Sinemamızın 100’üncü yılı farklı türlerde film gelişmişliklerine sahne olmakta… Sinema olayının hakkını vererek ortaya çıkartılan yapımların arasına alnının akıyla giren ‘Panzehir’ de, bu gururlandırıcı gelişmişliğin aksiyon kanadından kayda değer bir örnek olarak karşımızda.
Zorlu Cinemaximum’un eski sinema boyutunu andıran ferah ortamında gerçekleşen basın gösteriminde izlediğim ve ‘İyi ki geldim’ dediğim ‘Panzehir’, Türk yapımlarına karşı ortaya konan tüm ön yargıların aksine her açıdan özlenen bir film…
2011 yapımı Headhunter filmindeki performansıyla uluslararası üne kavuşan Nina Bjerch Andersen’in sanat yönetmenliğini üstlendiği; Indiana Jones, Starwars, Maymunlar Adasından Kaçış gibi filmlerin unutulmaz müziklerinin yapımcısı Clint Bajakian’ın müziğini yaptığı ‘Panzehir’, oyuncularından aksiyonuna, mekân kullanımındaki uyumluluktan içeriğindeki sunum dillerine uluslararası değerlerle paralellik gösteren bir yapım.
‘Cross platform öykü’ idealinin ülkemizdeki öncülerinden olan Alper Çağlar’ın imzasını taşıyan ve Wing Tzun sporunun dünyaca ünlü ustası Emin Boztepe’nin doğal mükemmellikteki aksiyon performansıyla elini kuvvetlendirip seyirciyle buluşan ‘Panzehir’, insani ilişkilerin etik ve romantik yönlerini, mafya âleminin kalleşliği ve acımasızlığıyla harmanlayan bir özelliğe sahip. Tüm bu karışım onu benzerlerinden katbekat yukarılara taşımakta.
Gizemli ve yaratıcı şiirlerindeki özgünlüğüyle geçmişten günümüze ününü sürdürmeyi bilen William Blake’in dörtlüğüyle açılışını yapan ‘Panzehir’, canavarların tarifini yapıp bunların insanlar arasında avlanan türüne ‘tetikçi’ dendiği yönündeki felsefi anlatımının ardından, seyirciyi mafya âleminin kopulması mümkün olmayan dünyasına daldırmakta…
‘Cehennem bazen dünyadadır, sevdiklerinize yakındır’ türünden aforizmalarla 40 yıl sonra anlaşılan gerçeklerin söylemine yönelen ‘Panzehir’, bu dünyaya 66 çizik atan İblis lakaplı Kadir Korkut’un son noktadaki ‘Yapmayacağım’ kararıyla intikamcı konusunu geliştirmekte…
Kadir’in Adana-Karaisalı’daki çocukluk anılarının atış taliminde insani özünü yakalayan senaryo, Küçük Kadir’in nişan alıp da vurmaktan vazgeçtiği ince belli vazoyla simgeleştirilen ‘Bazen tetiği çekmemek cesaret ister’ şeklindeki ana fikirden finalini koymakta… Düşmanınıza en büyük ceza ona sırtınızı dönüp gitmek olabilir!
EMİN BOZTEPE’DEN DİZİCİLER DE FAYDALANMALI!
Filmdeki tabirle, Türklerin 100 yılda bir dünyaya verdiği dâhilerin kötü ayağı olan İblis Kadir’in, ‘Şerefsizlik ölümden beter’ mantığını, Clint Bajakian’ın müziği eşliğinde piyanist Elsa’nın gönül gözüyle gören yumuşak zarafetindeki aşkla buluşturan ‘Panzehir’, bir erkeğin başarısını rakibine, aşkını da karakterine göre ölçerken ortaya mükemmel bir ‘kötü şeyler yapmış iyi adam’ tipi çıkartıyor.
Tıpkı filmdeki gibi çocukluğunda Almanya’ya götürülen ve kendini kavga dünyasının içinde bulup felsefi dövüş sanatı olan Wing Tzun’a yönelen Emin Boztepe, aslında kendi yaşamından bir kesiti canlandırıyormuş gibi yansıdığı ‘Panzehir’de, kötülükten iyilik yaratma konusunda oldukça başarılı.
Dövüş tekniği kadar mimiklerindeki sert duygusallıkla da, öykünün ötesine geçmeyi başaran Boztepe, bu samimi performansıyla baştan ayağa bir tutku abidesi gibi!
Onun böylesi çok yönlülüğüyle, dizi dünyamızın monotonluğuna büyük katkısı olabileceğine dikkat çekmek isterim. Emin Boztepe’nin başrolünde bir aksiyon dizisi, mevcutlarının aksine izleyiciye gerçekçi bir kavga atmosferi ve doyurucu dövüş koreografileri izleme keyfini fazlasıyla yaşatacaktır.
TOLGA AKDOĞAN ‘PANZEHİR'İN GİZLİ CEVHERİ
Yeşilçam’ın devlerinden Cüneyt Arkın’a mafya babası Kara Cemal karakterinde yer verip oğlu Murat Arkın’ı da onun gençliği olarak kadroya dâhil ederek, baba-oğul Arkınları aynı filmde buluşturma özelliğini de taşıyan ‘Panzehir’in gizli cevheri, Emin Boztepe’ye aksiyonda eşlik eden Tolga Akdoğan!
Öykü Gürman, Kaan Urgancıoğlu, Çağdaş Agun ve Hüseyin Özay'ın yanı sıra Hollywood aksiyon filmlerinin ünlü ismi Edoardo Costa, Christina Gottschalk, Florence Eugene gibi isimlerin de rol aldığı ‘Panzehir’de Kadir’i yakalamak uğruna adeta kendini feda eden kalbi kırık polis köstebeği Cem/Osman rolündeki Tolga Akdoğan, ‘Toprağın Çocukları’ ve ‘Dağ’ filmlerinden tanıdığımız bir isim… Ancak buradaki rolü hepsine baskın.
Peşine düştüğü Kadir’in avcısıyken, son kalesi olan eski dostları harcama sürecine giren mafya babası Celal ve oğlu Ferit’in zehir oyununa av olup, dokuz canlı tetikçiyle ‘Panzehir’in mecburi yol arkadaşlığına giren Cem karakteri, espriyle umursamazlığı aksiyonun ayarlı dozunda çok iyi kullanarak kendi çapında harikalar yaratmakta.
Dolayısıyla bu oyunculuk yeteneği açısından Tolga Akdoğan da, Yeşilçam’ın eski tüfeklerine yeni nesil sinemada yer olabileceğini Cüneyt Arkın üstünden layıkıyla ispatlayan ‘Panzehir’in kayda değer başrollerinden!
Sonuçta; Türkiye’yle aynı anda Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Fransa’da vizyona giren ve aksiyon filmi olmasına rağmen argoyu minimum düzeyde tutmayı başararak ekstradan övgüyü hak eden Alper Çağlar’ın bu yapımını tek cümleyle özetleyecek olursak… ‘‘İnandırıcı aksiyonuyla sinemamıza can katan bu Panzehir’e ihtiyaç vardı’’!
Biz bu sinemasal ihtiyacımızı giderdik. Siz de bir ‘Panzehir’ alır mıydınız?
Anibal GÜLEROĞLU