Annelik… Birçok dinde kutsal sayılan bir kavram. Çocukları dünyaya getirip emzirmenin ötesinde şefkat, ilgi, sevgi, korumacılık, özveri gibi duyguların tamamını bünyesinde barındırarak bu kutsallığı kazanan annelerin ‘yeri doldurulamaz’ varlıklar olduğu muhakkak. Hal böyleyken annelere dair pek çok övgü içeren söz edilmesi de kaçınılmaz. Nasıl ki, Nobel ödüllü şair Rudyard Kipling ‘Tanrı her yere yetişemiyordu ve bu yüzden anneleri yarattı’ diyerek annelerin yüceliğini vurgularken Abraham Lincoln de ‘Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, Söyleyeyim: Annemdir’ sözüyle övgü dizmiş anne kavramına.
Öte yandan her konuda olduğu gibi anneler arasından da ‘çürük elma’ çıkması kaçınılmaz. Böylesi annelerin ve dahi babaların çocuklarının hayatlarını nasıl kararttıklarını, onların gelecekleriyle oynadıklarını hayatın içinden sayısız örnekle görüyoruz zaten.
Nitekim benzeri tablolar, özünde yaşamın yansımaları olan, kurgularda da mevcut. Bu sezon da farklı karakter yansımalarıyla ‘Bu annelere dikkat’ dedirtme kapasitesinde olan ‘defolu’ anneler var ekranda. Bundan dolayı biz de aralarından en göze batıcı olanları yorumlayalım dedik. Buyurunuz…
EN TEHLİKELİ ANNE KARAKTERLERİ
Bu sezon ekranda yer alan dizilere baktığımızda ‘en tehlikeli ve zarar verici anne’ noktasında ‘El Kızı’ öne çıkmakta. Zira Perihan Savaş’ın canlandırdığı Cavidan Bozdağlı ve Toprak Sağlam’ın hayat verdiği Nermin karakterleri gerek düşünce yapılarıyla gerekse eylemleriyle, hem ailelerine hem de çevrelerine zarar veren hırslı tipler.
Şöyle ki; Sanki kendisi el kızı değilmiş gibi, kocasından gelen soyadını çokça sahiplenip korumacılık bahanesini tüm yanlışlarına kılıf yapan Cavidan ‘Benim doğurduğum’ diyerek oğlunun tüm kötülüklerini, zorbalıklarını görmezden gelen bir anne. Bu tavrıyla aslında kendi oğluna kötülük ettiğini algılamayan Cavidan’ın ‘El kızı’ olarak nitelendirdiği gelinine karşı yapılan maddi manevi şiddeti normalleştirmekle kalmayıp onun canına kastedilmesine dahi sessiz kalması kötü anneliğinin zirve yaptığı nokta. Dahası ölümden kurtulan gelinini, oğlunun cinayet teşebbüsünü gizlemek adına, yıllar boyu ilaçlarla uyutup tutsak edebilecek kadar vicdansız olan Cavidan’ın torununa yaklaşımında da iyilikten ve sevgiden eser yok. Zira tıpkı gelininde olduğu gibi torununun da şiddet görmesine ve ezilmesine duyarsız kalan Cavidan’ın, Ezo’ya yaklaşımı tamamen durumu kurtarmaktan ibaret. Dolayısıyla kaçmayı başaran gelini Zeliha’yı susturmak için elinden geleni yaparak onu yıllar sonra kızlarına kavuşmaktan alıkoyup kötülüğüne kötülük ekleyen Cavidan için ‘çok yönlü’ tehlike yaratan anne olarak niteleyebiliriz rahatlıkla.
‘El Kızı’ndaki bir diğer tehlikeli anne figürü olan Nermin’e gelince… Onun da Cavidan’dan pek farkı yok. Sırf para ve lüks uğruna yıllarca Resul’le gizli ilişki yaşamakta sakınca görmeyen Nermin, oğlunun kadınlarla ilişkisinde de çıkarcılıktan yana. Büyük oğlunu kendi gibi menfaat uğruna dolap çevirecek karakterde yetiştirip yaptıklarına karşı çıkan küçük oğlunu dışlayan… Ezo’yu yolunacak kaz görüp oğlunun işlediği cinayeti soğukkanlılıkla örtbas eden Nermin, çocuklarını değil tamamen kendi keyfini düşünen ve bu süreçte yoluna çıkanları yok etmekten çekinmeyen tehlikeli-zararlı bir anne!
Neticede;‘El Kızı’nın bu anneleri, kadının kadına kötülüğünün örneği olmanın ötesinde, yaptıklarıyla ve düşünceleriyle tehlike arz eden boyuttalar.
ANNELİKTEN NASİPLENMEMİŞ ANNE
Ekranlardaki yalnız anne tipleri malum… Ya çocukları uğruna aşırı özverili davranıp dramatik tablolar sergilerler… Ya da çocuklarının başını bağlayıp onlara yağlı kısmet bulmak için canlarını dişlerine takarlar. Hatta bu süreçte çocukları kendi istedikleri kriterlere uymayan seçimler yapacak olursa da engellemek için ellerinde geleni yaparlar.
Hal böyleyken şimdilerde farklı bir yalnız anne tipi çıkartıldı karşımıza. ‘Annemizi Saklarken’de Hande Doğandemir’in başarıyla hayat verdiği Handan karakteri ezber bozan bir anne figürü sunmakta. Daha doğrusu ilk bölümden itibaren sergilediği performansla ve söylemiyle ‘Annelikten nasiplenmemiş anne’ olayına örneklik etmekte.
Ailenin tüm geçim derdini büyük kızının omuzlarına yıkıp kazancını kendi süsüne püsüne harcamakta sakınca görmeyen Handan’ın bu örnekliğinde, 14 yaşında evlenmiş olma bahanesinin ardına saklanıp üç çocuğuyla birlikte kendisini kabullenecek zengin koca avcılığı baş köşede!
Geçmişte kayınvalidesiyle yaşadıklarını saklayarak sözde ‘iyi anne’ kıvamına bürünmeye çalışsa da giyim kuşamı ve makyajıyla ucuz kadın profilinin dibine vuran… Kendisine aşağılayıcı sıfat yakıştıranların(ki, gayet haklılar) kapısına koşturmakta sakınca görmeyen Handan’ın rahat hayat sürme kaygısı her şekilde annelik vasfının önüne geçmiş halde. Nitekim çocuklarını yalanla kandırıp elini tutarak intihar eden kadının kocasıyla evlenmeye koşturması, Handan’ın bencilliğinin zirve yapışının, basit kişiliğinin ve duygusal yönünün ne denli zayıf olduğunun en net kanıtı.
Velhasıl; Yaşayamadığı ne varsa yaşamak için çocuklarını harcamaktan… ‘Önce ben’ diyerek onları ihmal etmekten çekinmeyen Handan ‘Annelikten nasiplenmemiş anne’ vasfıyla kötü bir rol model durumunda.
KÖTÜLÜĞÜ KOMEDİYLE MASKELEYEN ANNE
Dizilerde sıkça karılaştığımız bir durumdur, kötülüklerin-olumsuzlukların komediyle maskelenmesi. Biz mizaha kanarken alttan alta yürür gider tehlikeli eylemler. Nasıl ki, içeriğin izlediği yol haritasıyla kan kaybı yaşayan ‘Aşk Mantık İntikam’da Günay Karacaoğlu’nun hayat verdiği Zümrüt Korfalı da böylesi bir karakter. Gerçi tehlike ve zara vericilik yönüyle diğer annelerin seviyesinde değil ama onun yaptıklarının zararı da farklı açıdan değerlendirilecek boyutta.
Öyle ki; Zeynep Kankonde’nin canlandırdığı Menekşe ile sürekli atışma-takışma durumunda olan Zümrüt Korfalı’nın bir anne olarak en önemli tehlike boyutu her şeyi parayla-zenginlikle ölçmesi ve fakirliği sürekli aşağılaması.
Esra ile Ozan’ın evliliğini baltalaması bir yana, içgüveysi aldığı Ekrem ile Elif’in de başında gestapo gibi durmakta. Gerekçesi de tamamen duygusal(!)… Buna karşılık zengin olduğunu duyduğu andan itibaren Çağla’ya yaklaşımı çok farklı olmuştu.
Diyeceğim o ki; Kollarındaki altın bebeklerini gözlere soka soka ortalıkta gezinip parasızlara hakaretlerini sıralayan… Çocuklarının hayatına musallat olup onların mutlu aile yuvası kurmalarına engel olan Zümrüt Korfalı tavırları ve konuşmalarıyla ‘Aşk Mantık İntikam’ı renklendiren mizah unsuru olarak yer alsa da kötülüğü komediyle maskeleyen anne sıfatından kurtulamamakta.
SONUÇTA: ‘Bu annelere dikkat’ dedik. Zira annelik yapmak, anneliğin hakkını vermek nasıl kolay değilse kurgularda kayda değer anne karakterleri yaratma noktasında da durum aynı. İpin ucu koptu sanki.
İçeriklerin ilgi çekici hale gelmesi için ya da konuları geliştirmek için aykırı ve aşırı anne karakterlerinden medet umuluyor sıkça. Hal böyle olunca da, sanki gerçek hayatta yeterince kötülük yokmuş gibi, iyilerden ziyade tehlikeli ve zararlı anne tipleri kurgularda bollaşmakta. Artık kim kimin hayatını mahvederse… Koyuver gitsin.
Son söz Clarence Darrow’dan gelsin… ‘Hayatımızın ilk yarısını anne-babamız, ikinci yarısını da çocuklarımız mahveder’.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal