SON ÇIKIŞ’TA SENARİSTLER NEDEN DEĞİŞİYOR?
Şimdilerde oyuncularıyla röportajlarımı paylaştığım ‘Son Çıkış’ dizisi henüz yayına girmeden dikkatimi çeken bir yapım oldu. Çünkü büyük sorumluluk gerektiren bir konuyu kapsıyordu. Bunun altından kalkabilmek için de sağlam bir senaryo gerekliydi. Nitekim ilk bölümün ardından düşüncelerimi bir köşe yazısıyla paylaşıp eksiklikleri vurguladım. Sonra dizide senarist değişikliğine gidildiğini duydum.
Dizi aşama kaydederek dokuzuncu bölüme geldiğindeyse ‘‘Son Çıkış’ta Taşlar Yerine Oturuyor’’ başlıklı bir yazı daha yazdım. Bu kez görüşlerim olumlu yöndeydi. Nitekim bu bölümün yaratıcısı, Eda-İhsan Aydın’dan da teşekkür satırları geldi.
Ancak ‘Önceki bölümleri izleyerek yaptığımız tespitler sizin 9. bölümden sonra yazdığınız yazıdaki tespitler ile aynı. Yani çok doğru tespitler yapmışsınız’ değerlendirmesiyle başlayan satırların devamında dizinin gidişatıyla ilgili yaptıkları tespitleri ayrıntısıyla paylaşan Eda Hanım, bu tespitler doğrultusunda yarattıkları gelişimi ‘8. bölümden sonra diziye son derece hareket ve heyecan getirdik. Mantıksızlıkları ortadan kaldırdık’ cümlesiyle izah etmişti. Bundan daha güzel bir şey olamazdı tabii...
Ama ‘Neticede siz bizi, yaptıklarımızı gayet net anlayabilmişsiniz. Sizin yazınız içimizi soğuttu’ cümlesiyle şahsımı da gururlandıran mektupta asıl çarpıcı detay satırların devamında çıktı ortaya.., Ki bu da, senaristlerin 10’uncu bölümü hazırlayıp 11’incisinin tretman’ını yarıladıklarında diziyle ilişkilerinin kesildiğini öğrenmeleriydi! Bunları okuyunca üzüldüm açıkçası. Zira gayet olumlu bir konu gidişatı başlamıştı dizide.
Peki, ‘Son Çıkış’ın senaristlerinin bir kez daha ayrılmasına, daha doğrusu gönderilmesine sebep olan neydi? Yapımcıların, inisiyatifi yönetmenlere bırakması mı? Senaryonun, projenin yola çıkış maksadıyla uyuşmaması mı? Yoksa yönetmen egosunun, inatlaşma sürecine girip, senaristlere galip gelmesi mi? Belki de tamamı birden!
Konuyu sıcağı sıcağına köşeme taşımak istedim. Ancak karşı tarafın görüşünü alarak bunu gerçekleştirmek daha doğru olacaktı. Zira dizilerde nihai nokta yapımcının takdiriydi ne de olsa! Dolayısıyla bu gelişme hakkında ‘Son Çıkış’ın yapımcısı Estet Film’den Ömer Kalli Bey’e durumu yansıtıp konuya açıklık getirebilecek iki soru yönelttim. Sağ olsunlar geri çevirmeyip cevapladılar.
1-Merhaba Ömer Bey. ‘Son Çıkış’ta bir kez daha senarist değişimi yaşandı. Bana da yansıyan bu konu hakkında görüşünüzü almak istedim. Senaristlerin yollanmasının gerekçesine açıklık getirebilir misiniz?
Sayın Anibal, öncelikle içtenlikle sunduğunuz görüşler ve sorularınız için teşekkür ediyorum. Belirttiğiniz üzere, sosyal sorumluluğu yüksek bir dizinin yapımı için çalışıyoruz. Toplumu yakından ilgilendiren bir sorunu, bağımlılık sorununu, her yönüyle işlemeye çalışmak diğer diziler arasında fark yaratmak ve rekabet ortamında var olmaya çalışmak kolay değil. Dizinin gerek içerik ve gerekse sunumu bakımından birçok aşamasında hem yayıncı kuruluşun yaklaşımları hem de bu alanın en yetkin kurumu olan Yeşilay’ın görüşleri ve yaklaşımı da bizim için son derece önem taşıyor. Yalnızca reyting kaygısıyla üretilen bir dizi değiliz sonuçta. Söylediğimiz her söze, her görüntüye dikkat etmek zorunluluğumuz bulunuyor.
Senaryo konusu da bu çerçevede değerlendirildiğinde sorumluluk alanımızda en önemli başlığı oluşturuyor. Senaryo ekipleriyle başından beri olumlu çalışmalar yaptık. Ancak konunun hassasiyeti, verilmek istenen mesajlar ve yayıncı kuruluş ile destekleyen kuruluşların yaklaşımlarını tam olarak yansıtamadık. Yayın sektöründe, dizi yapım alanında gerçekten bir ilki oluşturmak kolay değil. Dizi yapmaktan öte bir sorumluluk taşıyorsunuz. Sınırlarınız çok fazla, hassas noktalar çok fazla ve buna göre her şeyi düşünmek zorundasınız. Dolayısıyla senaryonun daha güçlü kurulması öne çıkıyor. Reyting beklentisiyle çalışılıyor olunsaydı iş çok kolay olurdu. Ne ilgi çekiyorsa onu vererek yükselebilirsiniz. Ancak bu yapım için bu yaklaşım söz konusu olamaz. Senaryo ekibinin çeşitli aralıklarla değişime uğramasının en temel nedenini, dizinin beklentisini yakalayamamak şeklinde açıklayabilirim. Dediğim gibi izleyici beklentisi işimizin bir boyutu yalnızca, oysa toplumsal sorumlulukla hareket ederek Yeşilay, TRT paydaşlarının görüşlerini taşıyan bir içeriği yakalamak söz konusu olunca konu değişiyor. Senaryoda bekleneni bulamayınca yapımcı olarak talepleri görmezden gelemezsiniz.
2-Peki… Bir yapımda sık sık senarist değişimine gidilmesinin o dizinin özünü bozacağı hususundaki görüşünüz nedir?
Dizinin aslında özü bozulmaz, ancak dizinin dili etkilenir. Buna katılabilirim. Dizinin özü zaten senaryo aşamasından çok önce, en başında oluşmuş bir durumdur. Senaryo bu öze dil veren bir aşamadır. Başından bu yana reyting endişesi taşımadık değil. Ancak şunun da farkındaydık. Reyting uğruna dizinin vermesi gerektiği mesajı arka plana atamayız. Senaryo ilk zamanlarında reytingi çok dikkate alan bir dilde ilerliyordu. Ancak bu durum paydaşlarımızın ve özellikle bağımlılıkla mücadele ve ailelerin bilinçlendirilmesi kaygısını taşıyan paydaşlarımızın beklentisini tam olarak karşılamıyordu. Yine bu durumdan biz de memnun değildik. Senaryonun dilini değiştirme kaygısı, doğal olarak değişimleri beraberinde getirir. Dizi yapımlarında senarist değişimleri her zaman olur. Bu gayet doğal bir üretim süreci. Önemli olan dizinin özünün etkilenmemesidir. Şimdi toplumsal sorumluluk duyarlılığını taşıyan ender dizilerden bir tanesi olarak ve özellikle bağımlılıkla mücadele konusunda bir ilk yapım olarak daha doğru bir çizgiye doğru yaklaştığımızı görüyoruz. Bunda Yeşilay’ın görüşlerinin, uzmanların görüşlerinin büyük payı var.
‘SON ÇIKIŞ’ BAĞIMLILIKLA MÜCADELEYE DEVAM DİYOR!
Ömer Kalli Bey’e net izahatından dolayı teşekkürlerimizi sunarken ‘Son Çıkış’ın, sıradan dizilerin ötesinde sosyal sorumluluk projesine yakın vasfıyla, diğer yapımlardan ayrıldığının altını bir kez daha çizmekte fayda görüyoruz.
Bu nedenle içeriği daha çekici kılmak için senaryo mantığı ve karakterlerin etkili kullanımı önemli olsa da, proje sürecinde yapımcının dikkate alması gereken başka etkenler de mevcut. Yani olayın senaryo kısmını sadece popüler kültür taleplerine ve reyting kaygısına endeksleyip, tek başına değerlendirmek mümkün olamıyor. Hedef kitleye ulaşabilme ve sorumluluğun gereklerini yerine getirme yolunda gelen taleplerin göz ardı edilmesi imkânsızlaşıyor. Zaten Ömer Bey de bu gerçeği, Yeşilay ve TRT paydaşlarını konuya dâhil ederek gayet güzel vurguladı.
Elbette ki aksaklıkları kendi tespitleri doğrultusunda gidermeye çabalayan ve güzel bir sonuç ortaya çıkartan senaristlerin proje dışında kalması üzücü bir durum. Keşke bu tür ayrılıklar hiç yaşanmasa. Ama maalesef sektörün gerçeklerini ve projelerin gerekçelerini de hesaba katmak lazım. Böyle olunca sadece TRT’nin ‘Son Çıkış’ında değil, özel kanalların reyting kaygılı dizilerinde de gerek senarist, gerekse yönetmen değişimleriyle sıkça karşılaşıyoruz. Hatta başrol oyuncuları bile anlaşmazlığa düşüp bir şekilde devre dışı bırakılıyorlar. Kısacası bunlar işin doğasında var. Acı ama gerçek.
Sonuçta; Gecikmeli de olsa konuyu taşıdık köşemize. Tüm bu gerçeklerin ışığında… Senarist değişimlerinin, anlatım dilini etkilese bile özünü bozamayacağı mantığıyla çizdiği yol haritasında ilerleyen ‘Son Çıkış’ reyting kaygısından uzak varlığını sürdürmeye ve gençlere ışık olmaya devam edecek diyebiliriz. Dileğimiz projenin amacına ulaşması.
Anibal GÜLEROĞLU