Dizilerdeki dakika doldurma sendromunu inandırıcılıktan uzak reklam anlayışıyla buluşturan Beyaz, ekran başındakilere dayatılan saçmalıkları canlandıran bir skeç yapmış. Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Fatmagül’ün Suçu Ne ve Kuzey Güney gibi fenomen dizilerin senaristlerinden Ece Yörenç’e sürpriz mahiyetinde hazırlanan ancak özünde baştan sona sektörel taşlama barındıran skeç, bana göre değme dizilere taş çıkartacak türden.
Nedir, ekranda dizi dizi boy gösteren yapımların özellikleri? Anlamsız konuşma bolluğu, izleyiciyi zekâ fukarası durumuna sokan tekrarlı sahneler, boş bakışmalar, ağdalılaştırılmış içerikler, abartılı oyunculuklar, kapı dinlemeler, kavgalar, aldatmalar, şıpıdık işi hamilelikler, birbiriyle benzer kurgu ve aslında 20 dakika bile sürmeyecek bölüm konularının 90 dakikaya çekilmesiyle boşa harcanan zaman… İlk etapta akla gelen dizi durumları bu başlıklardan ibaret.
Beyaz’ın dışında Engin Altan Düzyatan, Hatice Aslan, Özge Özpirinççi, Bedia Ener, Tarık Ünlüoğlu, Ali Sunal gibi isimlerin sunumuyla ‘Beyaz Show’a taşınan ‘Rezistans’, bu durumların hepsini en başarılı biçimde bünyesinde buluşturmuş.
Bunlara bir de kelalaka bir parçayı ürün satmak adına öne çıkartan yanıltıcı-dayatmacı reklam anlayışı eklenince ortaya mükemmel bir çalışma konmuş. En çok da kapı dinleme esprisini tuttum. Kapı dinlemede rekor kıran ‘Lale Devri’nden talimli olan Hatice Aslan’ın Bedia Ener’i kapı arkasından çıkartması harikaydı.
Sosyal medyada da ilgiyle karşılanan ‘Rezistans’, aslında yeni bir akım başlatabilir. Nasıl ki, ‘Korkunç Bir Film’ serisi gözüne kestirdiği yapımlarla dalgasını geçip yolunu buluyorsa Beyaz ve ekibi de, dizilerle reklamları buluşturan böylesi skeçleri daha geliştirip mini dizilere dönüştürebilir.
‘Rezistans’ın yerine çamaşır suyu, kahve, gofret, çerez, elektronik alet, beyaz eşya gibi ürünler konulur. Dalgaya alınacak dizi konusunda da nasılsa hiç sıkıntı çekilmez. Hangi yapıma baksanız mutlak gırgır geçilecek bir yön mevcut.
Eh un var, yağ var, şeker var… Geriye bir tek bunlardan helva yapmak kalıyor. Denebilir ki, reklam ve dizi eleştirisi olayını ‘Yalan Dünya’ yapıyor zaten. ‘İşler Güçler’ de aynı söylemdeydi.
Doğrudur. Ama dikkat edilirse ‘Yalan Dünya’ da, ‘İşler Güçler’ de bu eleştiri işini bütünün içinde bir ayrıntı olarak ele almakta. Temelde her karakterin bu eleştirel kesitlerin dışında ayrı bir yaşamı var. Bu doğrultuda ‘Harem’ dizisi, ekrana ve genele yönelik bir gırgır olarak bir parça fark yaratsa bile onun da yine kendi içinde ayrı bir öyküsü mevcut.
Format olarak çok tuttuğum ‘Rezistans’ örneğindeyse durum çok farklı. Burada tamamen ti’ye alma söz konusu. Yani karakterlerin, dalga geçilen dizi dışında bir fonksiyonu yok. Ayrıca süre kısalığıyla da cazip.
‘Bir Erkek Bir Kadın’, nasıl kadın-erkek ilişkileri üstüne mini mini eleştirel bir yapım olarak geç saatine rağmen kendine yer edindiyse böyle bir çalışma da ekranlarda fark yaratarak beğeniyle izlenir.
Benzerlikleriyle kanıksanan dizilerin suyunun çıktığı, senaryo sıkıntısı çekildiği ve Amerikan uyarlamalarından medet umulduğu düşünülürse ‘Rezistans’ skeciyle ortaya konan iş, denemeye değer bir uygulama olarak akla yakın durmakta! Hele ki, insanların dalga geçmeye meraklı olduğu gerçeğinde… Anlayacağınız Beyaz’ın ‘Rezistans’ını ben çok tuttum ve devamını bekliyorum.
Anibal GÜLEROĞLU