Baharın gelişiyle hormonların yükselişe geçişi gibi, bugünlerde seks ve cinsellik olgularının tavan yaptığı filmler beyazperdede birbiri ardına boy göstermeye başladı. Hani içerikleriyle olumlu bir mesaj verseler neyse ama bırakın kayda değerliği, aksine sakıncalı sayılabilecek durumdalar. Seyirci çekmek adına iyi olan bu özellik, başıboşluk adına hayli kötü. Tutuculukla uzak yakın ilgimiz olmadığı ve sansürün her türünü şiddetle kınadığımız halde toplumumuzun bu özgürlüğe pek de hazır olmadığı bir gerçek! Hele ki, Eurovision’un lezbiyen öpüşmesinden mütevellit yayınlanmayışı, Yeşilçam filmlerinin bile ekranda sansüre uğrayışı ortadayken.
Sabun köpüğü gibi uçup giden ve görselliğin ötesinde bir şey ifade etmeyen yapımların özellikle gençliği cezp etmeye yönelik bir örneği, ‘Bahar Tatili/Spring Break’!
***
Hayli kışkırtıcı başlangıç yapıp kamerasını kıvrım kıvrım çıplak bedenler arasında dolaştıran ‘Bahar Tatili’, Elvis’ten özgürlük mücadelesine geçen ders sürecinde çizilen penis resmiyle daha ilk andan yol haritasını belli ediyor.
Cinsel objelerle ders kaynatan kızlara karşı bir başka pencere açıp Hz. İsa’nın yolundan gidip âminler eşliğinde ders yapan sınıfa bakış attıran film, buradaki Faith isimli karakterinin tutuculukla uçarılık arasında sıkışıp kalan kişiliğini de izleyiciye tanıttıktan sonra şenliğini başlatıyor.
Herkes ‘Bahar Tatili’ne çıkarken okulda kalmak istemeyen uçuk kaçık kızların para bulmak için giriştikleri soygunla gelişen öyküde kumar, uyuşturucu, alkol ve seks konusunda alabildiğine serbestlik hâkim. Özgürlükte sınır tanımayan bu üç kızın yanına, din dersi öğrencisi uslu kız motifini de yerleştirmeyi ihmal etmeyen senaryonun hedefi, her gün aynı şeyleri yaşamanın insanı üzdüğü ve bundan dolayı farklılıklar aramak gerektiğini işlemek.
‘Her deneme bir çıkış yolu sağlar’ mantığıyla yaşatılan ‘Bahar Tatili’nde bu insani kaçış için seçilen mekân, Florida. Kumsalları ve pansiyonları dolduran gençlerin, rap müzik eşliğinde yaşadıkları çılgın eğlenceleri ‘Her ne pahasına olursa olsun tatilde tek kalan olmamak’ adına hoş gösteren süreç, bir polis baskınıyla kırılıveriyor.
***
Göstermelik tutuklamaları, yeni sürecini başlatmak için kullanan ‘Bahar Tatili’, bir anda mutlu tatil tablosunu yırtıp, kendilerini bulmaya çalışırken girdapta kaybolanların, ‘Bunlar neden oluyor’ sorgusuna dönüşüyor. Bu sorgudan kurtarıcı gibi doğan karakter ise dişlerinin madeni görünümüyle hayli itici duran Alien (James Franco)…
‘Bahar Tatili’nin suç ve pişmanlık evresini geliştiren kurtarıcılığın erkek egemen dünyasında varılan noktada son sözü söyleyen kızlar olsa da, çekim teknikleriyle cazibesi artırılan yaşanmışlıkların gerçek hayatla bağdaşması oldukça zor. Bu da hevesleri uyandıran ve geri dönüşlerle işlediği öyküyü masal gibi veren filmin en büyük eksisi!
Eğlencede dibe vurup suyunu çıkartanların yaşamını, teenage üslubuyla işlemeyi seçen ve gişeye oynayan yönetmen Harmony Korine, bu amacı doğrultusunda Selena Gomez, Ashley Benson, Vanessa Hudgens üçlüsünün vücutlarını alabildiğine kullanmış. Mutluluğu ve yaşamı, uyuşturucuyla seks kıvamına indirgemeyi, kızların beden teşhiri üstünden yapan yönetmen, bu uğurda suç işlemeyi hoş gösteren bir tarz sergilemekten kaçınmamış.
Kamera açılarıyla ve tekniğiyle iyi bir iş çıkartan yönetmen Korine, aynı zamanda ‘Freaks and Geeks’ dizisiyle oyunculuğa adım atan ve 127 Saat ile ödülleri toplayan James Franco’nun cazibesinden son damlasına kadar faydalanmış. Onun çekiciliğini kızların çıplaklıklarıyla bütünleştirip rap müziği eşliğinde klip gibi çektiği filmini görsel efektlerle öyle bir allayıp pullamış ki, yasadışı ortamlar dahi imrenilesi cennete dönüşmüş. Zenginlik, lüks, güç, para-pul, seks, özgürlük… Aşk ve sevgi derseniz o da, Alien’in ve erkekleri paylaşmakta sakınca görmeyen kızların dudaklarında ziyan olsa bile, kendi çapında mevcut. Daha başka ne istenebilir ki?
Hal böyleyken yetişme çağındakilerin sergilenen coşkudan ve cinsellikten etkilenip özenmesi işten bile değil. Kadın bedeni üstünden alınan uyuşturucu, seksi çağrışımlar yaratan hareketlerle kızlara içirilen içki, Alien’in yatağını paylaşan ve Charlie’nin meleklerini andıran üç maskeli fıstığın silahlarla verdikleri pozlar bu özendiricilikten birkaç ayrıntı… Zaten filmin tamamı böylesi sahnelerden ibaret olduğundan tek tek sayarsak ‘Bahar Tatili’ni hepten deşifre etmiş oluruz. İyisi mi ‘Anlayana sinek saz’ diyerek gerisini bırakmak.
***
‘Her kefaletin bir bedeli vardır’ yaklaşımıyla olaylara yön veren ‘Bahar Tatili’nin en kafa karıştıran yanı, finalindeki mantık!
Bu noktada, sergilenenlerin olabilirliğini tartışmıyorum bile. Zira bana göre değme nişancılara taş çıkartan kızların yaptıkları imkânsız bir son. O nedenle asıl vurgulamak istediğim, çıplaklığı ve seksi odak noktasına alıp, başından sonuna gençlere tatilde yaşanabilecekleri gösterirken bir tür uyarı gibi de duran filmin, finalinde kafa karıştırıcı bir mesaj ortaya çıkartması.
‘Yapanın yanına kar kalır. Pes edip giden, ahlaklı davranan da zararlı çıkar’ yorumuna sebep olan bu final mesajı rahatsız edici. Şiddeti ve diğer yozlaşmışlıkları, sözcükler ve çıplaklıkla donatılmış yumuşak geçişlerle verip, sarkıntılık edeceği çocuğu çikolatayla kandırmak isteyen tecavüzcü durumuna düşen ‘Bahar Tatili’, afişinden fışkıran cinsellikle gençleri çekeceğinden izlemeye niyetlenenlerin bu ayrıntıya dikkat etmesi önerilir.
Anibal GÜLEROĞLU