Kritik yapmanın en güzel yanı, olumsuzlukların arasında olumlu bir şey bulabilmektir. İşte, çiftleri birbiriyle kapıştırıp Kanal D’ye yarışma kategorisinde söz sahibi olmanın yolunu açarken ekran başındakilere de neşeli dakikalar yaşatan ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ de bize bu keyfi tattıran program oldu.
ATV’nin gözde yarışması ‘Kim Milyoner Olmak İster’i tahtından eden ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’, daha ilk bölümüyle kalitesini göstermişti. Devamında, neredeyse hemen her günün birincisi durumuna geldi. Bu gerçekten de azımsanamayacak bir başarı. Her gruptan izleyicinin gözdesi olan yapımın formatı ya da araba ödülü bunda etkili olsa da zirveye kurulmanın asıl püf noktası ‘isabetli sunucu seçimi’!
Kolay iş değil, hafta içi her akşam ekrana gelen bir yapımın adını sürekli zirveye yazdırmak.İlk bölümden itibaren milyonların beğeniyle izlediği ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’deki oyunları İlker Ayrık yerine başka biri yönetseydi eminim bu denli beğeni toplamazdı. Dolayısıyla formatın eğlendiriciliğini, şunu bunu bir kenara bırakıp öncelikle bu seçimi yapanı kutlamak, sonrasında İlker Ayrık’a alkışla karışık teşekkür yollamak lazım, sıcaklardan bunalan seyirciye keyifli dakikalar yaşattığı için.
Yarışma değil ‘İlker Şov’
Yayında olduğu saatlerde sosyal medyada da gündem yaratmayı beceren ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’, İlker Ayrık sayesinde yarışma kalıbını aşıp doğaçlama tiyatroya dönüşmüş durumda. İlker’in daima başrolde olduğu bu oyunda, yardımcı roller de sürekli değişen yarışmacılara düşmekte.
İlker sadece yarışma sunmuyor. Beden dilini de natürel biçimde kattığı oyunculuğunu, canla başla konuşturup keyifli bir komedi sergiliyor. Ufacık tefecik topuzu, şirin yüz ifadesi ve yarışmacılara karşı samimi duruşuyla her gece karşımıza gelen İlker, oyunların neşeli havasıyla tam bir uyum sağlayıp doğallıktan ayrık düşmüyor. Onun becerisi ve pozitif enerjisi sayesinde ortama kolayca adapte olan çiftlerin kimi zaman abartılı tahminlerde bulunup eşlerini zora sokmaları ise ekran başındakilere kahkaha attıran ekstralar.
‘All the Tiger’ ile gaza gelip Rocky havasına girip yumruk-kafa girişen, sonra da kendisini geçen kadın yarışmacıların skorlarıyla tırsan… Göbeğinin biraz altına aldığı ‘fena yapan’ isabetle diz üstü çöküp kucakladığı mini mini erkekle Balıkesir’deki anacığını ağlatan İlker’in yarışmacılardan daha çok bu oyunlara hevesli oluşu, programın tadı tuzu ve dahi koku almakla övünenleri dibe vurduran baharatı.
İlker’in afacan çocuklar gibi ortalıkta dolanmakla, gerektiğinde ölçülü ciddiyetle yarışmacıları yönlendirmek arasında kurduğu denge, kuşkusuz tiyatrocu kimliğinin sonucu. Ancak onun espriye yatkın kişiliğinin de bunda etkisi büyük. Yarışmadaki hareketlerine baktıkça ‘Seksenler’in, aslan başlı Şahin’iyle didişen pörtlek gözlü(Şahin’in deyişiyle) Çağatay’ını ve onun bantla tüy yolma, raptiyeli koltuk gibi şakalarını hatırlamamak imkânsız.
Aman dikkat!
‘Ben Bilmem Eşim Bilir’in İlker Ayrık cephesinden takdire değerliği böyle… Peki, hiç mi eleştirilecek yönü yok? Muhakkak ki var. Misal, erkeklerin halter kaldırdığı oyunda.
Ağırlık kucaklamayı, halterdeki silkme hareketiyle bir tutan hanımların bu bilinçsizlikle bol keseden attıkları kiloları havalandırmak için zorlanan erkeklerin hiç ısınmadan oyuna tabi tutulmaları sağlık açısından hayli riskli. Halter, şakaya gelmez. Adamcağızlar arabayı kapacağız diye maazallah fıtıkları patlatacaklar! Bu oyunda ya kilo sınırlaması getirilmeli ya da ağırlık kaldırma öncesi kaslar ısıtılmalı. Çünkü iddia hevesiyle mangalda kül bırakmayan ve kocalarını Olimpiyat haltercisi sanıp gazlayan hanımların insafa geleceği yok. Üstelik bunun riski, atıcılıkta hedefi tutturamayanların ‘fena’ yapmasından daha büyük. Sporla yakından haşır neşir olmanın ve ısınmadan yapılan hareketlerin büyük sakatlıklar yaratabileceğinin tecrübesiyle hatırlatalım dedik.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal