın’ diyen Özarı misali, sesleniyorum yöneticilere…
Yayın saatini, ölü kuşakta reyting için geç vakte koyun ama bu kadar da abartmayın. Hiç olmazsa bir saat öne çekin. Özellikle her geçen gün bu programa ilgisi artan hanımlardan gelen bir istek olarak bunu dikkate alın.
Elçiye zeval olmazmış. İletilen izleyici görüşleri, o saate kadar ayakta kalmakta zorlanıldığı yönünde. Hele ki, ‘Bay Tahmin’den önceki programın mızmız temposunda uyanık durabilmenin zorluğu meydandayken.
Görünümüyle parlayan Özarı’dan parlak öneriler
‘Yarın artık bugündür’ usulü start alan ‘Bay Tahmin’, bu hafta YGS üstüne bomba gibi tüyolara odaklanan anonslarıyla, özellikle sınavcıları beklenti içine sokmuştu. Nitekim twitlerin çoğu da bu bekleyişin sabırsızlığını taşıyordu.
Öyle ki; haftalardır göze batan berduş görünümden kurtulup yeniden eski parlak haline kavuşarak ‘Ohh…’ dedirten Murat Özarı’nın, sütlü kahvenin migrene zararlarından Mourinho’ya hediye edilen sucuk-pastırmaya gönül gezdirdiği dakikalarda ekran başında tüyo ve tahmin bekleyen garibanlardan kimi banyoya attı kendini, kimi de ‘YGS tüyolarına gelin abi’ diyerek twitter’dan isyanlarını dile getirdi.
Sergilenen performansla, ‘Bu saatte nasıl bir enerji patlaması böyle’ dedirten tahin ile pekmezle aynı enerjiye sahip olamayanlar, Fikret Engin’in işaret ettiği gibi son üç dakikada gelecek tahminleri ve üç seçenekli YGS doping formülünü Murat Özarı’nın ağzından kopartabilmek için gözkapaklarını açık tutmaya gayret ededursun bizim süper ikili kuru fasulyenin nimetlerinden kopamıyordu bir türlü.
Hayli janti duran yavruağzı kravatıyla huzur bulamayıp sürekli oynayan, düzelten Murat Özarı’da, ağzı sulanarak bahsettiği kurunun açığa çıkartacağı doğal gaz için de çözüm hazırdı. YGS’den önce baklagilleri adaylara yasaklayan Özarı, değme gurmelere taş çıkartacak yemek sohbetinde enginarı, gaz giderici olarak tavsiye etti. Bu arada Fikret Engin’in de enginarın faydaları hususundaki katkısını unutmayalım.
Gözünü, önündeki bilgisayardan alamayarak günümüz modasına ayak uydurduğunu ispatlayan ve Murat Özarı’yı isyan ettiren Fikret Engin, enginarın kalbe yararlı olduğunu söyleyip gurmeliğin yanı sıra doğal şifacılıkta da ağırlığını hissettiren Özarı’nın bilgi eksikliğini giderdi. Enginarın yararları konusunda bizim de ilavemiz, beyin yorgunluğuna iyi geldiği, dinçlik verdiği ve ishali kestiği yönünde… Geç saatte ‘Bay Tahmin’ izlemek isteyenlere dinçlik açısından tavsiyemizdir.
Masrafsız zamparalık nasıl olur?
‘Merhamet’ tutkusunda Özgü Namal’dan Moskof Recep’e geçen Özarı’nın dizinin bu karakteriyle ilgisi, ‘zamparalık’ ayrıntısında…
Zamparalığın; benzin, lüks yemek ve hediye gibi harcama kalemleriyle sıkı sıkıya bağlantılı olduğunu anlatarak bilgisini ortaya döküp, balkonda sigara içme kılıbıklığıyla ters düşen bir durum yaratan Özarı’ya göre kapı komşusuyla yapılan zamparalık en masrafsızı. Kuşkusuz zamparalık tavsiye edilmez ama…
Moskof Recep’i bundan dolayı kınayıp ‘utanmaz karakter’ olarak etiketleyen Özarı’nın da dediği gibi gerçekten bu karakter oldukça başarılı. Öte yandan ekranın yeni ‘kötü baba’sı profilini sergileyen Moskof Recep’in zamparalığı masrafsızlığın da ötesinde… Recep Efendi, komşusunun karısını götürdüğü yetmiyormuş gibi rakısını, yemeğini de lüplüyor! Ohh, ne âlâ…
Dizidekine karşın gerçek hayatta yeni yetme gençlere bakıldığında da aynı durum görülmekte aslında. Kızların, erkeklerden daha çok harcadığı aşikâr. Hoş, kadınların erkeklere askıntı olması ve adamları kaybetmemek için masrafları üstlenme modası, ileri yaşlarda da pek farklı değil.
Kadınlar mı fazla erkekleşmiş, erkekler mi kadınlaşmış aklım ermiyor. Dolayısıyla herhalde Özarı’nın bahsettiği ‘masraflı zamparalık’ durumu sadece, yaşlı erkek-genç kadın ilişkisinde geçerli, diye düşünüyorum.
Ve bomba tüyolar…
‘Nein’ diyerek simit atılmasını yasakladığı martılarla yarenlik ettiği balkonda zatürree olmaktansa sigarayı bırakmasını tavsiye edeceğim Murat Özarı’nın, yürüyüş yaparken telefonu elden düşürmeyen sportif bayanları hedef tahtasına koyduğu gecede ‘Verin şu tavsiyeleri yatacağım’ isyanı ayyuka çıkınca bomba tüyolara da nihayet geldi sıra.
Bu noktada, parantez açıp ‘Hay gözünü seveyim’ dedirten eleştirideki telefonlu kadınların amacının aslında spor değil özenti olduğunu hatırlatarak, yürüyüş esnasında sigara içenlerin varlığını da ilave etmek isterim. Maksat, hemcinslere ve karşı cinslere gösteriş olduktan sonra yozlaştırmada sınır yok nasılsa.
Araya kaynak saptamamızın ardından Özarı’nın tüyolarına gelirsek öne çıkan ayrıntı, ‘soğan’ın nimeti! Ama peşinen söyleyeyim bu haftaki püf noktalarını gözüm pek tutmadı.
Üç seçenekli tüyolardan ılık banyo, hart diye ısırılacak elma ve yeşil çay sonrasında cenin pozisyonundaki yatışta başparmağın yanındaki tırnağa yapılacak masaj reçetesi hayli zahmetli… İnsan bunca şeyi yaptıktan sonra uykusu varsa da kaçar bence. Hem elmanın ve yeşil çayın idrar söktürücü olduğunu da unutmamak gerek. Bu formülü uygulayan ihtiyaç gidermeye kalkmaktan uyumaya fırsat bulamaz.
İkinci formül, sırtüstü yatıp dili hareket ettirmemek. Dil, rahat ederse kişi rahat uyurmuş. Bunu fazlasıyla garipsedim doğrusu. Kim, yatağa girince dilini oynatır ki, diye soracağım ama ucu muzurluğa varır diye sormuyorum.
Üçüncü öneri de, kavanoz içinde gün boyu bekletilen bir baş soğanı koklamak ve yatarken başucuna koymak. Fikret Engin bunu beğense de, soğan kokusunda uyumanın pek mümkün olacağını sanmıyorum. Gerçi, toplu taşım araçları başta olmak üzere en nezih ortamlardaki insanlar bile sarımsak koktuğundan, çoğunluk rahatsızlık hissetmez. Ancak soğan, sarmısak gibi besinlerin kimi tiroit hastalıklarıyla ters düşmesi de olası… Ki bu da yaratacağı öksürükle uykuyu iyice dağıtacaktır.
Uyuma zorluğu çeken kadınlara önerilen Marlene Dietrich formülündeki çavdar ekmeği, soğan ve sardalye balığını yatmadan önce yeme önerisine gelince… Bu üçlü, hazım konusunda oldukça zahmetli besinlerden oluşmakta. En basitinden soğan zarlarının mideye zararı bilinen bir gerçek ne de olsa. İlla denerim diyenler kendi bilir.
Sucuklu yumurta yerine Türkiye PTT Ligi geldiğinde yatağa yollandığım ‘Bay Tahmin’de, Kayserispor yazmakta direnen ekip görevlisine tahin-pekmez Murat Özarı’dan… İmtihan bolluğu yaşanan ülkemizde, küçüklükten bağışıklık kazanıldığı düşüncesiyle, sınavcı arkadaşlara soğan koklamak yerine, çalışmanın güveniyle zihni boşaltıp normal günlük tempoda yatağa girme tavsiyesi benden.
Hem asıl stres, üniversiteye girişte değil, oradan mezun olduktan sonra… İşi bulmanın ötesinde kurtlar sofrasında yer alabilmek ve yerini koruyabilmekte! Bunu giderecek formül de ne soğanda, ne banyoda, ne de bi yere masajda. Bu aşamada ‘Adamın kadar adamsın’ derler insana.
Laf lafı açtı, ipin ucu yine kaçtı. Rahat bir uyku için ‘bi yere’ yapılacak masaj tarifi arası, bayanları temsilen şahsıma teşekkürlerini sunan Murat Özarı ile ekürisi Fikret Engin’e bimukabil teşekkürü borç bilerek ve Özarı’nın YGS’ye girecek oğlu nezdinde tüm sınav maratoncularına başarı dileklerimizi ileterek koyalım noktayı.
Anibal GÜLEROĞLU